Ramazan ayının dördüncü gününü idrak ediyoruz ve İslam dünyası için mübarek olan bu ayda İsrail yine kutsal hiçbir ölçüyü kabul etmeden Gazze’deki katliamlarını sürdürüyor.

İsrailli yaratıklar önüne çıkan her canlıyı ayırt etmeksizin öldürüyor. Çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden öldürdüğü gibi, Gazze’de gördüğü kedi, köpek, koyun gibi ne kadar hayvan varsa onları da katlediyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Gazze’de İsrail’in öldürdüğü çocuk sayısını "Son 4 yılda yaşanan savaşlarda öldürülen çocuk sayısından daha fazla" şeklinde açıklamıştır.

Bu durum İsrail’in şu an yeryüzündeki en şerefsiz, en alçak bir devlet yönetiminde olduğunu göstermektedir. “Hamas ile mücadele edeceğiz” diye başlattıkları Gazze saldırısını soykırıma dönüştürdüler.

Yaratık İsrail’in, Gazze Şeridi'ne 158 gündür sürdürdüğü saldırılarda 32 bine yakın insan öldürüldü. Bu ölümlerin yarısı maalesef çocuklardan oluşuyor. Bu şerefsizliğin, gaddarlığın tarifi yok!

Gazze’deki masumlar İslam dünyasının namusu olmalıydı ama maalesef İslam dünyasını oluşturan ülkelerin vurdumduymazlığı, korkaklığı ve iş birlikleri yüzünden Müslüman bu namusu korunamamıştır. Öldürülen her masum canın vebali öncelikle İslam dünyasınındır. Kendi canından, kanından, inancından olan insanları korumamış/koruyamamıştır. ABD/İsrail korkusu yüzünden Gazze’deki katliam karşısında “görmedim, duymadım, bilmiyorum” rolünü amatörce oynadılar. Hadi geçen zaman bu tutumunuz yüzünden heba oldu gitti diyelim, İslam’ın 11 ayın sultanı dediği Ramazan’da da mı bu vahşete karşı aynı rolü oynayacaksınız?

İslam dünyasının hali Mehmet Akif Ersoy’un şiirindeki gibi Asım’ın Nesli’ni arıyor: "Hâle baktıkça adam kahroluyor elde değil; Bizi kim kurtaracak, var mı ki bir başka nesil?

İnsanların, yaratık İsrail’in bombalarıyla öldürülmesi yanında kıtlık ve salgın hastalıklardan ölmeye başlaması da yürekleri dağlayan manzaralar yaratmaktadır.

Irkı, dini, dili ne olursa olsun, yüreğinde zerre insanlık duygusu olanların vicdanının feryat etmesi gereken bir zamanda, yüreğinin sesi en gür çıkması gereken Müslümanlar ne yapıyor? Kocaman bir hiç!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yaklaşık 2 milyar nüfuslu İslam âlemi, Filistin halkına kardeşlik görevini maalesef tam manasıyla yerine getirememiştir. Elbette çok uğraşıldı, çaba harcandı. Ama Gazze’deki masum çocukların açlıktan ölmesine, katledilmesine mâni olunamadı.” şeklindeki geçtiğimiz günlerdeki hayıflanışı da bahsettiğimiz İslam dünyasının özetidir.

İslam dünyasında çok az görülen duyarlılıkları birleştirerek onların çoğunluğunda var olan vurdumduymazlık ayıplarını yüzlerine vurarak bir hareketlenme sağlanmalı ki, en azından şu mübarek günlerin hürmetine Gazze’deki katliamın önüne geçilebilsin…

Ramazan ayına girmeden önce ateşkesten bahsedilirken bugün Ramazan’ın dördüncü günü ve katliam aralıksız devam ediyor.

Kendi göbeğini kendi kesmekten aciz İslam dünyası, ABD’nin ağzının içine bakmaktadır. “Ben de Siyonist’im” diyen ABD Başkanı Joe Biden sadece oyalama taktiğiyle, katliamın ilk gününden itibaren suça ortak olma halini sürdürmektedir.

ABD Başkanı Joe Biden sürekli "Gazze'de yaşanan acıların farkında olduğunu" belirtse de somut bir adım atarak İsrail’i durdurmaya gücü yetmemektedir. Zaten ABD’nin tutumu da aylardır “Ha bugün, ha yarın” atmosferi oluşturarak “ateşkes” etrafında dünyayı oyalamak olmuştur.

Katliamın ilk günlerinde İsrail’e giderek sapık ruhlu Netanyahu’nun sırtını sıvazlayan ve “her manada yanınızdayız” diyerek bunu da somut bir şekilde gösteren ABD Başkanı Joe Biden, ölen her masumun katili sayılacak kişidir.

Netanyahu nasıl savaş suçlusu olduysa, ABD Başkanı Joe Biden de aynı onun gibi savaş suçlusudur. ABD’nin “ateşkes” oyalamasıyla ne kadar çok Filistinli öldürülürse ABD Başkanı Joe Biden’in “Siyonist” ruhu o derece tatmin olacaktır.

Pranga vurulmuş İslam dünyası bir taraftan, kanla beslenerek Ameri(KAN) olan ABD diğer taraftan öleni de öldüreni de sadece izlemektedir. Tarihte birçok örneği olduğu gibi dünya yine insanlık sınavından kalmıştır.

“Ölene tabut, kalana zabıt tutan” halimizle, katliama dair sayı tutmaya devam…

Nasıl olsa hepimiz “His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?” sorusunun muhatabıyız değil mi?