Ülke futbolunun ufku maalesef karanlık görünüyor. Neredeyse tüm kulüpler mali bakımdan yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle transfer yapmakta sorun yaşıyorlar. Gidişat iyi değil. Bir iki sene sonra, büyük kulüplerimizin bile kapılarında icra memurları işlem yapacak gibi görünüyor. Tüm bu zorlukları yaşayan kulüplerimizi bu hale getirenler kimler?

Özellikle son 15 yılda kulüpleri yöneten yöneticiler. Aslında sorun sistemden kaynaklanıyor, yöneticilere kulüpleri bu kadar denetimsiz ve keyfi yönetme hakkı veren yasalar ve talimatlar yürürlükte olduğu sürece, değişen bir şey olması mümkün değil. Futbolun diğer paydaşları olan hakemler, oyuncular, teknik adamlar ve basın mensupları kendilerini sürekli eğitiyorlar, denetimden geçiyorlar, hata yaptıkları ya da başarısız oldukları zaman cezalarını da çekiyorlar. Hakemler maç alamıyor küme düşüyor, futbolcular kadro dışı kalıyor, prim alamıyor, teknik adamlar ve gazeteciler işsiz kalıyor.

Peki, yöneticilere ne oluyor? Koskoca bir “HİÇ”. Onlar demeç vermeye devam ediyorlar.

Ankara’da başlayan Spor Kulüpleri ve Federasyonlar Çalıştayı, Sayın Bakan Muharrem Kasapoğlu’nun önderliğinde bugüne kadar görülmeyen düzeydeki katılımla gerçekleşiyor. Ama bizim değerli kulüp başkanlarımız, böylesine önemli bir toplantının aralarında, koşa koşa kameraların karşısına geçip, ayrıştırıcı, düşmanlık duygularını kızıştıran, sadece kendilerinin menfaatleri ve kendi camialarını düşünerek kurdukları cümlelerle ortamı daha da geriyorlar. Bu tür demeçler taraflar arasında derin uçurumlar yaratıyor ve ülkemizi kaos içerisinde görmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor. Futbolumuzda, saha içinden çok, saha dışında-ki mücadeleler, demeçler, atışmalar ön plana çıkıyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, kulüp başkanlarına bu konuda uyarılarını kesinlikle yaptığını düşünüyorum. Çünkü bu gidişata birisinin dur demesi gerekiyor. Aksi takdirde ikinci devre hiç istenmeyen durumları, telaffuz dahi etmenin acı verici olduğu daha vahim olayları yaşayabiliriz.

Ziraat Türkiye Kupası maçları ile futbola yeniden merhaba dedik. Üst düzey hakemlerimiz geçen hafta Antalya semineri ile eğitim ve hazırlıklarını tamamladılar. Bu hafta da bölgelerde klasmanlardaki diğer hakemler, seminer görüp, kondisyon testinden geçiyorlar. Süper Lig kadrosundaki 1 hakem ve 4 yardımcı hakem, Antalya’da kondisyon testini başaramadılar. Talimat gereğince seminer görüp, testte başarısız olan hakemlere saha görevi verilemiyor, ancak VAR’da görev alabiliyorlar. Ama geçtiğimiz hafta sonu ikinci devreleri başlayan alt liglerimizde düdük çalan, bayrak kaldıran hakemlerimiz seminer görmeden bu maçlara çıktılar. Maçlarda, kalecilerin penaltı atışlarındaki ihlalleri ile ilgili yeni talimatlar nasıl uygulandı acaba? Bu hakemler basından takip ettikleri bilgilerle mi bu maçları yönettiler?

Merkez Hakem Kurulu’nun eğitim departmanı, böyle bir planlamayı nasıl atladı? Liglerin ne zaman başlayacağı, ne zaman biteceği, ikinci yarılarının ne zaman başlayacağı sezon başında ilan ediliyor. Bunları da mı, Başkan Zekeriya Alp düşünecek? Futbol ailesinin Başkan Alp’e olan itimat ve güveni sonsuz. Ancak ekipteki aksaklıklar, başkanı zor duruma düşürüyor. 2. yarıda Sayın Alp’in bilgisayar atamalarına daha fazla oranda müdahil olacağını ve gerekli müdahaleleri yapacağını tahmin ediyorum.