Meral Akşener’in PKK, FETÖ sevdalısı, Türklük düşmanı, gay propagandacısı olan, partisinin son kongresinden sonra genel başkan yardımcısı görevine getirdiği Bahadır Erdem isminde bir prensi var. Geçtiğimiz gün İP parlatıcısı Habertürk ekranlarında Kübra Par’ın sunduğu programa katıldı. Her konuda inkâr, laf cambazlığı, yalana başvurarak Cumhur İttifakı’na saldırdı, CHP’nin başını çektiği zillet ittifakının yaptıklarını savundu. Elbette yakıştığı ve bulunduğu yeri savunacak… Ama karşı olduğu Cumhur İttifakı’na da iftira atmayacak. Mesela konuşmasının bir yerinde diyor ki, “MHP Anayasa metni hazırlıyor ama içinde Anayasa Mahkemesi yok. Dünyanın her ülkesinde Anayasa Mahkemesi var. Bizde olmasın diyorlar” mealinde bir konuşma yaptı. MHP’nin bu konudaki duruşunu niye yarım yamalak anlatıyor? Çünkü bunların propaganda sistemi böyle… Fitne ve iftira ancak böyle yaratılıyor çünkü…

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi konusunda 30 Eylül 2020 tarihinde “Türkiye’nin demokratikleşme sürecini hızlandıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle çelişmeyecek demokratik, etkin, adil, tartışmaların odağı olmaktan çıkarılmış bir “Yüce Mahkeme”, deyim yerindeyse bir “Divan-ı Ali” kurulması Türkiye’nin gücüne güç katacaktır.

          Siyaset kurumunun görevi, yaşanan karanlık dönemlerin muhasebesi ile geleceğin Türk asırlarının, Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmek, kudretli devlet inşası için gerekli demokratik adımları ve atılımları süratle hayata geçirmektir.

          Geçmişin hüzünlü ve kaotik dönemlerinden hukuken, fiilen, fikren ve ruhen kurtuluş bu şekilde sağlanacaktır.

Anayasa Mahkemesi’nin son zamanlarda verdiği kararlar sancılı ve sakattır.

          Hak ihlalleri adı altında, milli haklara ve adalet duygusuna telafisi imkânsız zararlar verilmektedir.

          Türkiye darbelerle yüzleştikçe, darbelerin demokrasi karşıtı kurumlarıyla hesaplaştıkça istikbal ve istiklalini sarsılmaz biçimde güvenceye alacaktır.” açıklamasını yaptığı hâlde, Meral Akşener’in milli ve manevi değerlere düşmanlık sicili bir hayli kabarık olan yardımcısı Bahadır Erdem sanki MHP Lideri Devlet Bahçeli sadece “Anayasa Mahkemesi kaldırılsın” dedi ama “yerine bir çözüm önerisi sunmadı” gibi bir algı yaratmaya çalışıyor.

Gelin bu tür algılar yapan Bahadır Erdem’in siciline bir bakalım.

          PKK’lılara sahip çıkmada şu yorumu yapan: “Sakın ola ki Leyla Zana’ya bir kere daha dokunulmasın. Kürt halkı için ömrünü adamıştır. Türkiye’ye barış gelecekse Leyla Zana olmadan olmaz.”

          Teröristbaşı Öcalan’ın serbest bırakılması için umut içinde şu yorumu yapan: “Leyla Zana işareti verir mi demedim mi? Ellerimizi taşın altına koyarak Apo’yu (PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan) ev hapsine yollayacağız.”

          FETÖ elebaşını büyük bir güç olarak yorumlayan şu yorumu yapan: “Fetullah Hoca döndüğünde havaalanına karşılamaya gidenlerin araba kuyrukları İzmit’ten Edirne’den başlar, Humeyni’nin İran’a dönüşü hiç kalır.”

          Bahadır Erdem’in 2019’da New York’ta katıldığı LGBT yürüyüşündeki görüntüleri ortaya çıkmış ve o görüntülerde “Daha durun daha hiçbir şey görmediniz. Hiçbir şey başlamadı. Kilise bütün rahipleriyle birlikte pride kutluyor. Bütün New York, bugünü büyük bir an olarak kutluyor. Buraya gelen insanlar geymiş, vesaireymiş, LGBT’ymiş, heteroseksüelmiş öyle bir ayrım yok. Bugünü müthiş bir insanlık günü olarak kutluyorlar.” diyerek kendine yakın oluşumları göstermişti.

          Mesela Hendek-Çukur-Kobani olaylarında binlerce kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş için ise “Böyle birinin serbest bırakılmasını nasıl isterler?” demek yerine, Genel Başkanı Meral Akşener “kahvaltı sofrasını hemen kursun” diye “İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı olarak Demirtaş’ın Demirtaş olması ya da HDP’nin eski Genel Başkanı olması beni ilgilendirmiyor. Ben hukukçu olarak şunu söylüyorum; AİHM bir karar verdiyse, sözleşmede de bir hükmümüz varsa siz ona uyarsınız. Selahattin Demirtaş serbest bırakılmalı. Çünkü sözleşme bunu söylüyor.” şeklinde hem terörist Demirtaş’ın hem de AİHM’nin avukatlığını yapmıştır.

          Mesele elbette sadece kahvaltı değil. “Oyunuzu CHP ve İYİ Parti’ye verin” diyen terörist Demirtaş’a hem minnet borçları hem de hayata geçirilecek projeleri vardır.

          Bahadır Erdem’in de içinde bulunduğu İP’li bir heyet “İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” raporu hazırlamış. Meral Akşener de geçtiğimiz günlerde TBMM konuşmasında bunun içeriğini paylaştı.

          “İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” CHP’nin başını çektiği zillet ittifakının proje sloganıdır.

          Meral Akşener ve avanesinin çok sevdiği terörist Demirtaş da bu konuda uzun değerlendirme açıklaması yaparak “Belirttiğim çerçevede Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçilirse devlet demokrasiyle buluşmuş olur ve tüm toplumsal sorunların çözümü mümkün hale gelir” demiştir. İlk açıklamayı terörist Demirtaş yaptığına göre, Meral ablası ondan etkilenmiş olmalıdır.

          HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da Meral Akşener’den önce “Güçlendirilmiş parlamenter sistem tanımı etrafında yapılan tartışmalar, eski parlamenter sisteme dönüşü değil, büyük bir demokratikleşme hamlesi ile kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü, katılımcı ve müzakereci bir demokrasi anlayışını yeniden tesis etmeyi içermelidir” açıklamasını yapmıştı.

          HD(P)KK merkezinde buluşan Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu da “İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” yaygarası yapmaktadır. HDP ile anayasa metinleri hazırlayanlar sanırım bundan sonra sık sık “İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” maskesini kullanacaktır. Bahadır Erdem’in düşünce yapısı, kişiliği, ilişkileri de buna müsait olduğu için son günlerde borazanlık işini de herhâlde ona vermişler.

          Bahadır Erdem, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda bulunan 66. Maddenin “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. “ şeklindeki içeriğini “Kutsal madde olmamalı” diyerek “Siz anayasanızı herkesi kucaklayan ve hiç kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde düzenlemek zorundasınız. Anayasanın 66. maddesi, toplumumuzun, hatta hukukçuların da birçoğuna göre kutsal bir madde. En ufak bir değişiklik üniterliği bozar! Tam tersi. 66. madde değişmezse, bu devletin üniter yapısının değişme ihtimali ortaya çıkar.” (29.05.2011) diyen Türklük alerjili birisidir.

          Aynı Bahadır Erdem FETÖ’nün kapatılan televizyonu Samanyolu TV’de ne diyordu: “1924 anayasasındaki Türk lafı aslında milleti ifade eder. Hiçbir surette ırkı ifade etmez. Ama bugün için bu anlatımlar bu güzel süslü laflar derdimize derman oluyor mu? Kesinlikle olmuyor. Çünkü büyük bir kesim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendini Türk lafının içinde bulamıyor, kendisini temsil etmediğini söylüyor. Böyle olunca ortak bir mutabakatla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına oturtmak zorunlu bir hale geliyor bu Anayasa’da. Biz diyebiliriz ki devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olanlar ırk dil din mezhep gibi farklılıklar olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarını oluştururlar. Bunu eğer ortaya koyamazsak o zaman bu Anayasa isterse geçsin bu meclisten, yine de maalesef hedefine varmış bir Anayasa olamayacaktır.” (2012)

          İP’te milletvekillerinin istifa etmesine neden olan Bahadır Erdem işte böyle bir zihniyetin sahibidir. İP’inin kimlerin elinde olduğu sanırım daha iyi anlaşılmaktadır. Meral Akşener’in böyle prenslerinin olduğu yerde Türk milletine hayır gelir mi?

          Son olarak Bahadır Erdem’in Meral Akşener’in HDP’ye bakış açısına sahip çıkmasını da hatırlatalım da, aklınızda bunlarla ilgili soru işareti kalmasın: “HDP Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” dedi diye Akşener’e demediklerini bırakmıyorlar. Ne desin %10’u geçen TBMM giren bir partiyi yok mu saysın? Yoksa Kürtlerin temsilcisi terörist PKK mı desin yoksa Kürtleri aslında MHP temsil ediyor ama onlar bunun farkında değiller mi desin?

          “HDP Kürt siyasi hareketinin temsilcisiymiş…” Bozacının şahidi şıracıdır hâli de tam bu olsa gerek…