Türk siyasetinin mizah, ihanet, vefasızlık, nankörlük, dış politika beceriksizliği figürü olarak anılan ve bilinen Ahmet Davutoğlu namıdiğer “Serok Ahmet” bu özelliklerinin dozajını gün geçtikçe artırmaya devam ediyor.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde “Serok Ahmet’in” bir özelliğini daha hafızalara işaret etti. O özelliği de Dışişleri Bakanı, Başbakan ve AKP Genel Başkanı olarak koltuğuna oturtulan bu şahsın siyasi menfaat için mahrem, sır bilgileri, aralarında yaşananları “CHP’nin yolu açılsın ve kendimi CHP’ye iyi pazarlayayım” anlayışıyla satışa sunmasını şu şekilde tarif etmiştir:

“Ne var ki dubaracı yüzler siyasette çok faal ve çok fazladır.

Geçmişine sırt dönüp çıkarlarının peşine düşenlerin görünürlüğü artmıştır.

          Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuları ulu orta konuşmaları, dün birlikte olduklarını bugün karalamaya çalışmaları münafıklık alametidir.

          Türkiye’de başbakanlık yapmış bir şahsın, kendisiyle birlikte mezara gitmesi gereken sırları döküp saçması, bu devletin kimlerin elinde kaldığına bariz bir delildir.

Ketumiyet yoksa karakter yoktur.

Gizlemesini bilmeyenin yönetmesi mümkün değildir.

Serok Ahmet böyle biridir.

          Gelecek Partisi’nin yöneticilerine tavsiyem şudur; bu serokun yanında sakın konuşmayın, aman ha sır verme gafletine düşmeyin, dil ile düğümlenenin diş ile çözülemeyeceğini aklınızdan çıkarmayın.”

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin bu tespitleri bana Hollywood filmlerinde suçüstü yakalanan suçlulara polisin hatırlattığı, “Konuşmak zorunda değilsin, susma hakkına sahipsin, unutma, söylediğin her söz mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir” sözlerini hatırlattı.

          Geleceği olmayan Gelecek Partisi’ndeki kişilerin konuşurken, yorum yaparken dikkatli olması lazımdır. Yarın bir gün Ahmet Davutoğlu başka mecralara aktığında onlarla arasında geçen diyalogları, yaşananları da siyaset pazarında açabilir. Yani Ahmet Davutoğlu ile konuşman, görüşmen yarın her cümlen aleyhinde delil olarak onun tarafından kullanılabilir…

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı tespitler “Serok Ahmet’in” çok zoruna gitmiş olmalı ki, hemen karşı atağa geçip geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sayın Bahçeli’ye, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Sayın Erdoğan’a yaptığı eleştirilerden oluşan bir sosyal medya videosu yayınlamış ve uzun uzun MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye karşı yine cevap verdiğini sanan laf salatası yapmış…

          Evet, MHP Lideri Devlet Bahçeli 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar birçoğunda senin de parmağın olan AKP’nin politikalarına karşı en şiddetli muhalefeti yapmış bir liderdir. PKK açılımına, Ermeni açılımına, Rum açılımına, BOP projesine, ABD, AB ilişkilerine, FETÖ ilişkilerine, 17-25 Aralık hesaplaşmasına, dönemin yönetim tarzına MHP muhalefet etmeyecekti de kim edecekti? Tekrar tekrar söylüyorum birçoğu senin “Stratejik Derinlik” olarak ambalajını yaptığın ihanet politikalarıydı.

          MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye defalarca geçmişteki AKP ve Erdoğan’a yönelik muhalefetini sordular, o da defalarca “15 Temmuz öncesi ne söylediysem hepsinin altına imzamı tekrar atıyorum” cevabını vermiştir. Yani ortada inkâr yok, gizleme yok…

          Cumhurbaşkanı Erdoğan’a geçmişte MHP hakkında söylediği sözleri sorsanız belki o da dönemin atmosferinde söylediklerine sahip çıkacaktır.

          15 Temmuz öncesi birbirine muhalif liderler elbette karşılıklı sert eleştiriler yapmıştır, bundan doğal ne olabilir?

          Burada asıl tartışılması gereken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin birbirine söylediği sözler değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Başdanışman, Dışişleri Bakanı, AKP Genel Başkanı, Başbakan yapılan Ahmet Davutoğlu’nun “Ben Cumhurbaşkanımız ile son çeyrek asırda birçok vesilelerle omuz omuza oldum. Bundan büyük bir gurur, onur duydum ve hep bu dostluğu her şeyden öne aldım. Ne gelişme olursa olsun ben verdiğim söze sadığım. Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Bunun açık ve net bilinmesini isterim, bunun istismar konusu edilmesine de izin vermem” demesine rağmen ucube bir parti kurup Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kin ve nefret kusmasının sebebi sorgulanmalıdır.

          Serok Ahmet demiş ki: “Şöyle diyor Sayın Bahçeli; ‘bir müddet boyunca beraber olduğu arkadaşlarına şimdi en ağır eleştirileri yapan.’ Orada dur. Miting meydanlarında Tayyip Erdoğan’a yağlı urgan fırlatan kimdi? Peki, Sayın Erdoğan’ın sana benim ağzıma edeben almayı düşünemeyeceğim sözleri sarf etmesi kimle kim arasında yaşandı?”

          Yahu senin anlattığın o dönem birbirine karşı âdeta kanlı-bıçaklı muhalefet eden iki ayrı liderin, iki ayrı partinin birbirine söyledikleri, yaptıklarından ibaret. Biz sana, seni Başdanışman, Dışişleri Bakanı, AKP Genel Başkanı, Başbakan yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kinini, nefretini, düşmanlığını soruyoruz.

          Hem de sırf bunun için kendisine bir zamanlar “ileri derecede gerizekâlı”, “karikatür gibi adam”, “tarihin en çapsız dışişleri bakanı” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun hizmetkârı olmasının nedenlerini soruyoruz. Evet, Serok Ahmet sana bu yakıştırmaları yapan ve senin de ona “adam değilsin” diye seslendiğin Kemal Kılıçdaroğlu ile hangi hedef için yan yana geldiniz?

          Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli terörle mücadelede, Karabağ’ın işgalden kurtulmasında, Ayasofya’nın ibadete açılmasında, Türk dünyasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmede, Türk milletinin milli ve manevi değerlerinin korunmasında, Türkiye’ye içten ve dıştan gelen her türlü tehdit karşısında ve daha birçok ulvi konuda yan yana geldi ve bunları da Cumhur İttifakı kurulduğu günden bu yana somut bir şekilde herkese gösterdi.

          Peki, sen CHP’nin güdümüne girdiğin günden bu yana HDP ve terörist Demirtaş’a sahip çıkma, onların avukatlığını yapma dışında ne yaptın?

Serok Ahmet o yüzden bırak bu işleri…

          Sen Başdanışman, Dışişleri Bakanı, AKP Genel Başkanı, Başbakan iken Türk milletinin bağrına hep ihanet hançeri saplamış biri olarak tarihe geçmiş ve bunu da hâlâ CHP güdümünde sürdüren birisin…

Şu an neredesin, ne yapıyorsun, kiminlesin?

          CHP’nin HDP merkezli kurduğu ittifakta yer alacaksın, Kemal Kılıçdaroğlu sana ve siyasetin Bebecan’ına “%99 onlarla aynı şeyleri düşünüyoruz” diyecek ve sen Cumhur İttifakı’na saldırmayı sürdüreceksin.

Ne diyor şair:

          “Beden ölür, çürür, cana bakın siz. Kim kiminle yürür, ona bakın siz. Bırakın dönsün dönme dolaplar. Haktan hakikatten yana bakın siz.”

Hadi Serok Ahmet’im, Kemal Kılıçdaroğlu senden hizmet bekliyor…

Vay be…

          Böylesine vefasızlıkları, nankörlükleri olan bir adama bir zamanlar Türkiye teslim edilmiş… Allah’tan zararın neresinden dönülürse kârdır ve onun Başbakanlıktan uzaklaştırılması da Türkiye’nin milli menfaatlerine fayda olmuştur.