'Ne mutlu Türk’üm diyene’ sözüne alerji duyan “çakma Türkmen ve Yörük” Serok Ahmet, geleceği olmayan Gelecek isminde bir parti kurdu ve o partiye de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kuyruk acıları olan, MHP düşmanlıkları iflah olmayan ne kadar müptezel var hepsini doldurdu. Bunlardan birisi de Fethullah Gülen sevdasıyla bilinen Selçuk Özdağ’dır. Bir zamanlar Fethullah Gülen ve örgütünü korumak için MHP’ye savaş açmıştı. Fethullah Gülen’in güdümünde “Bağımsız Ülkücüler” adı altında ihaneti meşrulaştırma oluşumu kuran ve sürekli MHP’ye saldıran Selçuk Özdağ, AKP’den Serok Ahmet’in Gelecek Partisi’ne geçti, hâlen de bu özelliğine devam ediyor.

          MHP Lideri Devlet Bahçeli 2010 yılında FETÖ’nün ihanetlerine karşı çok sert tutum içine girdiğinde bu müptezel Selçuk Özdağ, Samanyolu televizyonuna çıkıp “Bahçeli, yol yakınken vazgeçsin Türk milleti, bugün yeniden tarih sahnesinde yerini alıyor. Hocaefendi de burada yerini alıyor. Onu bu şekilde töhmet altında bırakmak, Türkiye’nin geleceğini töhmet altına almaktır. En önemlisi de millî ve manevî değerlere sahip olduğunu bildiğimiz MHP tabanıyla Hocaefendi’nin sevenleri arasında bir husumet oluşturmaya çalışmak, Devlet Bahçeli’ye fayda getirmez. Bahçeli, yol yakınken bu tür söylemlerden vazgeçmeli. Fethullah Gülen Hocaefendi meşru zeminde insanlığa hizmet eden büyük bir gönül adamı. Hoca Ahmet Yesevi, Mevlânâ, Hacı Bayram Veli gibi misyon üstlenmiş bir gönül adamıdır” şeklindeki sözlerle Fethullah Gülen kemiği yalıyordu.

          “Sayın Fethullah Gülen, güvendi, zaman zaman hicret etti, hizmetten sonra hicret yoktur arkadaşlar hicretten sonra ülkülerin hayallerin gerçekleşmesi vardır. Fethullah Gülen, hicretinden sonra hayallerini ülkülerini gerçekleştiriyor. O hayal adamı, o ülkü adamı. Sizin o güzel oylarınızla, sizin imkanlarınızla her şeyi yeniden başlattı” sözleriyle Fethullah Gülen’i yaladıkça doymuyordu.

          Yine bir konuşmasında “Fethullah Gülen’i kırmak Allah’ı gücendirmektir” gibi sapık konuşmalar yapıyordu. Bunun kayınbiraderi İrfan Sönmez var, o da aynı bunun gibi sapık düşünceleri taşıyarak “Fethullah Gülen gibi Allah’ın dostlarına taarruz etmiş olanlar Allah’a taarruz etmiş olur” diyordu. Belli ki ailece Fethullah Gülen âşığı bunlar… Başbuğ Türkeş zamanında MHP’ye ihanet etmeleri ve ömürlerini MHP düşmanı olarak sürdürmeleri de bu yüzdendir.

          Selçuk Özdağ MHP düşmanlığını BBP’de sürdürdü, AKP’de sürdürdü, şimdi de Serok Ahmet’in partisinde sürdürmeye devam ediyor. CHP’nin projeleri için tırtıklama partisi olarak kurulan Gelecek Partisi’ni CHP’nin gözünde daha şirin hâle getirmek için sürekli Cumhur İttifakı’na saldıran Selçuk Özdağ, geçtiğimiz günlerde yine hedef olarak MHP’yi seçmiş… Hak ettiği cevabı MHP yöneticilerinden önce İsmet Büyükataman’dan daha sonra da Prof. Dr. Semih Yalçın’dan almıştır.

          İşin garip tarafı, MHP Lideri Devlet Bahçeli terörist Demirtaş’ı ve terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi eleştirmiştir ama ses Selçuk Özdağ’dan gelmiştir.

Mevlana şöyle diyor: “Köpeğin kuyruğuna bastım, sesi ağzından çıktı!

          Öyle ya köpeğin kuyruğuna basarsan ses ağzından gelir. Çünkü başla kuyruk arasında bağ vardır… Selçuk Özdağ’ın terörist Demirtaş ve HDP bağı da böyle bir şey herhâlde… Genel Başkanı Serok Ahmet nasıl ki terörist Demirtaş ve HDP sevdalı, o da doğal olarak onun çizgisinden yürüyecektir.

          HDP’nin teröre yardım ve yataklık eden belediyelerine Türk devletinin kayyum atamasına karşı çıkan, terörist Demirtaş’ın serbest bırakılmasını isteyen Ahmet Davutoğlu’nun yardımcısı Selçuk Özdağ “Fetö neyse Selahattin Demirtaş da odur diyen Sn. Bahçeli, seçimlerde Abdullah-Osman Öcalan kardeşlerden destek istenmesini meşru mu görmektedir? Mesela Abdullah-Osman Öcalan kardeşler size göre kimdir Sn. Bahçeli?” sorusunu yöneltmiş… Terör örgütlerine karşı tavizsiz mücadele veren tarafa, PKK’nın yanında duranlar bu soruyu yöneltiyor. Dünyanın ilginç hâli de maalesef budur.

          Teröristbaşı Apo’nun mektubu yayınlandığında MHP Lideri Devlet Bahçeli “PKK’nın siyasi izdüşümü olan HDP’nin, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’na vermiş olduğu açık çek, verdiği katkı, gösterdiği yoğun ilgi ve alaka milletimizde büyük bir infiale neden olmaktadır. HDP ve Kandil, CHP’nin yanında hizalanmıştır. HDP-PKK-teröristbaşı ve terörist Demirtaş arasındaki derin çatlakların çok boyutlu analiz ve yorumu elbette yapılacak, nihai olarak İstanbul içine çekilmek istenen girdaptan 23 Haziran’da tamamıyla kurtulacaktır” açıklamasını yapmıştı.

          Apo’nun mektubuna yahut HD(P) KK’nın CHP’yi desteklemesine karşı Serok Ahmet’in bir tepkisi olmuş muydu?

          HDP ve Kandil, teröristbaşı Apo’nun mektubunu “Önder Apo’nun mektubundaki gereken mesajı aldık. CHP’yi destekleme stratejimiz değişmedi” şeklinde değerlendirdiğinde Ahmet Davutoğlu ve Selçuk Özdağ bir tepki vermiş miydi? Osman Öcalan demişken emin ol Selçuk Özdağ, o alçak bile PKK’yı, HDP’yi, Kandil’i eleştirirken; Genel Başkanın Ahmet Davutoğlu PKK’nın birleşenlerini korumaya çalışmaktadır. Osman Öcalan denen alçak, TRT’deki programda PKK’ya ve HD(P)KK’ya sahip çıkmadı, oy istemedi ama siz her gün sahip çıkıyorsunuz. HD(P)KK’nın ittifak yaptığı CHP’ye paspas oluyorsunuz. O hâlde “terör örgütü PKK size göre nedir?” diye size sormak gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın tavizsiz, kararlı duruşu ve iradesiyle son beş yılda 15 bin terörist öldürülmüşken, Kandil kadrosundan birçoğunun leşi alınmışken Cumhur İttifakı’na Öcalan ile dirsek teması yapıyorsunuz vurgusu en basit tabirle embesillik ve ahmaklıktır. Uyan Selçuk Özdağ uyan, Cumhur İttifakı PKK’nın kökünü kazıyan; sizin durduğunuz zillet ise PKK’yı her manada koruyan taraftır.

          Bir de sırf siyasi malzeme yapabilir miyiz, Türkiye’deki ihanetimizi milli bir davayı istismar ederek örtebilir miyiz diye “Doğu Türkistan davasına sarıldınız ve Çin zulmü altında soykırıma uğrayan Uygur Türkleri için çıkıp yeri göğü inleten o gür sesi ile bu kardeşlerimizin yanında durduğuna, sahip çıktığına da bir türlü şahit olamadık” diyerek MHP’ye saldırıyorsun. Bunu da Irak’ta, Suriye’de Türkmenleri Barzani’ye, YPG’ye satmış bir Genel Başkanın yanında yapıyorsun.

Kuldan utanman yok, bari Allah’tan kork…

          Tunceli dağlarına askerlerimiz tarafından yazılmış “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne Türkiye’de ilk karşı çıkan parti olma kansızlığını ve soysuzluğunu daha temizlemeden, her zaman Doğu Türkistan davasının yanında olan MHP’ye akıl vermeye kalkmayın...

          Selçuk Özdağ “Fethullah Gülen’i kırmak, Allah’ı gücendirmektir” dediğine göre 15 Temmuz hain darbe girişimi gerçekleşse hayalindeki Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı gerçekleşecek miydi? Herhâlde Fethullah Gülen bunca yalakalığı karşılıksız bırakmayacaktı!

          15 Temmuz hain darbe girişimi başarısız olunca “Bir yerden bana bulaşır da bedel öder miyim?” diye nasıl korkmuştun değil mi?

          15 Temmuz sonrası her yere FETÖ aleyhinde beyanatlar vermeye “Fethullah Gülen çok büyük bir günahkâr. Batı ile işbirliği yapan bir işbirlikçi. Yönetme hırsına kapılmış birisi” demeye başlamıştın. Cumhur İttifakı’nı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi öve öve bitiremiyordun.

Süperhaber sayfasındaki şu sözlerini hatırlıyor musun Selçuk Özdağ?

          “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türk siyasi hayatında Atatürk’ten sonra en büyük siyasetçi. Menderes ve Özal’ın önüne geçmiştir. Eskiden 4. sıraya koyuyordum. Şimdi 2. sıraya koyuyorum” diyordun…

          “Ben her iki parti liderinin de eskiyi geride bırakıp bugüne göre siyaset yapacaklarını düşünüyorum. Mevlana’nın çok güzel bir sözü var: Dünkü günün sabahı dünde kaldı cancağızım, bugün yeni bir sabah, yeni bir şeyler söylemek lazım. Mevlana Mesnevisi “Dem bu demdir...an bu andır diye başlıyorÖnemli olan ibnü’l vakt olmak. Vaktin çocuğu, babası, anası olmak. Ben Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da, Sayın Bahçeli’nin de vaktin oğlu, babası, anası olacaklarına inanıyorum” diyordun…

          “Ben siyaseti doğru okumaya çalıştım. CHP istemediğine göre bunları. Zaman zaman Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğüne, Gezi olaylarındaki istemezükçülerle hareket ettiğine göre bunlarla bir koalisyon istemiyorum, demektir. Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifaka gelince de bunun temelleri 1991’de atıldı. Temellerini Türkeş-Erbakan attı” diyordun…

          Mesela “Demokrasi, bilenlerin ve ahlaklı olanların kurabilecekleri bir rejimdirtanımını çok kullanıyorsunuz. Sayın Bahçeli bu tanıma uyuyor mu mesela? Demokrasiyi bir arada götürme yetisine sahipler mi?” sorusunu sorduklarında “Sayın Bahçeli tecrübeli bir siyasetçi. Siyasette farklılıklar olur. Siyaset kurumu önceliğini ne kendisi, ne partisi yapmalıdır, önceliğini “Türkiye” yapmalıdır. Bu noktada Sayın Bahçeli’nin “Önceliğimiz Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir” demesinden memnuniyet duyuyoruz, zaman zaman farklılıklarımız da olacak. Her konuda bir ve beraber olmayacağız. Ama bazı stratejik ve önemli konularda bir ve beraber olabiliriz. Sayın Bahçeli tecrübeli bir siyasetçi ve tecrübesini de Türkiye için kullandığını düşünüyorum” cevabını verirken bu hızlı dönüşünün sebebi nedir Selçuk Özdağ?

          Ne olacak? Tek derdi Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktı. Yerel seçimler öncesi sürekli “Açık ara birinci olduğumuz bir yerde BBB’nin bir başka partiye verilmesini izah edemiyorum” açıklamalarını yapıyordu. Aday yapılmayınca ilk fırsatta AK Parti’yi sattı, MHP’ye olan nefretini de arttırarak devam ettirdi. Bir de Fethullah Gülen zillet ittifakı tarafında olunca, Selçuk Özdağ için başka seçenek kalmamıştı. Selçuk Özdağ’ın özeti işte budur. Siyasetcafe isimli haber sayfasında “Selçuk Özdağ’ı cezaevi arkadaşları değerlendirdi: “Hayatı Yalan!” başlıklı bir haber vardı. Herhâlde cezaevi arkadaşları Selçuk Özdağ’ın hayatını özetlemiş… Bir başka net özeti de sanırım bu olmuştur. Selçuk Özdağ denildiğinde benim hafızamda onun dönekliği ve Fethullah Gülen’e olan sevdası dışında bir şey yoktur. İstediği kadar kıvransın dursun, Türk siyasetinde sicili belli olan, hükümsüz adamın tekidir.