Merkez Hakem Kurulu, çarşamba günü hakemleri açıkladığı zaman ‘kara cumartesi’ yaşayacağımız anlaşılmıştı zaten... Bu atama yanlışları ve MHK kurmaylarının Zekeriya Alp’i harcamaya yönelik icraatları devam ettiği sürece biz böyle ‘Kara cumartesi’leri çok daha fazla yaşarız.

Fenerbahçe-A.Alanyaspor maçına atanması son derece yanlış olan Ümit Öztürk, geceyi zehir eden kararlar verdi. A.Alanyalı Papissise’nin topuğundan Jailson’un eline gelen topa verilen penaltı kararı, tartışmalı bir karardı. Kanaatimce de ‘yakından gelen ve beklenmeyen top’ tanımına uyuyordu. Bu nedenle VAR’ın görev sınırları içine girmiyordu. Hakemin başlangıçtaki ‘devam’ kararı doğruydu.

Devre arasında Antalya’da yapılan seminerde, hakemlere verilen talimat gereği kaleci Altay’ın öne çıkması neticesinde sarı kart görmesi ve penaltının tekrar edilmesi hakemin doğru ama geçmişteki uygulamalara baktığımızda, adaletsiz bir uygulamaydı.

Ümit Öztürk’ün verdiği diğer iki penaltı kararı doğruydu. Welington’un eline gelen topa “Devam” demesi de doğru karardı.

Ancak, Vedat Muriqi’nin vurduğu topa Musa’nın dizinden dönmesi sonrasında Mustafa Pektemek’in eli ile müdahalesi penaltıya daha yakındı.

Çünkü Mustafa’nın buradaki el hareketi göze çok doğal gelmiyordu. Ama esas garip olan hakem Ümit Öztürk’ün burada düdüğü ağzına götürüp sonra çalmaktan vazgeçmesiydi.

Bu hareket hakemin kafasının rahat olmadığının en büyük işareti.

Göztepe-Beşiktaş maçındaki verdiği kararlar nedeniyle kural hatası itirazı yapılan Hüseyin Göçek, henüz daha kesin karar verilmeden, bir başka deyişle hukuksal süreç devam ederken Merkez Hakem Kurulu’nun ‘ihsası-rey’ diyebileceğimiz uygulamasıyla Gençlerbirliği- Trabzon maçında düdük çaldı.

Nadir Çiftçi’nin 38. dakikada rakibinin aşil tendonuna yapmış olduğu acımasız ve şiddet içeren harekete kırmızı kart göstermemesi ve VAR’ın da buna sessiz kalması bence maçın en önemli hatası idi.

Trabzon’un kazandığı penaltı öncesinde Nadir Çiftçi’nin hareketine hakem çok net olarak görmesine rağmen “Devam” demesi, kabul edilebilir bir karardı. Hakemin kendisi de direkt olarak penaltı verseydi, ona da diyecek bir şeyimiz olmazdı. Ama karar VAR müdahalesi ile gelince, vicdanlar bu kararı kabul edemedi. Hakemin açı olarak çok net gördüğü ve böylesine gri diyebileceğimiz pozisyonlarda VAR müdahalesi asla kabul edilemez.

Aynı şekilde Sörloth’un kırmızı kart gördüğü pozisyonda VAR sınırlarına girmeyen türden...

Eğer Sörloth’un kırmızısına “Doğru” diyebiliyorsa,k o zaman pozisyonun içindeki Fabricio da kırmızı görmeliydi.

Beşiktaş Gaziantep maçında ise Atiba’nın attığı golün ‘ofsayt’ gerekçesiyle iptal edilip penaltı verilmesi tam bir kural bilmezlik göstergesiydi. Eğer bu pozisyonda Güray Vural’ın bilerek elle oynadığını düşünülüyorsa, bu rakipten gelen top olarak değerlendirilmeli ve gol geçerli sayılmalıydı.

Kenan Özer, Gökhan Gönül mücadelesinde ise, hakemin aldatmadan dolayı Kenan’a sarı kart göstermesi % 100 yanlıştı. Penaltı vermesi daha doğru olurdu, sadece “Devam” deseydi bile, saygı duyardım hakemin kararına. Ama Gökhan Gönül’ün itirafına rağmen yanlış kararında ısrar etmesi anlaşılır gibi değil...

Bu maçlara bakıldığında, Türk hakemliği için 8 Şubat 2020 Cumartesi günü hep “Kara Cumartesi” olarak hatırlanacaktır.