Bülent Arınç’ın mağdur edebiyatı, FETÖ kaynaklı paylaşımlardaki meydan okuma cüretleri, ABD Dışişleri Bakanlığının Terörizm Raporu’nda, YPG ve PYD’yle birlikte FETÖ’nün yer almaması ve teröristbaşı Gülen’den “Sürgünde bir din adamı” diye bahsedilmesi, serbest bırakılanlara ilk sahip çıkanın Kılıçdaroğlu olması tesadüf mü?

 Bu ülke çok ihanetler, çok kalleşlikler yaşadı. PKK denilen kanlı ve bölücü örgütü yok etmek için yıllardır mücadele ediyoruz. Bu hainlerin uzantıları olan YPG-PYD’yi sınırlarımızdan kovmak ve tehditlerini ortadan kaldırmak için sınır ötesi harekâtlar yapıyoruz. DEAŞ’a karşı bizim kadar yoğun mücadele veren dünyada başka bir ülke yoktur.  Diğer sol terör örgütleri de var ve onları da bastırıyor ve hak ettikleri şekilde cezalandırıyoruz. Keşke bu kadarla kalsa. Tarihin kaydettiği en ağır ihanetlerin başında, hiç şüphesiz FETÖ’nün yaptıkları gelir. Devletin her kademesine sızmış ve bu milletin sağladığı imkânları kullanarak her türlü ihaneti yapmışlardır. Bütün terör örgütleri ile iş birliğine girişmiş ve sonunda da kendi Meclisini, kendi kurumlarını, kendi milletini bombalayacak kadar ileri gitmişlerdir. Böyle bir kalleşlik, böyle bir kahpelik dünya tarihinde yoktur.

İHANET EDEN CEZALANDIRILMALI

         FETÖ’nün bir iç savaş çıkarma ve Türkiye’yi topyekûn yok etme girişimi, Türk milletinin yüksek cesareti ve dirayeti sayesinde geri tepmiş ve bastırılmıştır. 15 Temmuz sadece bir darbe girişimi değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yok etme teşebbüsüdür. PKK ile birbirlerini tamamlamışlardır. Dolayısı ile bunu yapanlar, yaptıranlar, ortaklık edenler, destek verenler, onaylayanlar ve sonrasında da meseleyi başka yerlere çekip sulandırmak, önemsizleştirmek ve içini boşaltmak isteyenler, kelimenin tam anlamıyla haindir. İhanet etmişlerdir, olabilecek en ağır suçu işlemişlerdir. Bebek katilinden ve dağdaki teröristlerden bir farkları yoktur ve mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdırlar.

KENDİLERİNİ GİZLİYORLAR

         FETÖ ile mücadelede her şeyden önce bu alçak darbe girişimine doğrudan veya dolaylı katılanların, destek olanların, sonrasında da örgüt elemanlarının tamamının her nerede ve hangi görevde olurlarsa olsun bulunup ortaya çıkarılmaları, özellikle devletten bir tane kalmayacak şekilde temizlenmeleri şarttır. Sonrasında da bunların en küçük bir boşluk bırakmadan doğru ve hızlı bir şekilde yargılanmaları, en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekir. Aradan 3,5 yıla yakın zaman geçmiştir. FETÖ’cülerin tamamının bulunup yargı önüne çıkarılması için yoğun bir gayret gösteriliyor. Buna rağmen tamamının bulunduğunu söylemek zordur. Kendilerini çok iyi gizlediklerini, takiyye yaptıklarını ve işin kolay olmadığını kabul etmek gerekiyor. Ancak, özellikle siyasi ayağa hiç dokunulmaması bir soru işareti olarak orta yerde durmaktadır ve bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini şimdi çok daha iyi görüyoruz.

HAKSIZLIK VE HADSİZLİK

         Durumdan vazife çıkaran Bülent Arınç’ın söyledikleri asla tesadüf değildir ve siyasi ayağa dokunulmamasında bulunan cesaretin tezahürüdür. Sayın Bahçeli’nin yaptığı açıklamada önemle altını çizdiği gibi, FETÖ’yle mücadelenin sulandırılmasının yanı sıra, KHK faciadır değerlendirmesiyle birlikte mağdur edebiyatına bel bağlanması 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine büyük bir haksızlık ve hadsizliktir. 15 Temmuz’un vahim ve kanlı gecesini bir kenara itip merhamet dilenciliğiyle, vicdan istismarıyla mesafe almaya teşebbüs etmek, dahası FETÖ’cüleri aklamaya yeltenmek şehide şühedaya ihanettir.

VİCDANLAR YARALANDI 

             Yargılamaların doğru yapılmasının ne kadar önemli olduğu da ortaya çıkan gelişmelerle bir defa daha anlaşılmıştır. Yargı kararlarına elbette saygı duyuyoruz. Ancak yargı kararlarının millet vicdanıyla çelişmemesi de ayrı bir mecburiyettir. FETÖ’nün medya yapılanmasında yer alanların neler yaptıklarına, Türkiye’yi nasıl karaladıklarına, ne tür faaliyetlerde bulunduklarına Türk milleti şahittir. Birden bire serbest bırakılmaları vicdanları yaraladığı gibi, ortaya büyük soru işaretleri çıkarmıştır. Bülent Arınç’ın açıklamaları, FETÖ kaynaklı paylaşımlardaki meydan okuma cüretleri, ABD Dışişleri Bakanlığının yayınladığı Terörizm Raporu’nda, YPG ve PYD’yle birlikte FETÖ’nün hiç yer almaması ve teröristbaşı Gülen’den “Sürgünde bir din adamı” diye bahsedilmesi bir tesadüf mü? Bunlara bir de CHP’den gelen açıklamaları eklemek gerekiyor. Serbest bırakılanlara ilk sahip çıkanın Kılıçdaroğlu olması çok çarpıcıdır. Nasıl oluyor da bu kadar tesadüf bir araya gelebiliyor?

TEHLİKE YAKIN

         Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamadaki hayati uyarılarla bitirelim: “Hükümetin muazzam ve inanmış bir şekilde yürüttüğü terörle mücadeleyi engelleme gayretleri; FETÖ’yü, PKK’yı, YPG’yi temize çıkarma gayeleri hiç kimsenin cüret etmemesi gereken tarihi bir yanlıştır. Üstelik dost görünümlü muhasım ülkelerin Türkiye’yi kuşatma ve kundaklama girişimleri bütün alçaklığıyla devam etmektedir. Bebek katili Öcalan neyse, çok manidar bir zamanlamayla tasfiye edilen Bağdadi ve Pensilvanya’da koruma altındaki hain Gülen aynısıdır. FETÖ’yle mücadele, ağırdan alınmasına ve aksamasına müsaade edilmeden hukuk sınırları içinde son FETÖ’cü hesap verinceye kadar devam ettirilmelidir. Kimin suçlu kimin suçsuz olduğu objektif delillerle ortaya koyulmalı, mağduriyet üzerinden 15 Temmuz’un sorgulanmasına kapı aralanmamalıdır. FETÖ’nün medya yapılanmasıyla ilgili davada görüldüğü üzere, FETÖ’cüleri masum gösterme kepazeliği yaygınlaşarak sürerse 15 Temmuz sadece bir ayın günü, 15 Temmuz şehitleri de seneden seneye hatırlanan ve hakları gasbedilmiş gerçek mağdurlar olarak anılacaktır. Nitekim muhtemel risk ve tehlikeler bu kadar yakındır.”