Geride bıraktığımız Perşembe günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın katılımıyla Irak'ın başkenti Bağdat'ta güvenlik zirvesi yapıldı. (Türkiye-Irak “Güvenlik Mekanizması Görüşmesi”) 19 Aralık 2023'te Ankara'da gerçekleştirilen görüşmelerin devamı niteliğinde olan zirvede terörle mücadele, güvenlik ve askeri iş birliği konuları ele alındı.

Zirvenin en dikkat çekici sonucu bölücü terör örgütü PKK’nın Irak tarafından ilk kez “yasaklı örgüt” olarak ilan edilerek, PKK’nın Irak topraklarını kullanarak Türkiye’yi hedef aldığının Irak makamlarınca kabul edilmesi ve PKK ile ortak mücadeleden ilk kez söz edilmesi olmuştur. Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin zirvede aldığı kararları ilk kez kamuoyuna açık şekilde duyurması; kararların bağlayıcılığıyla beraber bölgede terör örgütleri üzerinden faaliyetler yürütme çabasında olan çevrelere de net bir mesaj olarak yorumlanabilmektedir. Önemli diğer bir husus ise bizzat Irak makamlarının isteği üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ramazan ayı sonrasında Irak’ı ziyaret edeceğinin zirvenin sonuç bildirisinde belirtilmesi olmuştur.

Orta Doğu’da şartların giderek kızıştığı ve bölge dışı bazı çevrelerin coğrafyanın kırılgan yapısını daha da karmaşık hale getirdiği bir atmosferde Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin somut adımlarla ilerliyor olması; hem bölgenin hem de küresel iklimin seyrine olumlu katkı sağlayacak müspet bir gelişmedir. ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmeyi dillendirmeye başladığı, bölge ülkelerinin üçüncü tarafların mücadele sahası haline getirilmeye başlandığı ve terör örgütlerinin de türlü bahanelerle bazı çevrelerce saha partneri olarak ilan edildiği ve desteklendiği kaotik süreç içerisinde bölgenin en güçlü devleti olarak Türkiye’nin Orta Doğu politikaları, kendi milli güvenliği ile beraber hem bölgesel hem de küresel nizamın tesisi açısından ehemmiyet arz etmektedir.

Değişen ve dönüşen küresel şartlar yeni sınamalarla beraber yeni zorunluluklar ve imkanları da beraberinde getirmektedir. 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, tıkanıklıklar yaşayan küresel ticaret sistemini daha da sarsmış buna mukabil olarak da esasında uzunca süredir devam eden yeni ekonomik koridor çalışmaları hız kazanmıştır. Son dönemde ise İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının arka planında Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun (IMEC) hayata geçirilmesinin de olduğu gündeme gelmiştir.

Basra’dan başlayarak Türkiye’ye kadar uzanan kara ve demir yolu hattının yapılmasını öngören Kalkınma Yolu projesi küresel ticaret sistemine büyük bir nefes aldıracağı gibi ülkemizle beraber Orta Doğu coğrafyası için de önemli pozitif sonuçlar doğuracaktır. Bu projenin güvenliği ve geleceği açısından bölgedeki terör örgütlerinin ortadan kaldırılması öncelikli bir gerekliliktir. Zira bölgede bulunan terör örgütlerinin faaliyetleri Irak’ta siyasi, ekonomik ve sosyal problemlere yol açarken özellikle de enerji hatlarına yönelik saldırılar Türkiye-Irak arasındaki ilişkileri de olumsuz yönde etkilemektedir.

Bu kapsamda varılan mutabakat, iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri açısından önemli bir dönemeç olurken Türkiye’nin bölgesel gücünün tartışmasız olduğunu ve Türkiye’nin özellikle de milli güvenlik hassasiyetinden asla taviz vermeyeceğini açıkça göstermiştir.