Ekrem İmamoğlu’nun CHP içinde kurduğu güç savaşı denkleminde siyasete veda ettirdiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında kullandığı ana slogan, "Sana Söz yine baharlar gelecek..." cümlesiydi…

“Baharlar Gelecek” temalı slogan üzerine, Türkiye üzerinde hesap yapan herkesin ağzının suyu akmaya başlamıştı.

Kemal Kılıçdaroğlu ise "Sana söz yine baharlar gelecek..." sloganına gelen süreci hep şu ve benzeri cümlelerle şekillendirmişti:

"Selahattin Demirtaş niye hapiste? Osman Kavala niye hapiste?

“Osman Kavala, Selahattin Demirtaş haksız yere yatıyorlar!”

"Demirtaş ve Osman Kavala boşu boşuna içeride yatıyor"

"Demirtaş'ın ve Kavala'nın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız" 

Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olsaydı; "Sana Söz yine baharlar gelecek..." sloganı PKK’lı Selahattin Demirtaş ve etki ajanı Osman Kavala gibileri mutlu edecekti. Sadece onlar değil; ABD, AB ülkeleri, PKK, FETÖ, DHKP-C gibiler için Türkiye’de bahar havası esecekti.

Çok şükür, Allah Türkiye’yi korudu da Kemal Kılıçdaroğlu bu ülkeye Cumhurbaşkanı olmadı.

Ama onun düşünce yamakları, yaverleri yine boş durmuyor. Kemal Kılıçdaroğlu ile maskeli mezhepsel-etnik yakınlığı olan Abdülkadir Selvi, “Bir gün gitsen bile hatıran yeter” misali onun "Sana Söz yine baharlar gelecek..." sloganını hayata geçirmeye çaba gösteriyor.

Abdülkadir Selvi, “Osman Kavalanın hapiste tutulmasının, Gezicilerin yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ne yararı var? AK Parti’ye ne fayda sağlıyor?

Artık iklimin değişmesi ve baharın gelmesi gerekiyor.” sözleriyle resmen diyor ki: Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz verdiği bahar müjdesini AK Parti hükümeti hayata geçirsin.

Biz, Abdülkadir Selvi’nin şimdi ki bahar çağrısına kızıyoruz, öfke nöbetleri geçiriyoruz fakat o, bu konuda yıllardır çizgisini değiştirmeden Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahar müjdesi için zaten çalışıyordu.

Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osman Kavala hakkında hatırlayalım ne diyordu:

“Bir zatla (Osman Kavala) ilgili verilen karar bazı çevreleri rahatsız etti. Bu adam Türkiye'nin Soros'uydu, Gezi olaylarının perde arkası koordinatörüydü. Gezi olaylarını finanse etti. Bu ülkede hukuk var, yargı var. Bu yargı da kendi inandıklarını, bildiklerini hakkın egemen olması için bu kararı verdiler, vereceklerdir. Gezi olaylarıyla ilgili kararla yargımız, vicdanları rahatlatmakla kalmamış, aynı zamanda benzer niyetleri taşıyanlara da hukuk ve adalet dersi vermiştir.” (27 Nisan 2022)

 

“Kimsiniz siz? Neymiş? Kavala'yı bırakın. Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun? Amerika'sı, Almanya'sı, hangisi böyle bir şeyi şu ana kadar yaptı? Yapmadılar ve yapmazlar. Konuştuğu zaman sana verecekleri cevap şudur, 'yargı bağımsızdır'. Sizde yargı bağımsız da bizdeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı, bağımsızlığın en güzel örneklerini veriyor” (21 Ekim 2021)

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o yıllarda bu sözleri kullanırken; Abdülkadir Selvi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun misyonunun takipçiliğini yapıyor ve fonda “Sana söz yine baharlar gelecek/Sana söz ışık sönmeyecek /Söz, söz, söz, söz/ Söz, söz, söz” şarkısı çalıyor ve yine aynı şeyleri söylüyordu.

Osman Kavala’dan farklı olarak onun daha küçük çaplı bir etki ajanı ve figüranı olduğunu düşündüğüm Abdülkadir Selvi’nin, Osman Kavala düşünceleri bugüne ait değil yani, öncesi de var…

Yeniden reform sürecini başlatıp yönünü AB’ye çeviren Türkiye’nin önüne çıkan en önemli engellerden birini Kavalanın tutukluluğu oluşturuyor. TürkiyeKavala kararıyla birlikte Batı’ya yönelik bir adım atacak mı? Her yönüyle kritik bir kavşaktayız. (16 Aralık 2020)

Hak ve özgürlüklerin genişletilmesi denildiğinde bunların toplum tarafından hissedilmesi gerekiyor. Aynen sıcak ve soğuk gibi. O nedenle reformcu sürecin ilk yansımasının Osman Kavala davasına olmasını bekliyorum.  (1 Ekim 2019)

Ancak orada çözmemiz gereken bir sorun duruyor. İşadamı Osman Kavala’nın tutukluğundan söz ediyorum. Nasıl ki Brunson’ın serbest bırakılmasıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde krizi fırsata çevirme imkânı doğdu, aynı şeyi Osman Kavala ile Avrupa Birliği’yle ilişkilerde de yakalayabiliriz. Osman Kavala olayında atılacak bir adım ise çarpan etkisi yapar. (16 Ekim 2018)

Abdülkadir Selvi makas değiştirmedi, aynı çizgisini sürdürüyor. Dikkat edin; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AK Parti’ye yakın yazarların ve yorumcuların Osman Kavala’nın “Kızıl Soros” misyonuna öfke kustuğu dönemde bile onun avukatlığını yapıyordu.

Biz bu ülkede kimseye adaletsizlik, hukuksuzluk yapılmasını istemiyoruz. Bu durum kendimize düşman gördüğümüz biri dahi olsa… Biz, Osman Kavala’nın sakalına, tipine, şekline uyuz olduğumuz için değil, onun terör örgütü PKK ve yabancı istihbaratlara yakınlığı için öfkeliyiz yoksa bizim Osman Kavala ile tarla davamız yoktur.

“Hayırsever işadamı” diye anılan Osman Kavala yardımseverliğini niçin PKK odaklı yapmaktadır? Bu durum, onun misyonuyla doğrudan alakalı değil mi?

Terör örgütü PKK odaklı 2014 yılında Brüksel’de “Kürt sorunu” konulu konferans düzenlerken Osman Kavala’nın hayırsever iş adamlığı orada kendini moderatör olarak gösteriyordu. Diğer moderatör de ABD ve İsrail’in Orta Doğu politikasına uygun bir şekilde sözde Kürt devletinin kurulmasının mücadelesini veren, PKK’ya çok yakınlığı olan ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey strateji uzmanlarından Prof. Dr. Michael Gunter idi. PKK’lı Selahattin Demirtaş, Leyla Zana, Pervin Buldan ve teröristbaşı PYD Başkanı Salih Müslim de oradaydı. Daha başka kimler vardı kimler… “Kürt halkının kendi geleceğini kendisinin belirlemesini sağlamaya çalışıyoruz” vurguları yapılıyor, “PKK’nin terörist örgütler listesinden çıkarılması gerektiğini vurgulayan” talepler ifade ediliyordu.

Yine, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanışının yıl dönümü olan 15 Şubat 2017 günü, terör örgütü PKK odaklı Rusya'nın başkenti Moskova’da yapılan 'Birleşik Kürt Konferansı' düzenlenirken hayırsever Osman Kavala yine oradaydı. O toplantının katılımcıları da PYD Eş başkanı Asya Abdullah, terörist Demirtaş, Osman Baydemir, teröristbaşı Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan ve CIA’in sesi Michael Rubin idi. Katılımcılar sözde dört parçalı Kürdistan’ın kurulmasını isteyerek dağılmıştı.

Etki ajanı Osman Kavala’nın, “Temas ve Diyalog Grubu” üyeliğine kabulünde direkt teröristbaşı Öcalan tarafından ismi belirlenen bir kişi olması ve teröristbaşı Öcalan’a selam gönderip karşılığını ondan” Kavala’ya sevgilerimi iletin” şeklinde alması da onun hayırsever iş adamlığının kimlere katkı sağladığının delilidir.

Osman Kavala’nın terör örgütü PKK’nın yayın organı IMC TV’ye çıkıp şunları söylemesi de bedenen-fikren PKK ile olan yakınlığını göstermişti:

"Bundan sonra acaba (PKK) militanların silahlarını bırakmak için Türkiye'den ayrılmalarına ihtiyaç var mı?" (2 Nisan 2013)

"Her ne kadar bazıları PKK'yı İŞİD'le veya buna benzeyen örgütlerle mukayese etseler de şu anda PKK rasyonel siyaset yapma kapasitesine sahip bir örgüt. Bunu da sözcüleri konuşmalarında ifade ediyorlar..." (4 Ağustos 2015)

Osman Kavala üzerinden kekeme bir dille yorumlar yapan Tuğrul Türkeş’i işaretleyerek “Siz Türk milliyetçiliğinin lideri Alparslan Türkeş’in oğlu olan Tuğrul Türkeş’ten daha çok mu milliyetçisiniz?” diye sorular soran Abdülkadir Selvi!

Biz de şöyle soralım: Tuğrul Türkeş, terör örgütü PKK’ya böyle hizmet eden birine Türk milliyetçisi olarak sahip çıkar mı?

Cevabı Abdülkadir Selvi yahut Tuğrul Türkeş verebilir. Soru her ikisinin kucağına düştü. Buyursun cevaplasınlar!

Bizim safımız “Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya özgürlük isteyenlere hakkımı helal etmiyorum” dediği için Can Ataklı gibi ağzından ishal olmuş adamların "Kimsin lan kimsin. Şehit babası olunca canının istediğini söylemeye hakkın mı var?" şeklinde saldırdığı şehit babalarının safıdır.

Osman Kavala; ABD, AB, PKK, FETÖ unsurlarına casusluk yapmamış olsa bu derece ona sahip çıkarlar mı?

“Casusluk bir satranç oyunu gibidir: Bazen geri çekilmelisiniz, bazen kazanmak için parçalarınızdan birini feda etmelisiniz.”

Meselenin özeti aslında şudur: Demek ki, Osman Kavala çok faydalı ve başarılı bir etki ajanı ki, asla onu feda etmek istemiyorlar.

Abdülkadir Selvi gibi figüranlara da yaz denilince böyle bahar müjdeli yazılar yazmak düşüyor. Osman Kavala üzerinden bahar kavalını çalan Abdülkadir Selvi her zaman sahibinin figüranı olmuştur.

Onunla ilgili daha önce şöyle bir çağrıda bulunmuştum: FETÖ, MHP’ye itibar suikastları yaptığı günlerde "MHP Genel Merkezi karşısına siyah camlı arabamla geçip, binayı izledim" diyen birinin hem ruh sağlığı hem de hizmet ettiği odakları göstermesi açısından Abdülkadir Selvi üzerinde inceleme yapılması gereken birisidir.

Siyah camlı arabanla şimdi nereyi izliyorsun Selvi?

“Baharı bekleyen kumrular gibi” bekle dur bakalım Abdülkadir Selvi…

Canın gibi gördüğün ”Kızıl Soros Osman Kavala” belki bir gün çıkar gelir…

Aslında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli dün “Bugün Kavala şakşakçılığı yapanların, yarın terörist Demirtaş’ı, diğer gün ise İmralı canisini gündeme taşımaları mukadderdir.” sözleriyle bunların beynindeki süreci özetlemiştir. Biz de bu ihanet sürecinin figüranlarını adım adım takip edeceğiz.