Çok değil, üç maç önce merkez santrforsuz Kasımpaşa’ya yenilen Beşiktaş, yine Aboubakar ve Cenk’ten yoksun çıktı, Ankaragücü karşısında. Rakip öyle yabana atılacak bir takım da değildi, son haftalarda aldığı sonuçlara, oynadığı oyuna bakılınca. En azından Galatasaray’ın yıkımını başlatan takımdı.

Böylesi bir maçın daha ikinci dakikasında bir pozisyon bulursan, bu pozisyonu hakem değil, VAR süzer, penaltı kazanırsan, işte ona iki elinle değil, tüm bedeninle sarılırsın. Ancak, eksiklerden fırsat forma bulan Nkoudou, bu işi yapacak daha iyileri varken, Larin’in elinden gülerek kaptığı topu beyaz noktaya koydu. Son derece rahat bir vuruş yaptı. Korcan da gereğini…

Fransız sol kanat, kaçırdığı penaltıdan sonra da gülümsüyordu. Ancak, bu kez gülüşü biraz daha soğuktu. O gülümseme, rakiplerinin alacağı sonuçlara bakmadan kalan 8 maçta 7 puan kaybetme lüksü olan Beşiktaş için çok da iyi olmayan bir işaretti. Ya aşırı özgüven ya da şımarıklık olarak değerlendirilebilecek bu tebessüm, şampiyonluk isteyen Beşiktaş’ın kalan maçları için kötü işaretti.

Böyle pozisyonla başlayan maçta, sürekli önüne top isteyen santrfor, rakibini geçip de ceza alanına girmeye çabalayan kanatlarla zorlandı Beşiktaş. Dar alan bırakmayan rakibi, kendi kalesine goller atmasa maçın zorluğu çok artardı.

Sonuca bakmadan penaltıdan yola çıkarak demeli ki, Beşiktaş kalan maçlarında her rakibine ‘saygı’ duymalı, sezon başından beri olduğu gibi kendi ezberini sergilemeli… Yoksa Nkoudouvari tavırlarla ligin sonu zor gelir.