31 Mart yerel seçimleri Türkiye’nin demokratik olgunluğunu ispatlayan önemli bir gündü. Batının Türkiye’ye ayar vermeye çalıştığı yerden gol yediği bir süreçti. Ancak seçim sonuçlarını ısrarla milli iradenin tercihinden farklı yönlere çekerek “demokratikleşme adımı” olarak yorumlayan CHP, kent uzlaşısı yaptığı DEM’in bölücü senaryolarına cesaret vermeye başladı.

Van Büyükşehir Belediye Başkanlığına PKK terör örgütünün uzantısı DEM tarafından aday gösterilen bir PKK tükürüğüne sahip çıkan ve mazbatasının verilmemesinin gündeme gelmesiyle birlikte sokakları ateşe veren terör sevicilere tek kelime etmeyen CHP, “demokratikleşme adımı” ifadesiyle neyi amaçladığını gösterdi.

Terör sevicilerin, devleti ve milleti bölme hevesiyle yanıp tutuşanların, PKK terör örgütünün salyalığına soyunanların kamu kurum ve kuruluşlarında görev almasının hukuki ve vicdani hiçbir karşılığının olmamasına rağmen el üstünde tutulmaları başta şehitlerimize hakarettir ve buna payanda olanlar da en az onlar kadar suçludur.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde işaret ettiği ve CHP’nin 31 Mart seçim sonuçları üzerinden kendinde bir güç vehmedip DEM’in bölücü senaryolarına kaldıraç olmasının çarpıklığını, “Cam tavanı kırdık diyenlerin Türk devletinin çatısını ve Türk milletinin varlığını dinamitlemesine asla fırsat verilmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı, rüzgâr ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır” diyerek ortaya koymuştu. Bu sözlerin ne kadar isabetli ve yerinde olduğu son gelişmelerle bir kez daha ortaya çıktı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yine bilindik çıkışlarıyla İstanbul’a hizmet etmek yerine siyasi kariyerine ağırlık vereceğini gösterdiği bir makale yazdı. İngiliz The Economist dergisine yazdığı makalede, “31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin sonuçları Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Türkiye’nin rotası yeniden demokrasiye doğru sağlam bir şekilde yöneldi. Seçmenler, bundan böyle hukukun üstünlüğü ve demokrasi ile yönetilen bir ülke görmek istiyorlar. Bölücü politikaları ve otoriterliği reddediyorlar” cümlelerini kullandı.

Ekrem İmamoğlu’nun “adamınız benim” minvalinde kendini adres gösterdiği şikayet mektubunda Türkiye’nin demokrasiden uzak bir ülke olduğunu ve 31 Mart yerel seçimlerinin bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Üzerinde durduğu “demokrasi” konusu bugün bölücülerin CHP’nin desteğiyle kendilerini aklamaya çalıştığı, vandallığın, terörün, şiddetin, silahların üzerini örten bir çaput parçası gibi kullanılmaya başlandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun destek verdiği Van’dan sonra şimdi de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin DEM’li Eş Başkanları Ayşe Serra Bucak Küçük ile Doğan Hatun palazlandı. Kayyum yönetiminden hesap soracaklarını söyleyen DEM’liler belediyedeki çift dilli tabelaları yeniden getireceklerini, Kürtçe tabela asan esnafa vergi indirimi uygulayacaklarını ve bunu kamusal alana yayacaklarını açıkladılar. Kamusal alanda ikinci bir dili yaygınlaştıracaklarını söyleyerek devleti hiçe saydıklarını, anayasanın ilk 4 maddesini de tanımadıklarını ilan ettiler.

İmamoğlu’nun batıya mesaj verdiği makalede, “Türkiye için 31 Mart Demokrasideki erozyonun sonu. Bu, sadece Türkiye için değil; aynı zamanda yakın coğrafyası ve ötesi için de derin anlamlar taşıyan bir dönüm noktası” ifadeleriyle hem batının bölgemizdeki hedeflerine ayak uyduracaklarını belirtti hem de bölücü emperyalist emellere açık kapı bıraktı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli işte bu bölücü senaryoyu gördüğü için tarihi uyarısını yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin sadıkta kurulmadığını söylerken ne demek istediğini de en çok bölücü senaryonun sahipleri anladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel suçüstü yakalandı ve Türk milletinin sandıktan çıkan iradesini bölücülere payanda etmek isterken MHP Lideri Bahçeli’nin sözleriyle far görmüş tavşan gibi afalladı.

“Bayramın yüzü suyu hürmetine” şimdilik sadece far gördü…