Bir durduğunuz yere, bir ilişkilerinize, bir yaptıklarınıza bakın ondan sonra şehitlerimizin ismini bir daha o kirli ağızlarınıza almayın. Acınacak haldesiniz ama ya yüz yok, ya karakter yok, ya da farkında değilsiniz… Şehitler kim, adını istismar eden sizler kim? Şehitlerin katilleriyle kol kola gezen ve sırıtanlar sizden alacağımız zerre akıl, fikir yoktur. CHP’nin yanında şehit katilleriyle iş tutanların oyununu görecek kadar akıl ve fikir sahibiyiz.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Bizim Viyana Büyükelçiliğine atanan şahısla ilgili ortak hiçbir noktamız yoktur. Geldiği yer bellidir, hüviyeti bellidir, mazisi bellidir. Sorumluluk elbette hükümetindir” diyerek tarifini yaptığı Ozan Ceyhun’un geçmişiyle ilgili anıldığı konular özellikle İP, CHP, FETÖ merkezli kişilere istismar meselesi oldu. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin dün gerçekleşen MHP Grup toplantısında üstüne basa basa “İplisinin ipsizinin, arlısının arzısının, MHP’ye kefen biçenin, döneğinin devşirilmişinin, Ülkücüye kem gözle bakanın, çakalının çukalının, çıkarcının yardakçının, mikser gibi karıştırıcıların yalan, iftira ve aldatmalarına itibar etmek bizim kitabımızda yazmaz, yazamaz, yazmayacaktır” sözlerini haykırması, bu istismarın planlı bir oyun olduğunu görmesinden kaynaklanmaktadır.

Viyana Büyükelçiliğine atanan Ozan Ceyhun’un yıllardır anıldığı ve bugüne kadar doyurucu bir açıklama yapmadığı konu Ülkücü şehit Mustafa Erol’un katili olup olmadığı yönündedir. 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleşen referandum zamanı gündeme gelen bu konu, büyükelçi olarak atanınca tekrar gündeme gelmiştir. Ozan Ceyhun bu iddialar için yeni yeni açıklamalar yapmaya başlamıştır. Fakat burada ilginç olan suçlandığı Ülkücü şehit Mustafa Erol’un katili olması ama yargılandığı davadaki kişinin adının Mustafa Eroğlu olmasıdır. Mustafa Erol 1 Mart 1977 yılında şehit edilirken, Ozan Ceyhun 1980 yılında öldürülen Mustafa Eroğlu’nun dava dosyasından yargılanıp beraat ettiğini söylemektedir. Bu hukuk karmaşası, şehidi istismar meselesi ve siyasi manipülasyon konusu artık netleştirilmeli ve nokta konulmalıdır. Olayın muhatabı olan Ozan Ceyhun hukuki delillerle bu konulardaki konumunu ve durumunu ortaya koymalıdır.

Mesele tam olarak aydınlanmayınca vicdanları kanattığı gibi, bazıları için de siyasi istismar konusu haline gelmiştir. Mesela on binlerce masum insanın, binlerce asker ve polisimizin katilleriyle siyasi projelerde yol yürüyenler, sanki şehit konusunda çok hassas gibi Ozan Ceyhun üzerinden süslü cümlelerle şehit istismarı yapıyorlar.

Terör örgütü PKK, FETÖ, DHKP-C bu ülkede kaç kişinin ölümünden sorumlu, kaç şehidimizin katili? CHP, HDP, İP ittifak birleşeni bu katillerle yol yürümüyor mu?

İmralı’da kurulan, Kandil’den talimatlar alan HDP bile “siyasi aşkımızı niye gizliyoruz, niçin alenen davranmıyoruz?” sitemlerine başlamışken, artık masal ve martaval okumayı herkes bıraksın. Gerçi CHP, HDP, İP arasındaki ittifakı, işbirliğini anlamayan, bilmeyen, duymayan kişinin de bu dünyada irade problemi vardır.

“HDP Kürtlerin siyasal temsilcisi” diyen, CHP’nin HDP ile ittifak yapmasına yancılık yapan İP isimli partinin siyasileri ve gazetesi kaç gündür Ozan Ceyhun üzerinden MHP’lileri, Ülkücüleri tahrik etmeye çalışıyor. Şehit konusunda bir hassasiyeti ve samimiyeti olan bir adamın Ozan Ceyhun konusunda kaygısını, tepkisini, şüphesini anlarım da, PKK’nın siyasi uzantısıyla yanyana duranların bu konuda kendini parçalamasını anlamak mümkün değildir.

Mesela Meral Akşener’in partisi İP’e yalanlarla, iftiralarla propaganda hizmeti sunan Yeniçağ gazetesi bu konuda çok ateşli… Zaten sahibi de aynı zamanda İP milletvekili…

Terör örgütü PKK’nın uzantılarıyla yürüdükleri yola bakmıyorlar ama kaç gündür MHP’lileri, Ülkücüleri tahrik eden yayınlar yapıyorlar. Bir gün olsun CHP-HDP ilişkilerini sorgulamadılar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’nun, Tunç Soyer’in, Canan Kaftancıoğlu’nun PKK-HDP- Demirtaş sevdasına erketecilik yapanlar Ülkücü Harekete, MHP’ye şehit hatırlatması yapıyorlar.

Ozan Ceyhun tartışmalarının başladığı gün akşam “CHP- PKK ittifakında figüran olanların, on binlerce asker, polis ve Ülkücü şehidimizin katillerine proje yancılık yapanların hiçbir konuda MHP ve Ülkücü Harekete yol ve refleks belirleme hakkı yoktur. Biz sevdalarımızı, mazimizi, ülkülerimizi bu alçakların tanımına göre bilmiyoruz” demiştim ama bunlar görevli olduğu için aynı propagandalara devam ediyorlar. Ozan Ceyhun’un “Ülkücü Şehit Katili” olup olmadığı tartışılırken gelin Yeniçağ’a ve Sahibi Ahmet Çelik’e biz de “Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ülkücü şehit Dursun Önkuzu’nun katili olup olmadığını” soralım.

Yanlış duymadınız Kılıçdaroğlu Ülkücü Şehit Dursun Önkuzu’nun katili olarak 2010 yılından bu yana adı tartışılır. Defalarca haber yapıldı, kaç tane köşe yazarı bu iddiayı da köşesinden ifade etti. Ama Kemal Kılıçdaroğlu bu konu hakkında hiç yorum yapmadı. Mesela şehit istismarcısı Yeniçağ gazetesinde merhum yazar Hasan Demir bu konuda şunları yazmıştır: Önkuzu hadisesine dönecek olursak. Şöyle ya da böyle, mesele gündeme gelmişse Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir açıklama yapması kaçınılmazdır. “Pek çok olaya karıştım ama Önkuzu cinayetinde orada değildim” de diyebilir; “Oradaydım, pişmanım, çok üzgünüm” de… Hiç kimsenin bu soruya, “Şimdi bunu gündeme getirmenin sırası mıydı?” ve “Bunun arkasında ne/kim var?” soruları ile cevap vermemesi gerektiğinin de altını çizmekte fayda görüyorum. Sırası yahut değil, arkasında biri(leri) var yahut yok, sen kendi işine bak; bir cevabın varsa ver. “Susma hakkını” kullanırsan o zaman da başkalarının konu hakkında yorum yapma hakkına katlanmak zorunda kalırsın. Sonra bu tür bilgi ve detaylar bir gazeteci için hapşırık gibidir.

Duyarsa kendini tutamaz; yazar! (14 Aralık 2010)

Dursun Önkuzu, 23 Kasım 1970 tarihinde Ankara Erkek Teknik Öğretmen Okulu’nun 4. katından atılarak şehit edilen bir Ülküdaşımızdır. Hani o sözleri merhum şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’na ait olan ve söylerken yüreğimizi yakan marşımız var ya, işte orada bahsedilen şehidimiz.

Önkuzu hey! ... Önkuzu! ... Önde gider Önkuzu...

Anası ‘Dursun’ demiş...

Durmaz... gider Önkuzu.

Kuzu yürür... kuzu yürür...

Önde Önkuzu yürür...

Kuzular meledikçe

Gönlüme sızı yürür! ...

Önkuzu hey! ... Önkuzu! ...

Önde gider Önkuzu...

Bu bayrak düşmez yere

Ölmedikçe son kuzu! ...

Dursun adı... Dursun adı...

O gitti, dursun adı.

Dillerde türkü olsun,

Yürekte vursun adı!

 

Şehidimiz Dursun Önkuzu’yu işkence ile şehit edenlerden ele geçirilen aletler de şunlardı :“Makas, demir kazık, plastik hortum boru, tuzlu su, kerpeten, şiş, kolonya ve işkence kitabı!”

Böyle bir vahşette Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı nasıl geçti ve karıştı?

Geçmişi Ülkücü olan Muğla Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Nâmık Açıkgöz şu soruları sorarak tartışmaları başlatmıştı:

“23 Kasım 1970’te, Teknik Öğretmen Okulu’nu basan ve 4 gün süreyle işgal eden solcu öğrenciler arasında sen de var mıydın?”

“Dursun Önkuzu’nun ciğerlerine bisiklet pompasıyla hava basılırken, sen neredeydin?..”

“Ciğerlerine hava basılıp, zaten öldürülen Dursun Önkuzu’nun cesedi okulun dördüncü katından atılırken, onu atanlar arasında sen de var mıydın?”

Daha sonra bu tartışmaları kimi haber siteleri, kimi yazarlar devam ettirdi ama Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda hep sessiz kalmayı tercih etti.

Çıkan haber ve yazı başlıkları şunlar:

-Kemal Kılıçdaroğlu Dursun Önkuzu cinayetinin neresinde? (Haber Vaktim)

-Kılıçdaroğlu Önkuzu sorusu için sus pus!(Haber7)

-Kılıçdaroğlu Dursun Önkuzu’nun cinayetinde var mıydı? (Haberiniz.com şu an İP yayın organı)

-Dursun Önkuzu’yu Kemal Kılıçdaroğlu’nun öldürmesi (Uludağ Sözlük)

-Gandi Kemal ! Yoksa Sende mi 12 Eylülcü Bir ‘ÜLKÜCÜ’ Katilisin? (Memurlar.net)

-Kılıçdaroğlu’na ilginç ‘cinayet’ sorusu (Ülkücü Dünya Görüşü)

-Bir Kılıçdaroğlu Dosyası ( Milliyet Blog- Can Keman)

-Önkuzu ve Kılıçdaroğlu (Şehirmedya.com-Alpaslan Yıldız)

-“Önkuzu’yu katleden de, katillerini affeden de bir’dir” (Osman Turan)

-Kılıçdaroğlu’nu şok eden soru (Sonsayfa)

-Kılıçdaroğlu Önkuzu sorusu için sus pus! (Hukuki.Net)

 

Bu ve benzeri birçok haber ve köşe yazıları mevcuttur. Yukarıda da ifade ettiğim gibi bugün PKK’nın siyasi uzantıları yanında proje yancılığı yapanların gazetesi bile Kemal Kılıçdaroğlu’nun şehidimiz Dursun Önkuzu’nun katili olma durumunu sorgulamışlardır.

Bu haberi 10 yıl önce okuduğumuzda “İnanmayın böyle iddialara” derdim. Ama son 5 yıldır terör örgütü PKK’ya yakınlığına ve siyasi uzantısı HDP ile işbirliğine bakınca benimde şüphelerim artmıyor değil…

Suriye’de her biri Bozkurt yapan askerlerimizi şehit eden terör örgütü YPG için “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan her şey beklenirmiş…

Hendek ve Çukur olaylarında 793 asker ve polisimizin şehit edilmesinde baş azmettirici olan terörist Demirtaş için “Niçin hapiste. Serbest bırakın” çağrıları yapmaktan bıkmayan Kemal Kılıçdaroğlu inanın her şeyi yapabilir!

Terörist cenazelerine katılanları üst düzey yönetici yapan, teröristlere büyük aşk besleyenleri en büyük illere il başkanı olarak atayan, terör yuvası HDP ile kol kola ittifak yapan Kemal Kılıçdaroğlu şu an vatan haini tanımının içini en iyi dolduran kişidir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 06.01.1999 tarihli bir dilekçe vererek daha önce kendisi hakkında yargıya intikal etmiş dosyaların takibinden vazgeçilmesini istediği ve bakanlığın 07.01.1999 tarihli oluruyla bu talebi uygun gördüğü doğru mudur? Niye böyle bir şey yapmıştır, geçmişinde korktuğu bir durum mu vardı? Şimdi böyle birinin himayesinde meclise girenler MHP’ye akıl ve yol haritası vermeye çalışıyorlar. Yaymaya çalıştıkları fitnede bunların en büyük silahlarıdır.

Ahmet Çelik gazeten Yeniçağ’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun PKK ve HDP ile olan ilişkilerini madem soramıyorsun, o halde 10 yıl önce “Kemal Kılıçdaroğlu Dursun Önkuzu’nun katili sen misin?” diye sordurduğun gibi tekrar sordursana…

Bir durduğunuz yere, bir ilişkilerinize, bir yaptıklarınıza bakın ondan sonra şehitlerimizin isminizi bir daha o kirli ağızlarınıza istismar için almamayı deneyin.

HDP’nin bütün oylarını, Kandil’deki tüm teröristbaşlarının desteğini alacaksınız, PKK-HDP-Demirtaş merkezinde siyaset yapacaksınız, İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Antalya, Mersin gibi yerlerde HDP ile ittifak kuracaksınız sonra çıkıp “Ülkücü Şehidimiz Mustafa Erol’un kemiklerini sızlattınız. Yazıklar olsun!” diyeceksiniz. Öyle mi Ahmet Çelik?

Acınacak haldesiniz ama ya yüz yok, ya karakter yok, ya da farkında değilsiniz… Şehitler kim, adını istismar eden sizler kim?

Şehitlerin katilleriyle kol kola gezen ve sırıtanlar sizden alacağımız zerre akıl, fikir yoktur. CHP’nin yanında şehit katilleriyle iş tutanların oyununu görecek kadar akıl ve fikir sahibiyiz.

Bir de “Katıldığım eylemlerde polis kovalardı biz kaçardık, ama hiç gözaltına alınmadım...” diyen patronunuz Kemal Kılıçdaroğlu’na tekrar sorun bakalım. Şehidimiz Dursun Önkuzu’nun işkenceyle ölümünde bir parmağı var mı? CHP içinde kaç tane Ülkücü şehidin katili var?

Ozan Ceyhun’un olayı yanında bunlar da aydınlansın ki, dostumuzu-düşmanımızı bilelim.