Hafta içinde yorucu Avrupa Ligi mücadelesiydi. Sakatlıklardı. Bütün bu tartışmaların gölgesinde çıktı Ankaragücü deplasmanına, Galatasaray.

Başkent ekibi, beş haftalık özlemin ardından taraftarını da arkasına almıştı. Eksiksiz ve kazanma konusunda hırslıydı.

Teknik direktör Okan Buruk’un maç öncesinde, “Dinlenemedik” açıklamasına karşın takımı maça öyle bir giriş yaptı ki. Galatasaraylı futbolcular, çok istekli, çok hareketliydi. Ankaragücü ne olduğunu anlayamadan, biri duran toptan diğeri baskıyla gelen golle iki farklı geri düştü. İlk gol arka direkte saklanan Demir bay’ın kafasından geldi.

İkincisi Sanchez gerçekliğinin sahaya yansımasıydı. Kolombiyalı her maçta çok kez yaptığı gibi, rakip yarı alanında baskıya gitti. Skora yansımayınca pek fark edilmeyen bu durum, bu kez onun ayağından gole dönüştü. Sonrasında da nefes aldırmadı. Farklı oynadı. Duran toplarda, top gol üçgeni dışına atıldı. Yan pas yapılmadı. Dikine giderken biri öne çıktığında ikili-üçlü destek oluşturuldu. Birbirine benzer pozisyonların Icardi penaltısıyla skora yansımasıyla, Galatasaray için zor geçeceği düşünülen maç ilk yarıda bitti.

Akıllarda Tete’nin çok istekli, verimli oyunu, ‘olmazsa olmaz’ Torreira’nın dinlendirilmesi, Buruk’un deyimi ile ‘lig sol beki’ Köhn’ün gelişiyle soldan ceza alanına orta atılması, ‘özel’ sorunları da olsa Icardi’nin oyun akışındaki vazgeçilmezliği kaldı.