Kıymetli kürkü ve sivri zekasıyla bilinen tilki, Canidae ( köpekgiller ) ailesi içindeki yedi cins 24 alt türden canlının ortak adıdır. Buna karşılık, Batı dünyasında "tilki" denildiğinde kastedilen Vulpes vulpes, yani kızıl tilkidir. Hemen her kıtada görülebilirler. Zaman zaman yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalan bu tilki türüne ülkemizde sıkça rastlanmaktadır. Çetin coğrafi koşullar insanlar gibi hayvanlar için de zorlukları beraberinde getirmektedir. Soğuk aylar ve zorlu coğrafyalarda ancak usta ve deneyimli avcılar yiyecek bulabilmektedirler. Hayvanlar gerek içgüdüsel olarak gerekse diğer hayvanların avlanma şekillerini gözlemleyerek tecrübe kazanmaktadırlar.

 

Hızlı bir ısırıkla kurbanlarını öldürürler

Tilkilerin yeni doğan yavrularına avcılık konusunda tecrübe kazandırmaları da bahar aylarına denk gelmektedir. Tilkilerin hemen her kıtada bulunuyor olmaları, çoğu halkların popüler kültüründe ve folklorunda da yer almalarına yol açmıştır. Hızlı bir ısırık ile çoğunlukla kemiricilerden oluşan kurbanlarını öldürürler. Çok çeşitli küçük hayvanlar, bitkisel gıdalar ve hayvan leşleri temel besin unsurlarıdır. Yuvalarını yerde kuran kuşlar, tavukgiller, tavşanlar, böcekler ve balıklar ile rahatlıkla beslenebilirler. Çok nadir olarak geyik ya da domuz yavrularını avlarlar ve çok zor zamanlarda hem karada hem suda yaşayan kurbağa ve sürüngen türlerini de yiyebilirler.

Tavuk çalmaları ile meşhurdurlar

Bazı tilkiler karayollarını takip ederek yol kenarında otomobillerin ezdiği hayvanların leşlerini tercih eder. Meyve ve tahıl da menüde olduğu için tilkiler hepçil bir hayvan türüdür. Tilkilerin kümeslere girip tavuk çalmaları da meşhurdur. İnsanlar bu özelliklerinden dolayı tilkileri avlayarak evcil hayvanlarını koruma yoluna gitmektedirler. Kürklerinin değerli olması da avcıların dikkatinden kaçmaz. Toprak veya kar altındaki kemirgenlerin sesini dinleyerek yerlerini tespit ederler ve arka ayakları üzerinde yükselip, ön ayakları ile dalışa geçip ağızlarıyla avlarını yakalarlar. Tilkiler doğadaki zor koşullarda varlığını devam ettirebilmek için ilkel çağlardaki avcı ve toplayıcı insanlarla benzer davranışlar sergilemektedirler. Avlanmak veya leş toplamak gündelik hayatın bir parçasıdır. Genel olarak bakıldığında tilkilerin, avcı ve toplayıcı insanlarla aynı yaşam biçimini sürdükleri gözlemlenebilir.

 

Doğu Ekspresi ile canlı belgesel

Son yıllarda Doğu Ekspresi treniyle Kars ve çevresine artan turistik geziler sayesinde bölge sosyal medyada bir hayli konuşulmaktadır. Sarıkamış kayak merkezinde kayak yapıp aralık, ocak ayı gibi donan Çıldır gölü üzerinde fotoğraf çektirmek en popüler aktivitelerdir. Kars’ı merak edenler büyük bir keyifle tatillerinin tadını çıkartmaktalar. Bu turlar sırasında rehberliğini yaptığım gruplara diğer meslektaşlarım gibi kentin sosyal, kültürel ve coğrafi özelliklerini de anlatmaktayım. Doğadaki vahşi yaşam, hayvanlar ve bitki örtüsüyle ilgili bilgiler anlatırken aslında araç ve tren yolculukları sırasında canlı belgesel izler gibi hayvanların özel yaşamına tanıklık etmekteyiz. Bazen bir kurt sürüsünün avlarını parçalaması, bazen bir grup akbabanın leş başında sıra beklemesi gibi sahnelere sıklıkla şahit olduk. Son üç yıl içinde, tilkilerin avlanış biçimleri konusunda hayli görsel bilgiye sahip oldum. Avını yakalamak için kulağını bir radar gibi kullanan ve çevik bir sıçrayışla kar içine balıklama dalış yapan tilkilerin ağzındaki küçük kemirgeni dişlemesine defalarca şahit oldum.

Göbeklitepe'deki tilki kabartması

Seyahatlerim sırasında dikkatimi çeken önemli bir konu ise Göbeklitepe’deki tilki kabartmalarıyla buralarda tanık olduğum tilkilerin avlanma-beslenme alışkanlıkları sahnelerinin benzer olmasıydı. Genelde vahşi hayvanlar konu edilmişti. Bunlar turna, boğa, tilki, örümcek, yılan, akbaba kabartmalarıydı. Taş kabartmalardaki tilki net olarak tespit edilebilmiş fakat tilkinin duruş pozisyonu ile ilgili henüz bir açıklama yapılamamıştı. Şanlıurfa’nın, Göbeklitepe’de bulunan eserleri dünyanın ilgisini bir anda bölgeye çekti. Araştırmacılar tarafından devam eden çalışmalar halen sürmekte. Çözülememiş birçok soru masada ve üzerinde devam eden fikir tartışmalarına bir nokta koyulmuş değil.

The Guardian’ın attığı başlık

Haberler kamuoyunun merakını giderek artırmakta fakat Göbeklitepe ve taşlar üzerindeki tasvirler hakkında yeterli bir bilgiye ulaşılabilmiş değil. Farklı söylenceler daha çok kafa karışıklığına sebep olmakta. Göbeklitepe keşfedildiğinde, The Guardian’ın attığı başlık kafa karışıklığını oldukça iyi anlatıyordu: “Arkeologları Sersemleten Kazı Alanı!” Göbeklitepe’deki dev kaya heykellerini inceleyen National Geographic araştırmacısı, konuyla ilgili belgeselde meseleyi özetleyen şu cümleyi kuruyordu: “Bu dönemde yaşayan insanların bu tapınakları yapabilmesi, üç yaşında bir çocuğun elindeki oyuncak tuğlalarla Empire States’i inşa etmesine benziyor!”

 

Rehberlik yaptığım gruplarla gittiğimizde bazı kaya kabartmaları dikkatimi çekti. Bunların üzerindeki kabartmalar hakkında da kafamda fikirler oluşmaya başlayınca bundan yakın çevreme bahsettim. Görüşlerimi heyecanla destekleyenler olduğu gibi bundan bir yayında mutlaka bahsetmem gerektiği konusunda özendirenler de oldu. Bu kabartmaların içerisinde en çok dikkatimi çeken bir tiki kabartması idi. Kars – Ani , Çıldır, Kars-Sarıkamış yolu üzerinde sıkça karşılaşılan ve tüm bölge insanının alışkın olduğu bir avlanma sahnesi. Toprak veya kar altındaki kemirgenlerin sesini dinleyerek yerlerini tespit edip arka ayakları üzerinde yükselip, ön ayakları ile dalışa geçerler.

Ağzıyla avını yakaladıktan sonra birden dışarıya çıkarlar.Sıçra hareketinin başından itibaren kuyruk hareketi açısal farklılıklar sergiler. Her avcı tilki yaklaşık aynı pozisyonda avlansa da kuyruk açıları farklılık gösterebilir. Bu sahneleri defalarca gören Kars ’lı fotoğrafçılar kümesten kaz çalan tilkilerin fotoğrafını çekebilmiş, tilkileri avlanırken görüntülemişlerdir. Kimileri havaya sıçrayan başka bir tilkinin. Fotoğraf karelerinden yola çıkarak Göbeklitepe’deki tilkilerin bu doğal olaylarla olan ilişkisini kurmak için çalışmalar yapmaya başladım. Göbeklitepe’deki taşlar üzerinde avı ve avcıyı önemseyen bir ilişki üzerine araştırdım. Belki de tilkiler o dönemdeki avcı toplayıcı topluluklara da av konusunda örnek oldular. Avlanma şekilleri insanoğlu tarafından gözlemlendi ve taşlara işlendi. Kars Kafkas Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Öğretim üyesi Prof.Burhan Özba’nın tilkinin havadayken çektiği fotoğrafı elimdeki ilk malzeme oldu. Bu fotoğrafı Prof. Burhan Özba’nın da iznini alarak kullandım. Fotoğrafın yarısını keserek Göbekli tepe’deki tilki kabartması fotoğrafıyla birleştirdim. İki farklı fotoğraf tamamen uyuşunca bu konuda uzman olan akademisyenlerle de temas kurup fikirlerini alarak çalışmalarıma devam ettim.

Bu kabartmaya dikkatli bakıldığında, aynı kar üzerinde avlanmakta olan tilkinin havaya sıçrayarak yaptığı hamlede olduğu gibi bu sahnede de havadaki tilkinin altındaki küçük avında canını kurtarabilmek için telaşla kaçtığı görülmektedir. 

"Tilki kabartmasının altında görülen küçük kemirgen kazıması”

Konu ile ilgili dikkatimi çeken bir diğer benzerlik Heraklia antik kenti gezisi sırasında karşılaştım. Karia bölgesi, Muğla ve Aydın sınırları içerisinde bulunmaktadır. Beşparmak (Latmos) dağındaki mağaralarda Anneliese Peschlow-Bindokat uzun yıllar bilimsel çalışmalar yapmış. Dikkatleri bölgedeki çalışmalara çekmişti. Latmos dağındaki kaya resimleri ( petroglif ) erken Paleololitik döneminden itibaren kullanılmaya başlanılmış. Civardaki kaya resimleri yaklaşık olarak M.Ö 6 bin civarında yapılmış olabileceği söylenmekte. Farklı motif ve desenlerle çeşitli aile konulu insan ve hayvan figürleri kaya resimlerindeki figürlerden birinin Göbeklitepe’deki tilki kabartmalarına benzer özellikte olduğunu bu yıl içerisinde tekrar gittiğimde fark ettim. Bu çizimler içerisinde uzmanlar tarafından tanımlanabilen figürün otlamakta olan bir sığır olduğuydu. Kesin olarak yorum yapılabilen ve insan figürleri dışındaki tek çizimdi. Üstteki fotoğraftan yola çıkılarak avlanmakta olan bir tilki olma olasılığını inceledim. Sığır olarak yorumlanan çizimin gerek duruş pozisyonu, gerekse de fotoğrafla arasındaki benzerlikten yola çıkarak tilki olması olasılığını göz önünde bulundurulabilir.

Bir gün soru işareti olmaktan çıkarılacak

Ülkemiz binlerce yıl geçmişe dayanan zengin bir kültüre sahip. Birlikte var olabilmeyi ve bunun devamlılığını sağlamak adına insan, diğer canlılarla olan av ve avcı ilişkisini bırakmış oldukları eserleriyle ifade edebilmiş. Günümüze kadar ulaşabilenler sadece dayanıklı malzemelerden üretilen eserler. O dönemdeki insanlar için çok sıradan ve estetiksel kaygılar içermeden yapılan resim ve heykellerdeki konular dini ritüellerle ilişkili olmalı. Doğa olaylarını deneyimleyen insanın korku, temel ihtiyaçlar, aile gibi kavramlarını ağırlıklı olarak seçmişti. Çizim, kazıma, kabartma, heykellerle inançlarını göç ettikleri yollar boyunca konakladıkları doğal mağara ve kayalara işleyerek belirli izler bıraktılar. Arkeolojik çalışmalar devam ettikçe daha bir çok konu aydınlığa kavuşabilecek. Bilinmeyen ve merak edilenler araştırmacılar tarafından bir gün soru işareti olmaktan çıkarılacaktır.

 

Editör: Haber Merkezi