ETME BULMA DÜNYASINDA BUGÜN!

Meral Akşener’in yerel seçimlere hür ve müstakil olarak girme politikasına en çok da kendi partilileri itibar göstermedi.

İYİ Parti’nin son dönemdeki ihraç, istifa gündeminin altında yatan en büyük sebep bu.

Meral Akşener CHP’nin ittifak tekliflerine kapıları kapadıkça arka kapıdan kendi adamlarını kaybediyor.

İP’ten bir İP daha çıkaracak çözülmeler gerçekleşiyor.

İP’in hür ve müstakil bir parti olmadığının, olamayacağının, bağımlı ve güdümlü bir siyasi topluluk olmaktan öteye geçemeyeceğinin en çok da İP’liler farkında.

MHP’deki kongre sürecinden TBMM’ye taşınmalarına kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi kuluçkası altındaydılar.

2019 yerel seçimlerinde HDP’yle beraber olup CHP’li belediye başkan adaylarını destekleyerek sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı vefa gösterisinde bulunmadılar, aynı zamanda İYİ Parti’den istifa ederken Ümit Özdağ’ın işaret ettiği gibi CHP’li belediyelerden gelen içi para dolu çantalar, müdürlükler, işe alımlar, ihaleler gibi ödüllere kavuştular.

Haddizatında Meral Hanım da bu gerçekleri çok iyi biliyor olmasına rağmen son seçimlerdeki yenilginin faturasını kendisine çıkaran eski ortaklarına “Ben yoksam bir hiçsiniz” cümlesini haykırabilmek için CHP, HDP, İP beraberliğini bu seçimde donduruyor.

Oysa CHP’den uzaklaşmak CHP’nin sağladığı karlı ilişkilerden de uzaklaşmak demek.

Haliyle “hür ve müstakil parti” stratejisi İP’liler açısından sadece temelsiz bir iddia değil, çıkar ilişkilerini açmaza sürükleyen faydasız bir diretme olarak da kavranıyor.

İP’in İBB Grup başkanvekilliğinden istifa etmek zorunda kalan İbrahim Özkan Meral Akşener’in direnişini kırma adına İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla partisinden habersiz pazarlıklar yürütüyor.

Kendisinden habersiz iş çevrilmesine köpüren Meral Akşener hizip dalgalarının ardındaki Ekrem İmamoğlu rüzgârını görerek “Bunu bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum” diyor. Ekrem İmamoğlu’nu cenk meydanına çağırıyor. Partisine Ekrem İmamoğlu tarafından operasyon çekildiğini söylüyor.

İbrahim Özkan’ın Ekrem İmamoğlu’yla kafa kafaya vererek yürüttüğü siyasi pazarlıkların Meral Akşener’in genel başkanlık iradesini hiçe sayılarak yapıldığı ortada.

Meral Akşener’in bir siyasi parti genel başkanı olarak kendisinden habersizce yürütülen pazarlıkların hesabını sormak istemesi de normal.

Ama burada anormal olan başka bir durum var.

Şayet bugün Ekrem İmamoğlu kapı arkası siyasi ilişkilere başvurduğu için İP’e operasyon çekmiş oluyorsa ve bu durum savaş sebebi sayılıyorsa, Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’yla bir olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasından çevirdikleri Saraçhane tiyatrosunun açılımı nasıl olacak?

Millet İttifakı’nın doğal lideri durumundaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Haberim yoktu, sosyal medyadan öğrendim” dediği, Almanya ziyaretinden apar topar Türkiye’ye dönmesine vesilen olan Saraçhane görüşmesinde Meral Akşener de CHP’ye operasyon çekmemiş miydi?

Meral Akşener CHP’nin belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nu Kemal Kılıçdaroğlu’nun iradesini hiçe sayarak Cumhurbaşkanı adayı yapmaya çalışmamış mıydı? CHP’nin iç işlerine burnunu dibine kadar sokmamış mıydı? Yetmemiş, iki belediye başkanına kamuoyu önünde açık çağrıda bulunarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu ezme pahasına Cumhurbaşkanı adaylığı teklif etmemiş miydi?

Kemal Kılıçdaroğlu da çıkıp "Bir parti başka bir partinin iç işlerine karışmamalı. Her partinin kendi kuralları vardır” diyerek ittifak ortağı Meral Akşener’e uyarıda bulunmamış mıydı?

Şu halde “evi camdan olan başkasının evine taş atmasın” deyiminin doğruluğunun ortaya çıktığı bir yerdeyiz. Meral Akşener ne ektiyse onu biçiyor. Etme bulma dünyasından bugün nasibini alan kişi oluyor. Darısı bütün fitne, fesat, hizip erbaplarının başına olsun.