EVİNE DÖN AMERİKA!

Beşinci Amerikan Başkanı James Monroe'un tarih sayfalarına Monroe Doktrini olarak geçen politikasına göre Amerika Birleşik Devletleri kendi kıtasındaki sorunlara odaklanacak ve Avrupa'nın iç meselelerinden uzak duracaktı. Ancak Amerika, iki küresel çatışma olan Dünya Savaşları'na katılarak Monroe'nun doktrininden sapmış oldu.

II. Dünya Savaşı'nın ardından esmeye başlayan soğuk savaş rüzgarlarında ABD, Sovyetler Birliği ile küresel bir satranç oyununa girişti, Truman Doktrini çerçevesinde Sovyetlerin potansiyel genişleme alanlarında bulunan Türkiye, Yunanistan gibi ülkelere maddi desteklerde bulundu. Diğer yandan Ortadoğu'nun petrol zenginliklerine erişebilmek adına giderek daha müdahaleci, daha açgözlü bir politikayı benimsedi.

Bugünlerde Amerikan basını, ABD'nin Suriye ve Irak'tan çekilme haberleriyle çalkalanırken Ürdün'ün kuzeydoğusundaki ABD'ye ait bir askeri üsse insansız hava araçlarıyla bir saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 ABD askeri öldü, 34’ü asker de yaralandı. Dışarıda bunlar olurken içeride de Teksas krizinin dalgaları yükseliyordu. Teksas ve Federal hükümet arasında, Meksika sınırından yasa dışı geçişleri engelleme konusunda başlayan gerginlik, 25 eyaletin Teksas'a desteğiyle tam bir fırtınaya dönüştü. Bu durum, ABD'nin iç meselelere yeniden odaklanmasının bir işareti mi yoksa aşılabilir bir engel mi? Zaman, bu sorunun cevabını verecek.

Amerika'nın 1861-1865 yılları arasında yaşadığı İç Savaş deneyimini, bu savaşta Teksas’ın Federal devlete karşı savaşan safta yer aldığını hatırlamak önemli. Teksas merkezli, sınır güvenliği ekseninde başlayıp 25 eyaletin Teksas’a destek vermesiyle genişleyen kriz, ABD'nin uzun süre göz ardı ettiği sorunların yeniden su yüzüne çıkmasına sebep olabilir. İç Savaş sırasında 600 bin civarında insanını kaybeden bir ülkede, tarih tekerrür mü ediyor? Elbette bu herkesin dikkatle gözlemlemesi gereken bir durum.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde cereyan eden olayları “endişeyle takip etmek” ABD’nin diplomatik jargonuna yerleşmiş kalıplardan birisiyken, şimdi endişeyle takip etme sırası diğer ülkelere geçti. ABD, dünyayı, kendi evini dekore eder gibi fütursuzca dizayn etmeye çalışırken, Teksas merkezli başlayan krizi yönetememesi, belki de ABD'nin evine dönmesi için geç bile kaldığının göstergesi.

ABD’nin kendi hakimiyet alanlarından post-sömürgeci bir mantıkla muhtelif coğrafyalara yayılması, yerel dengeleri dinamit gibi havaya uçurdu. ABD’nin dünyaya bıraktığı ayak izleri, birçok ulus ve topluluğun kan ve acılarıyla damgalandı. Filipinler’i, Vietnam’ı, Afganistan’ı, Irak’ı fiilen işgal ederek milyonlarca insan öldüren ABD; birçok yerde de vekalet savaşları vasıtasıyla tahripkar neticeler doğurdu.

Bugün Gazze’de büyük bir çoğunluğu savunmasız kadın ve çocuklardan oluşan 26 binden fazla can kaybının perde arkasında ABD’nin soykırımcı İsrail’i koşulsuzca desteklemesi var. Yıllardır PKK’yla mücadelede verdiğimiz binlerce şehidin kanında PKK’yı kendi ordusu gibi besleyip büyüten ABD’nin parmak izleri var.

ABD’nin Teksas dahil 26 eyaletinin Washington yönetimine kazan kaldırmasıyla başlayan olay ve tartışmalar, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin yıllar önce yaptığı, “Bölgemizde fitneye mihmandarlık yapan ABD, gelecekte kendi eyaletlerinde baş gösterebilecek bir bağımsızlık arayışına ne diyecektir?” şeklindeki tespitini gündeme getirdi. Öngörüleriyle Türkiye’nin devlet aklını besleyen, bölgeyi ve dünyayı Ankara merkezli stratejik bir okumadan geçiren MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin bu sözleri bugün herkesin dilinde. Rahmetli Alparslan Türkeş Bey’in Sovyetler Birliği’nin dağılacağı zaman dilimini 50 sene önceden öngörüşü gibi, Devlet Bey’in bu öngörüsü de ABD’de cereyan eden olaylara ışık tutmaktadır.

Devlet Bey, MHP'nin bu haftaki Meclis Grup Toplantısında da, “ABD artık iniştedir, içten çözülmektedir, komşu coğrafyalardan derhal çekilmek, terör örgütleriyle yakın ilişki ve irtibatlarını kesmek zorundadır” diyerek ABD’ye evine dönmesi yönünde bir telkinde bulundu.

Bu sözler, ABD'nin kendi iç dinamiklerine dönmekte ne kadar geç kaldığını, kendi bahçesindeki otları temizlemek yerine başkalarının bahçelerindeki çiçekleri koparmaya çalışan istilacı politikasının yuvarlanacağı çukuru işaretlemektedir.

Amerika artık evine dönmelidir. Eğer dünyanın başına çorap örme huyundan vazgeçip kendi söküklerini dikmeye odaklanmazsa yarın belki de dönecek bir evi bile kalmayacaktır.