"Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar tacizlerine, tahriklerine, tahrip gücü yüksek şer kampanyalarına şu günlerde hız vermişler, derinlik katmışlardır. Herkesi uyarıyorum, hedef Türkiye’mizdir.” Bu cümleler Türkiye’mizin son süreçte yaşadıklarının özetidir. Bu uyarı Sayın Devlet Bahçeli tarafından grup toplantısında yapılmıştır ve hayati niteliktedir. Ayrıntılarda çok daha çarpıcı ifadeler yer alıyor. Yerimizin el verdiği ölçüde bir paylaşımda bulunalım ve zilleti oluşturanların vahim durumuyla başlayalım.

CHP FİGÜRAN, İP PROVOKATÖR

“Surda gedik açmak gayesiyle hatta kale duvarlarımızı yıkmak maksadıyla sinerjisini ve sistemsel enerjisini Türk ve Türkiye düşmanlığından alan bir tezgâh kurulmuştur. CHP bu pis senaryonun alt yüklenicisi, üst figüranıdır. Altı ay içinde başka bir Türkiye’nin görüleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu kaosun bekçisi, krizin çeşnicisi konumundadır. HDP derseniz, Türkiye’nin kalbine hançer sokmak için tetikte bekleyen fitnedir. Asıl bizi düşündüren, İP’in Başkanı tarafından üstlenilen provokatörlük rolüdür. Geçen haftaki grup konuşmasında, Sayın Cumhurbaşkanı’nı katil Netanyahu’ya benzeten ve siyonizme gülücükler saçan bu şahsın, birkaç gün sonra Rize’yi, ilçeleri İkizdere ve Çayeli’yi ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi çok yönlü incelenmeli ve mercek altına yatırılmalıdır. Siyasi hayatı kumpaslarla, yalanlarla, çıkar hesaplarıyla heba olmuş bu şahsın, Netanyahu benzetmesinden sonra Rize’yi ziyareti anlaşılıyor ki baştan ayağa olay çıkarmak üzerine planlanmıştır.”

DÜĞMEYE BASILDI

Hiçbir şeyin tesadüf olmadığı ve planlı bir yıkım faaliyeti yürütüldüğünün başka göstergeleri de var: “İP’in Başkanı, Rizeli vatandaşlarımızın hassasiyetlerini kaşımanın yanı sıra ateşle oynamış, siyasi öfkeyi körükleyerek şiddet zincirinin ilk halkası olmak için podyuma çıkmış, daha doğrusu çıkarılmıştır. Anadolu Ajansı’nın kuşkulu bir muhabiri tarafından hükümetin iki üyesine yöneltilen ısmarlama soru birden bire gündeme oturmuştur. Görevinin sınırlarını katbekat aşan Viranşehir Savcısı’nın durumu da bir başka üzerinde durulması gereken muammalı konular arasındadır. Âdeta düğmeye basılmışçasına şaibeli ve şüphe uyandıran olaylar üst üste çakışmış, biri biterken diğeri tedavüle sokulmuştur. Bunlardan birisi de, PKK’nın Pençe Harekâtlarının komuta merkezlerine maket uçaklarla suikast girişimidir. PKK/ YPG’ye eğitim ve silah desteği veren ülkeler esasen çok tanıdıktır. Özellikle FETÖ’ye, PKK’ya ve milli bekamızı tehdit eden ülkelere yönelik sağlam duruşumuz iç ve dış işgal cephesinin safında toplanan kim varsa rahatsız etmektedir. Tekraren uyarıyorum, oyun büyüktür, oyun kirlidir, oyun karanlıktır, çok boyutlu ve çok aktörlüdür.”

HAZMEDEMİYORLAR

Bu büyük ve kirli oyun neden oynanıyor? İşte cevabı: “Libya’daki müessir varlığımızın rövanşını almaya çalışıyorlar. Milli davamız Kıbrıs’taki mukavemetimizin, eşit ve egemen iki devlet kararlılığımızın hesabını sormaya kalkıyorlar. Doğu Akdeniz’deki tavizsiz duruşumuzdan korkuyorlar, intikam taassubuyla yanıp kavruluyorlar. Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde bölücü terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye dünyayı zindan etmemizden dolayı üstümüze geliyorlar. Güney sınırlarımız boyunca hayalini kurdukları terör devletinin suya düşmesinden ileri düzeyde gocunuyorlar. Boyun eğmediğimiz için, tamam demediğimiz için, alttan almadığımız için, al bayrağın solmasına müsaade etmediğimiz için deliye dönüyorlar, sürekli açığımızı ve zaaf anımızı kolluyorlar. Terörist elebaşları Sofi Nurettin ile Aydın Şimşek’i gömdük ya, işte bunu hazmedemiyorlar. Allah’ın izniyle Kandil’e Türk bayrağını dikeceğiz ya, işte bunun için çıldırıyorlar, çılgınlık peşinde koşuyorlar.”

TÜRKİYE GÜNDEMİ REHİN ALINAMAZ

Son günlerin gündemini oluşturan sosyal medya paylaşımlarına gelince: “Karambolde siyasi fırsatçılığa kalkışanlar, zalimlerin dolduruşuna gelip ülkemizin haysiyetini iki paralığa çevirmek için konuşan ve konuşturulanlar iki dünyada bunun hesabını muhakkak vereceklerdir. İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. Terörle mücadelede destan yazan bir hükümetin, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını özellikle ve önemle ifade ediyorum. Konu, devletimizin saygınlığı ve üzerinde titrediğimiz bekasıdır. Türkiye’nin gündemi video kayıtlarıyla rehin alınamaz, sosyal medya iftiralarıyla ele geçirilemez. Sayın Binali Yıldırım’ı evladıyla birlikte töhmet altında bırakmak, uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendirmek tek kelimeyle müfteriliktir. CHP, Türkiye üzerinde emelleri olan küresel emperyalizmin kanlı limanına yanaşıp tahkimat yapacak kadar Türkiye muhalifidir. İP, bu limana çoktan varmış, demir atacak iskele aramaya başlamıştır. Eğer demokrasimizi, eğer devletimizi, eğer hürriyetimizi, eğer milletimizin tarihi haklarını, eğer milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu can pahasına savunamazsak bu hayat, bu can, bu beden hepimize haram olsun. Gün bugündür.”

AP RAPORU AYAKLARIMIZIN ALTINDA

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu’ndaki yalan ve iftiralara verilen cevaplarla bitirelim: “19 Mayıs’ta kabul edilen 2019-2020 Türkiye Raporu’nda, AB ve üye ülkelere Ülkücü Hareket’i terör örgütleri listesine ekleme ihtimalini araştırma, dernekleri yasaklama ve faaliyetlerini yakından izleme çağrısı ayaklarımızın altında çiğnenmeye müstahaktır. PKK/YPG/ PYD’ye müsamahalı davranıp FETÖ’yü koyunlarında besleyen ülkelerin bize karşı ilkel ön yargılarını silah gibi kullanmaları basitliktir, değersizdir, acziyettir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i terörle anmak, sadece teröristlerin ve terör sevicilerin harcıdır.”