Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi göğüsleyen Ersin Tatar, Kıbrıs Türklüğü ve Türkiye için yeni bir döneme işaret ediyor. “Rumlara biraz toprak vermeliyiz” diyen Mustafa Akıncı yerine “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” diyen yeni bir liderin işbaşına gelmesi Kıbrıs davası adına ümitvar olmak için yeterli bir sebep.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, beklendiği üzere ilk yurt dışı ziyaretini Ankara’ya gerçekleştirdi. Üst düzey temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı, görüşmeleri esnasında önemli mesajlar verdi. Bunlardan belki de en önemlisi Kıbrıs’ta “federasyon masalı”nın artık gündemde olamayacağına ilişkindi.

Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960’ta iki parçadan oluşan, eşit siyasi hak ve statüye dayalı bir federasyon olarak inşa edilmişti. Ancak Rum tarafı, uluslararası antlaşmaları yok sayarak ve Kıbrıs Türklerinin haklarını çiğneyerek adanın tümünde hâkimiyet kurmaya kalkıştı. Rum tarafı, Türk olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın veto yetkisinin kaldırılmasını da içeren Anayasa değişikliklerini Türk tarafına dayattıysa da bu girişimler ne Kıbrıslı Türkler ne de Türkiye tarafından kabul edildi.

Türkleri yönetimden dışlamakla yetinmeyen Rumların 21 Aralık 1963’te başlattıkları ırkçı ve sistematik saldırılarda yüzlerce Kıbrıs Türkü katledildi. Silah zoruyla Kıbrıs’ı Rumlaştırmak ve en nihayetinde Yunanistan’a bağlamak fikri (Enosis), Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kuran antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kullanan Türkiye’nin varlığı ile engellenebildi.

Rumlar birlikte yaşamaya niyetli olmadıklarını, attıkları imzanın arkasında duramayacaklarını ve ahde vefa göstermeyeceklerini kısa sürede göstermişti. 1963 sonunda cereyan eden ve Kanlı Noel olarak bilinen çatışmalar sürecinde yüzlerce Kıbrıs Türkü katledildi, on binlerce Türk ise yerinden edildi, göçe zorlandı. 1960’ta kurulan federasyon, Rumların hukuka aykırı ve silahlı dayatmaları sebebiyle sadece üç yıl sonra fiilen sona erdi.

Ancak Rum tarafı, sanki 1960’ta kurulan “Kıbrıs Cumhuriyeti” hâlâ yaşıyormuş ve Rumlar tüm adayı temsil ediyormuş gibi davranmaya devam etti. Kıbrıs’ın ikiye bölünmüş olduğu, Kuzey Kıbrıs’ta bağımsız bir Türk Cumhuriyeti’nin var olduğu, Rum yönetiminin Kuzey Kıbrıs üzerinde hiçbir hükmünün olmadığı gerçeğini Rumlar bir türlü kabullenemedi.

Ersin Tatar, “federasyon masalı son bulmalı” derken bu bakış açısıyla müzakereleri yürütmenin bir anlamının olmadığını yüksek sesle dile getirdi. Hem KKTC Cumhurbaşkanı hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan, adanın mevcut gerçeklerine uygun bir yol haritası belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Tatar, “egemen eşitlik temelinde iki devletli çö züm” formülünün kabul edilebilir tek yol olduğunun altını çizerek önümüzdeki süreçte Türk tarafının neyi hedeflediğini açıkça ortaya koymuş oldu.

Cumhurbaşkanı Tatar, adada bir “federasyon” değil “iki ayrı devlet” olduğu gerçeğinin kabullenilmesi gerektiğini ifade ediyor. Adadaki durumun fiilen böyle olduğuna herhalde hiç kimsenin itiraz etmesi mümkün değil. Kıbrıs’taki Rumlar da onun hamiliğini yapan ülkeler de adanın bölünmüş olduğunu ve kuzeyinde bağımsız bir devletin daha varlık gösterdiğini elbette biliyor. Artık bu fiilî durumun Rumlar tarafından ikrar edilmesinin vakti geldi. 1974 öncesine dönüşün olmayacağı ve KKTC’nin yok sayılamayacağı ortada. Türkiye’nin bunu garanti ettiği de tüm dünyanın malumu.

Ersin Tatar’ın Kıbrıs davasına olan inanmışlığı ve Türkiye ile kurduğu yakın iş birliği, bu gerçeğin Rumlara kabul ettirilmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Ersin Tatar’ın ziyaretiyle, hâlâ 1960’ların federasyon masalını anlatmanın vakit kaybı olacağı, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin bu masalı dinlemekten bıktığı teyit edilmiştir. Artık masal değil müzakere zamanıdır ve müzakereler Kıbrıs Türklüğünün hak ve çıkarları doğrultusunda yürütülecektir.