GAYRİMEŞRULUKTA DEM’LENEN CHP

ABD’nin besleyip büyüttüğü yılanların saldırılarıyla iki günde 12 askerimizi şehit verdik.

Türkiye’nin terörle mücadeledeki azim ve başarısının zirvesindeyken böylesine acı bir kaybı yaşamasının temel nedeni PKK’nın arkasındaki ABD varlığıdır.

Türkiye’nin bu sözde müttefiki her yıl bütçesinde PKK’ya bir ödenek tahsis ederek bu yılanın eğitimini, donatımını sağlıyor.

Askerlerimizin Irak’ın kuzeyinde işgal ettiği geçici üs bölgesine düzenlenen bu saldırılar ABD’nin konum, uydu, modern ekipman desteği olmaksınız düzenlenebilecek saldırılar değildir.

Kurtuluş Savaşı’nda sadece Yunan birliklerine değil, onu destekleyen İngiltere’ye karşı da savaş verdiysek bugünkü mücadelenin menzilinde sadece PKK yok.  Sözde müttefikimiz ABD de vardır.

Dolayısıyla Türkiye’nin PKK’yla mücadelesine kara çalmaya yeltenen herkes ABD’nin bir numaralı uşağı sıfatına layıktır.

12 şehidin acısında bile Türk milletiyle aynı safta buluşamayan CHP, DEM’le beraber bu küçültücü sıfatı en çok hak eden siyasi partidir.

TBMM’deki siyasi partilerin PKK’yı lanetleyen ortak bildirisine imza atamayan CHP yönetimi DEM’lendiği ihanet ilişkisini korumak için her türlü düşüklüğü göstermiştir.

DEM’in desteği olmadan büyükşehirlerde nal toplayacağını bilen CHP’nin siyasi organizatörü Özgür Özel sanki meselenin özünde bildiri yarıştırmak varmış gibi “Bizim bildirimiz daha iyi” edebiyatına sarılmıştır.

Oysa kendi bildirisinde DEM’li ortaklarını incitmemek için PKK’nın adını bile anamamıştır.

Tedrisatından geçtiği Kemal Kılıçdaroğlu da PKK’ya karşı düzenlenen sınır dışı operasyon tezkerelerine “hayır” oyu verdikten sonra “evet” demenin Cumhuriyete ihanet olacağını söyler, sonra da gidip “100 yıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz” diyen HDP’lilerle gizli pazarlıklar yürütürdü.

Özgür Özel’in debelendiği siyasi bataklık da farklı değildir.

Şayet CHP-DEM ilişkisi bir siyasi alışverişin konusuysa CHP’nin bu alışverişteki kayıpları kazançlarını katlamış durumdadır.

Hangi siyasi, maddi, manevi getiri Türk milletinin can düşmanlarıyla fingirdeşen bir siyasi parti durumuna düşme kepazeliğini telafi edebilir?

Özgür Özel’in baba ocağı Manisa’daki şehit cenazesinde yuhalandığı görüntüler hayra alamet olmayan gelişmelerin işaret fişeğidir.

Kemal Kılıçdaroğlu’na Çubuk’taki şehit cenazesinde yumruklu saldırı yapılmasını onun “alevi” oluşuna yoran CHP’nin yüksek zekalı siyasi analistleri Özgür Özel’in kendi memleketinde az daha aynı akıbete uğrayacak olmasını de herhalde eczacı oluşuyla açıklarlar.

Meselenin özüne odaklanmak pek de işlerine gelmez çünkü.

Meselenin özü, CHP’nin DEM’i meşrulaştırmaya gayret ederken DEM’le beraber gayri meşrulaşmasıdır. Çözüm sürecinde devletin bakanlarını tartaklayan öfkenin bugün kendi kapısında nöbet tutuşunu görmezden gelişidir. Daha da kötüsü olan bitenin şuuruna varmayacak kadar körelmesi ve körleşmesidir.