MHP ve Devlet Bahçeli düşmanı olarak son nefesini kim verirse, sağlığında onları gaza getirmekten başka hiçbir özelliği olmayanlar, onların ölümü üzerinden yine MHP’ye saldırmaya malzeme buluyorlar. Merhum Ozan Arif’in ölümü üzerinden bunu yapanlar, tarihçi Prof. Dr. Mustafa Kafalı üzerinden de bunu yapmaya çalıştılar.

İşte bir örnek…

“Türklük mücadelesinin en sembol ismi Prof. Dr. Mustafa Kafalı hocayı, Kocatepe’den son yolculuğuna uğurladık. Helalleştik. Yeri, sırası değil, ama demesem olmaz. “Türklüğü ayaklar altına alan” AKP’den bile 1-2 isim gelmişken, ömrünü verdiği MHP’den tek bir zatın merhumdan helallik istemek için gelmemesi kanıma dokundu. “

MHP ve lideri Devlet Bahçeli hakkında kin, nefret yüklü ve ahlaksız yazılarıyla tanıdığımız Oda Tv yazarı Müyesser Yıldız, yine huyunu bu cümlelerle göstermiş… Madem, Kafalı ailesine bu derece yakınsın, merhum Prof. Dr. Mustafa Kafalı’nın eşi Sevgi Kafalı’nın “Vasiyetimdir, cenazeme Balgat baronları, Balgat yalakaları gelmesinler” sözünden de anlam çıkarabilirdin mi ya da kanına dokundu mu Müyesser Yıldız?

Bu, “Kafalı” ailesinin MHP’ye bakışıydı. İP mensubu “Kafalı” ailesinin MHP ile bir bağı kalmadığı gibi, sürekli MHP ve lider Devlet Bahçeli düşmanlığını konuşmalarına, yazılarına yansıtmışlardır. Sosyal medya sayfalarındaki paylaşımları hâlâ duruyor. Öyle ki, sadece kendi sayfalarında değil, başkasının paylaşımları altına girip, oralara bile çok seviyesiz yorumlar yazıyorlardı. 78 ve 85 yaşındaki bu kişilerin MHP ve lideri Devlet Bahçeli hakkındaki paylaşımları asla bu olmamalıydı. Gençlere böyle hoca örneği olmamalıydı.

Mesela, Kafalı ailesinin böyle paylaşımlarının altına Alpaslan Doğu isimli bir ülküdaşımız “Bu hafifliklere muhalefet diyorsanız, konuşacak hiçbir şey yoktur.” yorumunu yazarken, Selahattin Yörük isimli bir ülküdaşımız da “Bu paylaşımları ülkücülerin ya da kendini ülkücü diye tabir edenlerin yaptığına inanamıyorum. Hakikaten ülkücüler bunlar olamaz, dünyada liderine hakaret edebilen bir camia. Ki bu camia 47 yıllık asil bir geçmişe, onurlu bir maziye sahip. Kimin ya da kimlerin paylaştığı belli olmayan bu paylaşımları beğenen şahsiyetlere üzülüyorum. Bu paylaşılanlar Devlet Bey’den bir şey eksiltmez ama sizin davanızda ne kadar samimi olduğunuzu ve bu camiadaki değerinizi düşürür. “ diyerek “Kafalı” ailesine tepkisini gösteriyordu.

Bir Prof. Dr. sıfatını taşıyan kişinin yapmayacağı o kadar yorum yaptılar ki, taşıdıkları sıfatların ağırlığını asla koruyamadılar. Keşke siyasal takıntı ve saplantı adına hareket etmeselerdi ve sadece kendi alanlarında yeni nesile hazine olmayı tercih etselerdi. “Ülkücüler davayı değil, Bahçeli’yi terk etti” diyerek, PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile her türlü siyasi projede beraberlik sergileyen Meral Akşener’in partisine gitmişlerdi. İstanbul seçimlerinde de PKK-HDP sevdalısı olduğunu her fırsatta gösteren Ekrem İmamoğlu’nu desteklemişlerdi. Yani Kafalı ailesi MHP ve lideri Devlet Bahçeli ne yaparsa yapsın ömürlerini tam tersini yapmakla geçirmişlerdi. Merhum Prof. Dr. Mustafa Kafalı da maalesef ömrünü bu şekilde tamamladı.

Her şeye ama her şeye rağmen her zaman vefa, fazilet ve erdem sahibi bir dava adamı olmayı hayat felsefesi ve yaşam tarzı edinmiş MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, hayatını kaybeden Prof. Dr. Mustafa Kafalı için Ülkü Ocakları Genel Merkezinin açılış töreninde yapmış olduğu konuşma içinde “Ayrıca önceki gün hayata gözlerini yuman, bilim insanı niteliğiyle ülkemize ve Türk milliyetçiliğine önemli hizmetleri dokunan, ülküdaşlarımızın yetişmesinde emeği bulunan merhum Prof. Dr Mustafa Kafalı hocamıza da Allah’tan rahmet diliyor, camiamızın ve milletimizin başı sağ olsun diyorum.” cümlelerini kullanması, birilerini utandırmış ve düşündürmüş olmalıdır.

MHP lideri Devlet Bahçeli elbette bu mesajı “birileri utansın” diye değil, kendisine saygısızlık eden biri olsa dahi Türk milliyetçiliğine en ufak hizmeti olmuşsa, kişilere onun hakkını verme adına gerçekleştirmiştir. Merhum Abdurrahim Karakoç’un cenazesinde de onun mezarına toprak atan ve cenaze programını en son terk eden kişi olarak da bunu göstermişti.

Aslında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Prof. Dr. Mustafa Kafalı’nın ardından kullandığı cümleleri ve başsağlığı mesajını dinleyince yüreğimde bir hüzün, bir üzüntü oluştu. Bu hüzün ve üzüntü MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yine adamlığını, insanlığını, faziletini, erdemini ve mümince duruşunu göstermesi sebebiyle oluşmadı. O başsağlığı dileyerek kendisine yakışanı yapmış, dava adamlığını ve insaniyetini göstermişti.

Nedense aklıma liderimizin 1 Kasım seçimleri sonrası Kocaeli’de ameliyat masasına yattığı gün, MHP’yi ele geçirmeye çalışanların hiçbir ahlak, edep, adap, vefa ölçülerine uymadan MHP Genel Merkezi’ne “Olağanüstü kongre için” imzaları getirmeleri ve imzaları teslim ettikten sonra sosyal medyada “Az daha fazla imza getirseydik Devlet Bahçeli kalpten ölecekti” tarzında sevinç çığlıkları atmaları geldi. İçlerinden insanlığı yaşayan ve ahlak sahibi bir adam çıkıp da “Yahu ayıptır. Sevin yahut sevmeyin, ömrünü davasına adamış bir liderin elinden MHP’yi kapmak için onun kalp ameliyatı olduğu günü mü seçtiniz? Aceleniz nedir, bir ameliyatını atlatsın, ondan sonra partiye ve yargıya imzaları teslim edersiniz” çağrısında bulunmadı. Mirastan pay kapmak için anne ve babasını gözden çıkaran hain evlat gibiydi hepsi de…

İşte Kafalı ailesi böylelerin safındaydı. Hoca olmanın bilgisinde, tecrübesinde bir tane sağduyu, vefa ve ölçü çağrısında bulunmadıkları gibi bunu yapanları tahrikten de asla geri durmadılar. Fani dünyada edep, ahlak, nezaket, vefa kişilik hazinesidir. MHP lideri Devlet Bahçeli de her daim bu hazinenin sahibi olmuştur. Her şeye rağmen Prof. Dr. Mustafa Kafalı’nın ardından gösterdiği nezaket de bu hazineden saçılanlardır.

Hz. Ali’nin “Fazilet sahibinin kıymetini ancak fazilet sahibi olanlar bilir.” sözünü de tam zamanında bir kez daha herkese hatırlatmak gerekiyor. Bazen faziletlerin zafiyet, zafiyetlerin fazilet görüldüğü böyle bir toplumda bu sözü iyi anlamak lazımdır.

Mail: [email protected]
Twitter: Yildiraycicek9
Instagram: yildiraycicek1944