Ülkü Ocakları bünyesinde yeni iki dergi daha yayımlandı.

Bunlardan birisi daha çok ortaöğretim gençliğine yönelik fikir, sanat, edebiyat dergisi "Bilge Türk!"

Diğeri, başta üniversiteliler olmak üzere fikir ve edebiyat dünyasına hitap eden ve benim de bir makale yazarak sayfalarında yer aldığım "Dönence" dergisi.

Bu kıymetli eserleri, Türk düşünce sahasına kazandıran Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’i yürekten kutluyorum.

Bilge Türk dergisi ilk sayısını Ömer Seyfettin’e ayırmış.

Çok da iyi yapmış.

Türk edebiyatının bu eşsiz siması sadece hikayeleriyle değil aynı zamanda ideolojik kimliğiyle de fikir dünyamızda yerini almış olan bir Türk milliyetçisidir.

Türk milliyetçiliği fikir sistemi içindeki Ömer Seyfettin’in yeri, ne yazık ki henüz yeterince incelenmiş değildir.

Ömer Seyfettin’in her bir hikayesi edebiyat yoluyla fikir dünyamızı beslediği gibi kaleme aldığı makaleler de fikri derinliğimizi gözler önüne serecek kıymettedir.

Eserlerinden bir tanesi vardır ki gölgesini günümüze de ulaştırmayı başaran bir siyaset tipini başarıyla tasvir eder. Bu eserin adı Efruz Bey’dir.

Her devrin adamı olan Efruz Bey, meşrutiyet zamanı hürriyetçi, İttihat Terakki döneminde milliyetçi, kimi zaman asilzade, kimi zaman liberaldir. Rüzgar nereye dönerse o da oraya döner; fırsatçıdır, yalancıdır ama insanları etkilemeyi başarır.

Ömer Seyfettin, kitabın sonunda Efruz Bey’e bir mektup yazar. Bu hayali mektup oldukça insani dersler içerir. Yazar, mektubu şöyle bitirir :

"Sevgili Efruz,

Bugün hiç kimse sana yabancı değildir; çünkü sen hepimiz değilsen bile, hepimizden bir parçasın.."

Bu sözler aslında sadece bir karikatüristik tipi anlatmaz, ayrıca her devirde hayatımıza giren önemli bir karakteri de yüz yıl öncesinden işaret eder.

Efruz Beyler, siyaset macerası içinde varlığını daima hissettirir.

Efruzları besleyen iklim, amaçsız ilişkiler bütünüdür. Fikri, karakteri değil de beşeri başarıyı öne çıkaran her anlayış Efruz Beylere can suyu taşır.

Zoru görünce kaçan, değişen, gücün peşinde koşan, maddi menfaat arayan ve bu yolda herkesle iş birliği yapmaya amade tipler erdemsiz siyaset anlayışının simalarıdır.

Fikri sadakate ehemmiyet vermeyen, liyakata itibar etmeyen sistemler Efruz Beylere can simidi olarak sarılırlar. Kaos görüntüsü veren sisli ortamların vazgeçilmez siması olarak Efruz Beyleri ancak fikri derinliği olan, azimli zihniyetler deşifre eder.

Nitekim kitapta, halk arasında konferanslarıyla ünlenen Efruz’un, İttihat Terakki Cemiyetine davet edilmesinden ve belli bir sohbetten  sonra ne denli boş olduğunun anlaşılmasından da söz edilir. Çünkü İttihat ve Terakki özellikle son dönemi itibariyle fikrin kalesi bir ortama sahiptir.

Ziya Gökalplerin, Yusuf Akçuraların bulunduğu bir ortamda her devrin adamı olmak zordur.

Efruz, günlük skor peşinde koşan, pragmatik bireysel başarı arayışının sembolüdür.

Halbuki tarihi, idealistlerin yazdığını biliyoruz.