Bahse konu atasözünü mercek altına almadan önce, kayıp traktör aranıyor metninin ana mecrasından yan bir yola saparak, bir diğer deyişle parantez açarak bu ifadenin habersel kökenine dair bir kestirimde bulunmak istiyorum. Kestirimi dillendirmeye karar verdiğimde ise, özellikle tarım ve paydaşları konusunda “şuraya bir yere, içinden geçeni hemen sosyal medya hesaplarına, blokuna, gazeteye yazıveren vakti bol, lakırdıyı uzatmaktan da zevk alan insanları çizelim; şimdi de onu canlı renklerle boyayalım, zira, böyle bir yazıyı kaleme alan birine mat renkler yakışmaz hiç kuşkusuz!” düşünceleri üşüşüverdi zihnime. Bilinç akışı tekniğini modern hâline sokan Woolf’un duyarlı, döngüsel ve sarmal anlatımı ile Joyce’un sınırlı noktalama işaretleriyle, rasyonel, doğrusal ve sinematik anlatımı ve tabii ki ressam Bob’un hatırası önünde şimdi saygıyla eğilmek farz oldu. Saygıyla eğildim ve açtığım o parantezin içini de böylece doldurmaya başlıyorum.

“Bozuk saat günde iki defa doğruyu gösterir” ifadesi dilimize İngilizceden gelmiştir. Ayrıca bu söze istinaden “bozuk saatin günde iki kez doğruyu göstermesi o saatin bozuk olmadığını göstermeyeceği” düşüncesi de olabilir. Genellikle pek çok söz söyleyen ama sözlerinin çoğu yanlış olan kişileri eleştirmek için kullanılır, çok konuşan birinin söyledikleri içerisinde bazılarının (tesadüf eseri) doğru olacağını vurgular. Açıkçası bu benzetmeyi hak edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bilhassa medyada sık sık boy gösterip tarım ve paydaşları konusunda fikir beyan edenleri gördükçe bu ifade benim de aklıma sık sık geliyor.

Sevgili Fatih Altaylı’nın söyledikleri içerisinde bazılarının (tesadüf eseri) doğru olacağının düşünülmesi ve bir iki doğruyu gösterip kendilerini haklı çıkarmaya çalışması yok mu! Bir ziraat mühendisi, bir tarım yazarı ve bir çiftçi çocuğu olarak gülümsetiyor.

Sevgili Altaylı, TV programlarıyla (tarım programları hariç) izlenen, yazılarıyla (tarım yazıları hariç) okunan bir kişilik. Dolayısıyla bizim toplumda öyle bir anlayış var ki Fatih Bey’e cevap verdiğimde “Fatih Altaylı’ya sataşıyor, oradan prim yapacak” gibi bir algı oluyor, maalesef. Gerçekten Fatih Altaylı Bey’e cevap vermek istemiyorum.  Ama zaman zaman cevap vermeye mecbur kalıyorum. Çünkü “özellikle tarım ve paydaşları konusunda Sevgili Altaylı ya yanlış yönlendiriliyor ya yanlış biliyor ya da tribüne oynuyor.”

Ülkemiz ve ülke tarımı için, yerli ve millilik kavramlarının daha net, daha anlaşılır bir hâl alması için gelin hep beraber hem elektrikli traktörün yaşama ve ayakta kalma mücadelesini hem de sevgili Altaylı’nın “kayıp elektrikli traktör”ünü hep beraber bulmaya çalışalım.

Sevgili Altaylı, mühendislik diplomamı ve İngilizcemi bir kenara bırakıp sokaktaki herhangi bir insanın anlayacağı dilden anlatayım her şeyi…

Fatih Bey, elektrikli traktör teknolojisi (malzeme ve yazılım) son birkaç yıldır Türklerin meselesi olmuştur. Bu konuda bizden daha fazla çalışan ve söz sahibi olan kimse yok denilebilir!

Tarımsal üretim, tarım teknolojisi denilince genel olarak insanların ilk aklına Hollanda gelir ve Konya kadar yüz ölçüme sahip bir ülke bizim kaç katı tarım ürünü ihracatı yapıyor diye sektör içinden ve dışından kişiler bu durumu devamlı dile getirir. Rahat olun, peşinen söylüyorum; Hollanda’da böyle bir çalışma ve üretim yok! Bırakın Hollanda’yı dünyada elektrikli traktör yazılımına sahip, bu beygir gücünde testleme çalışmalarını başarı ile tamamlayan, seri üretime hazır prototipi yapan ülke yok!

Sevgili Altaylı, Alman tarım makineleri imalatçısı Fendt, Hannover’deki Agritechnika fuarında ilk elektrikli traktör modelini kamuoyuna tanıtmış. Yine John Deere firması son birkaç yıldır elektrikli traktör prototiplerini hâlâ test etme gayretindeler.

Fatih Bey, “Elektrikli traktör için Tip Onay Belgesi alındı!” Bunu dünyada alan tek şirket ZY Elektrikli Traktör; Önder Yol ve Ziraat Girişim sermayesi ortaklığında kurulan yüzde yüz yerli sermayeli bir Türk şirketi.

 

Sevgili Altaylı, Tip Onay Belgesi, Avrupa sertifikasyonu demektir. Türkiye’de bir araç satacaksanız öncelikle Tip Onay Belgesi almış olmanız lazım. Plaka takma, şasi numarası vurma gibi bütün haklar bu belgeye bağlıdır. Bunun için onlarca testten geçiriliyor traktör; ısıtma, motor güvenlik, elektromanyetik testinden tutun ki kabin testine kadar. Önce evraklarınız İrlanda’ya sonra Almanya’ya sonra Brüksel’e daha sonra İsveç’e gider ve uygun görülürse Tip Onay Belgesi verilir.

Alınan bu belgeyle “Dünyada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kanada ülkeleri haricinde dünyanın her yerine elektrikli traktör satışı yapılabiliyor.” Avrupa bölgesindeki ülkelere hatta Avrupa Birliği belgesini kabul eden her ülkeye elektrikli traktör artık satılabilecek!

Fatih Bey, ayrıca “Elektrikli traktör deney ilke ve metotlarının, tarım tekniğine uygunluk detaylarını” ülkemiz yazacak. Tarım Alet ve Makine Test Merkezi Müdürlüğü (TAMTEST) OECD Kod 2 Deney Raporu alındı. Bu rapor sayesinde çiftçi-üreticiye daha rahat bir nefes aldırmak, elektrikli traktörü almaya imkân sağlamak, kredi işlemleri için alındı. 2023 ocak ayından itibaren elektrikli traktör hikâyesinde bantı kurup seri üretime geçmek kaldı.

Sevgili Altaylı, şirketin ismini doğru tahmin etmişsiniz fakat Elektrikli traktörün fabrikası Kırklareli’nde değil Dilovası/Kocaeli’ndedir. İki defa elektrikli traktörle ilgili gazetemiz ekonomi sayfasında yazılar yazdım. Sevgili Altaylı bildiğim ve gördüğüm kadarıyla köpekler korktukları zaman kuyruklarını bacak arasına alıyorlar. Köpekle kurdun farkını siz daha iyi bilirsiniz. Fakat bu yazınızda köpekle kurdu birbirine karıştırmışsınız! Birinin boynunda tasma vardır diğeri ise yalnızdır, asildir, özgürdür, sizin bahsettiğiniz gibi kuyruklarını bacak arasına kıstırmak gök tüylü ve gök yeleli kurtların kitabında yoktur.

Sevgili Altaylı 6’lı masa aylardır kayıp traktörü arıyor. Onlar tarımda indirimli elektrik tarifesi uygulamasından, tarımsal sulama ve elektrik faturalarının hasattan sonra tahsil edilmesine hatta çiftçinin bankası olan Ziraat Bankası’nı tekrar çiftçinin bankası yapacaklarına kadar düşünmüşler ama elektrikli traktörü görememişler. Peki, siz nasıl göremediniz Sevgili Altaylı?

6’lı masada özellikle tarım konularından habersiz bir ekip, oturup gazete küpürlerinin başlıklarından tarımsal program çıkarıyor dolayısıyla elektrikli traktör gazetelerde pek boy göstermediği için görememişler diye düşünüyorum.  Peki, siz nasıl göremediniz Sevgili Altaylı?

 

 “Orda bir köy var uzakta” şiiri Ahmet Kutsi Tecer’in en çok bilinen şiirlerinin başında gelir, çokta severim. Sevgili Altaylı, sade ve anlaşılır bir dil ile yazılmıştır. Şiirin içeriği Anadolu insanını ve Anadolu hayatını anlatır.

Sevgili Altaylı “İşte orda bir fabrika var yakınında, yanı başında” bu şiirin içeriği de ZY Elektrikli Traktör AŞ’yi ve Elektrikli traktörün yol hikâyesini anlatır.

Orada bir fabrika var Dilovası/Kocaeli’nde

Gezmesek de tozmasak da

O fabrika bizimdir.

Orda bir elektrikli traktör var, yakınında yanı başında

Kontağını çevirmesek te, binmesek te

O elektrikli traktör bizim traktörümüzdür.

Orda bir ses var, yakınında yanı başında

O ses Önder Yol’un sesidir

Duymasak da tınmasak da.

Orda bir elektrikli traktör var

Kayıp aranıyor ilanı verseniz de vermesiniz de

O elektrikli traktör bizim traktörümüzdür.

Sevgili Altaylı madem “kayıp traktör aranıyor” diyerek elektrikli traktör işine siz çomak soktunuz, “aranan kayıp traktör Dilovası/Kocaeli’nde bulundu” yazısını yazmakta size düşer. Dileğimiz, beklentimiz ve ümidimiz, “elektrikli traktörün” ülkemiz tarımına yükselen bir seyir ile çarpan etkisi yapmasıdır.

Son Söz: Daha önce yazmıştım tekrar altını çize çize yazıyorum. Yıllar boyu yanlış gazla büyütüldük, okutulduk. Yaşıtlarımız olan yabancılar “doğru yetiştirilip markaların ve buluşların altına imzalarını atarken.” Büyüklerimiz 82 yaşında nasıl Cumhurbaşkanı yardımcısı olurum, 70 yaşında nasıl milletvekili olurum hesabını yapar hâlde; gençlik ise “yediği yarım ekmek arası dönerin son lokmasıyla içtiği ayranın son fırtını her seferinde nasıl denk getiririm telaşı içinde!” Kadere bakki ben ise Sevgili Fatih Altaylı’ya cevap yazmakla meşgulüm.

Yüreği vatan için, Türk milleti için, devlet için ve ülke tarımı için atan, kalbinde vatan sevgisi olan ve nabzı önce vatan diye çarpan, güzel ülkemin “delilerine” selam olsun!

RAMAZAN BAYRAMI

Toplumsal önemi her geçen gün biraz daha artan dostluk ve kardeşliğin, barış ve huzurun bir vesilesi olan Ramazan Bayramı’nı milletçe idrak edeceğiz. Ramazan ayının güzellikleri ile ruhlarımızı temizlemiş olarak girdiğimiz bayramın unutmaya yüz tuttuğumuz birlik olma, kucaklaşma gibi hasletlerimizin tazelenmesinde vesile olmasını diliyorum.

Ramazan Bayramı vesilesiyle büyük Türk milletinin, Kıbrıslı soydaşlarımızın, Türk dünyasının ve İslam âleminin bayramını en içten duygularımla kutlar, ülkemiz ve milletimiz için yükselişe ve huzura vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.

Sağlıcakla kalın.