ATATÜRK’ÜN SON SÖZÜ: ‘ALEYKÜMESSELÂM’ -5-

Dönemin Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Asım Arar anılarında bu defterler hakkında şunları söylüyor: “Ankara’ya avdetimden sonra (Eylül Ayı sonları) mutad işlerle meşgul olmakla beraber mütemadî bir dikkat ile de Atatürk’ün hastalığının seyrini takip etmekten hali kalmıyordum. Sayın Dr. Hulûsi Alataş (dönemin Sağlık Bakanı), kendisine has olan intizamperverlik ve itina ile bu hususta biz muntazaman tenvir ediyor ve her gün bana verilen tafsilattan ben de lazım gelen makamları haberdar ediyordum. Ayrıca hastanın yakın muhitiyle alâkadar olan hadiseler, ziyaretler, tertip ettiğimiz bir deftere intizam ile kayıt olunuyordu. Bu defterler bir müddet Sıhhat Vekâleti Müsteşarlık kasasında hıfz edildikten (saklandıktan) sonra, zannederim, Cumhurbaşkanlığı Umumî Kâtipliği’ne intikal etmiş idi. Herhalde şimdi orada bulunması lazım gelir. Bu defterlerde bütün olaylar, hastanın umumî durumu, hararet ve nabız, teneffüs derece ve adetleri gibi kayıtlar, tahliller neticeleri, yemek ve içmek vaziyeti, gelenler, vesaire, müşavir hekimlerin imzaları ile kaydedilmiş bulunuyordu. Ben de Ankara’da Dr. Hulûsi Alataş’ın telefonları ile bu deftere yazılan teferruat ve tafsilattan malumat alıyordum…”

GÜNLÜK PROGRAM

Bugün için “Nöbet Defteri” olarak Atatürk’e ait iki kitap yayınlanmıştır. Özel Şahingiray tarafından 1955 yılında yayınlanan her iki kitapta da, Atatürk’ün günlük programı, ziyaretçileri, saat kaçta yattığı, kaçta kalktığı, hastalık ve tedavi çabaları ile ilgili gelişmeler ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. “Atatürk’ün Nöbet Defteri 1931- 1938” adını taşıyan ve Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını olan ilk kitap 1931 ile 1938 yılları arasındaki faaliyetleri kapsamaktadır. 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın arşivinde bulunan bu defterler 1931-1938 yılları arasında nöbetçi yaverler tarafından, Başyaverliğe hitaben yazılmış günlük raporları ihtiva etmektedir. Bu yayın incelendiği zaman kayıtların günlük olarak tutulduğu görülmektedir. Atatürk’ün kalkış ve yatış saatleri, gün içinde gidip geldiği yerler ve zamanları ile görüştüğü (kabul ettiği) kimseler ayrıntılı bir biçimde kayıt altına alınmıştır.

İkinci yayın “Son Nöbet Defteri” adını taşımakta ve iki defterden oluşmaktadır. Bu da Türkiye İş Bankası tarafından bastırılmıştır. Dr. Asım Arar’ın bahsettiği ve konumuz açısından önemli olan da bu defterlerdir. Bu defterler; Atatürk’ün, son bir ay içindeki hastalık seyrini tespit etmektedir. Günü gününe tutulmuş olan bu notlar, son bir ayın nasıl bir mücadele halinde geçmiş olduğunu göstermektedir. 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın arşivinde bulunan bu iki defter, bir takım rakamlar ve kısa ibarelerden meydana gelmektedir.

“Bu iki defterden biri; 01. 10. 1938 Cumartesi’den, 08. 11. 1938 Salı gününe kadar devam edip, Atatürk’e verilen gıda maddelerinin cins ve miktarlarını tespit etmektedir.

Diğer defter; 01. 10. 1938 Cumartesi’den başlayıp, 10. 11. 1938 Perşembe gününde, saat 9’u 5 geçe sona ermekte ve Atatürk’ün, 1. Nabız, 2. Derece (hararet), 3. Tansiyon, 4. İdrar, 5. Doktorların müdahalesi, 6. Ziyaretçileri tespit etmiş bulunmaktadır.

Bu rakamlar ve kısa ifadeler, tıp ilminin, dev adımlarla ilerlemekte olduğu şu günlerde, o zaman için, tedavisi imkansız görülen bu hastalığın bertaraf edilmesi, Atatürk gibi bir dahinin kurtarılması için tıp bilginlerinin ne gibi bir tedavi usulü takip etmiş olduklarını dile getirmesi bakımından bir değer taşımaktadır.” Şüphesiz Özel Şahingiray’ın bu son değerlendirmesi önemlidir. Fakat bu defterler sadece Atatürk’ün hastalığı ile ilgili olarak ne yapıldığını anlamamıza yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda bugün ortaya atılan bazı asılsız iddiaları (mesela ölüm günü ve saati ile ilgili) da çürütüyor.

DEFTERLERDEKİ KAYITLAR

Birinci Defter’de 8, 9, 10 Kasım 1938 günlerine; İkinci Defter’de de 8 Kasım 1938 gününe ait kayıtlar incelendiğinde, bu kayıtlar anılarla birebir örtüşmektedir. Defterlerdeki kayıtlar her gün için yan yana iki sayfa olarak tutulmuştur. İkinci Defter’deki yemek durumunu gösteren bilgiler 8 Kasım 1938 günü saat 18. 35’ten sonra bitmektedir. Atatürk yaklaşık olarak bu saatten sonra derin bir komaya girecektir. 18.35’te kanlı bir şekilde kusmaya başladığı için kendisine son olarak buz parçacıkları yutturulmuştur.

YARIN: “ALEYKÜMESSELÂM” SÖZÜNÜN KUR’AN-I KERİM’DEKI KARŞILIĞI NE?