Karabağ’ın en stratejik yerlerinden biri olan Hocalı’ya, 25-26 Şubat 1992 30. YILINDAYIZ tarihinde Ermeni silahlı kuvvetleri ve 366. Rus Motorize Alayı planlı bir saldırı düzenlemiş ve gün ağardığında dünya, tarihin en büyük soykırımlarından birine uyanmış, Hocalı kasabasının Türkleri âdeta yeryüzünden silinmiştir.

Karabağ’ın en stratejik yerlerinden biri olan Hocalı’ya, 25- 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni silahlı kuvvetleri ve 366. Rus Motorize Alayı planlı bir saldırı düzenlemiş ve gün ağardığında dünya, tarihin en büyük soykırımlarından birine uyanmış, Hocalı kasabasının Türkleri âdeta yeryüzünden silinmiştir. Hocalı’da 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dâhil olmak üzere toplam 613 kişi öldürülmüş, 487 kişi ağır yaralanmıştır. Bu yaralılardan bir kısmı daha sonra hayatını kaybetmiştir. Buna ek olarak 1275 kişi rehin alınmış ve 68’i kadın ve 28’si çocuk olmak üzere toplam 150 kişiden hâlen haber alınamamaktadır. Katliamda 7 ailenin bütün fertleri öldürülmüş, 27 ailenin ise sadece bir ferdi hayatta kalabilmiş, 230 ailede anne veya baba öldürülmüştür. Katliamdan kaçmaya çalışırken Gargar Çayı’nı geçmek zorunda kalan 200 kişinin soğuğun etkisi ile ayakları donmuştur. Yapılan tüm müdahalelere rağmen bu kişilerin ayakları kesilmiştir.

n 19. yüzyılda Anadolu’da Taşnak ve Hınçak terör örgütlerinin yaptığı işkenceler, Hocalı’da Azerbaycan Türklerine karşı yapıldı

Terör, Ermenilerin bağımsız Ermenistan devleti kurma hayalini gerçekleştirmek için yaklaşık olarak 200 yıldır başvurdukları araçlardan biridir. Dolayısıyla Hocalı münferit bir olay değil, Ermenilerin “denizden denize Büyük Ermenistan” hayallerinin en kanlı parçasıdır. Ermeni terörü, 19. yüzyılda eş zamanlı olarak hem Azerbaycan topraklarında hem de Anadolu’da binlerce masum Türk’ü hayattan koparmıştır. Hocalı’da yapılan vahşetin benzerlerinin (örneğin hamile kadınların karınlarının deşilmesi gibi) Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde terör örgütleri Taşnak ve Hınçak tarafından Anadolu’da da gerçekleştirildiği unutulmamalıdır. Hocalı’da hayatını kaybedenler üzerinde yapılan otopsilerde ölümlerin sebebinin şarapnel parçası, kurşun, sopa gibi sert cisimlerle dövülme, donma, yakılma, araçla ezilme ve özel işkenceler (örneğin, kafa derisinin soyulduğu, kadınlarda göğüslerin kesildiği, burun ve kulaklarının kesildiği ve erkeklerde ise cinsel organların kesildiği) olduğu tespit edilmiştir. Bu durumu Batılı gazeteciler de net olarak ortaya koymuştur. Örneğin “Le Monde” yapılan vahşeti “Ağdam’da olan yabancı gazeteciler Hocalı’da katledilmiş kadınlar ve çocuklar arasında kafasının derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç ceset görmüşler. Bu Azerbaycanlıların propagandası değil, gerçektir” ifadeleri ile dile getirmiştir.

Hocalı neden hedef seçildi?

Bölgedeki tek havalimanına sahip olmasının yanı sıra bulunduğu konum itibarıyla önemli demir yolu ve kara yolu bağlantılarının üzerinde olması ve Hankendi’ye 11 km mesafede olması Ermenilerin Hocalı’yı işgal etmesinin en önemli nedenleri arasındadır. Bununla birlikte Hocalı, Karabağ’ın işgal edilmesi açısından anahtar bir bölge idi. Nitekim Hocalı’nın işgal edilmesinden yaklaşık olarak 2 yıl sonra Ermeniler tüm bölgeyi adım adım işgal etmişlerdir. Ermeni Vandalizm’inin en iğrenç şekline sahne olan Hocalı, soykırımdan önceki bir yıl boyunca abluka altına alınmış, diğer bölgelerle kara ve demir yolu bağlantıları kesildiği için son dönemde ulaşım ancak hava yolu ile sağlanmıştır. Zaten Ermeniler soykırımdan önce Hocalı’nın çevresindeki bütün köy ve yolları da işgal ettikleri için Hocalı’yı karadan abluka altında tutmaları kolay olmuştu. Bununla da yetinmeyen Ermeniler, Hocalılı Türklerin hava yolu bağlantılarını da ortadan kaldırmak için helikopterlere sık sık ateş açmış ve 28 Ocak 1992’de Şuşa-Ağdam seferini yapan helikopterin düşürülmesiyle çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivilin hayatını kaybetmesi, hava yolu ile ulaşımını da sona erdirmiştir. Yemek, ilaç ve yakıt taşıyan son askeri helikopterin 13 Şubat 1992’de Hocalı’ya ulaşmasından sonra bölgedeki Türklerin tüm dünya ile bağlantısı kesilmiştir. Tüm bu sıkıntılara ek olarak elektrik ve doğal gaz hatları da Ermeniler tarafından kesilmiştir. Dolayısıyla Hocalı; en temel ihtiyaçlardan yoksun, korumasız, elektriksiz, yakıtsız bırakılarak bir anlamda Ermenilerce katliama hazırlanmıştır.

Hocalı’ya adalet hâlâ sağlanmadı…

Ne yazık ki tüm dünyanın gözleri önünde vahşice katledilen soydaşlarımız için hâlen uluslararası adalet sağlanmış değil. Mağduru belli, faili belli, tanıkları ve itirafçıları hâlâ hayatta olan bu savaş suçu nedeniyle ceza almış hiç kimse bulunmamaktadır. Olayların baş sorumlusu Ermenistan’a karşı uluslararası alanda ve uluslararası kuruluşlarda ciddi manada bir tepki verilmemiştir. Bırakın uluslararası alanda tepki verilmesini, soykırımın baş failleri ve o dönemde bölgedeki Ermeni birliklerinin başında bulunan Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan daha sonra Ermenistan Cumhurbaşkanlığı yaptılar, sözde insan hakları savunucusu Batılı ülkelerde kırmızı bültenlerle aranmaları gerekirken, kırmızı halılarla karşılandılar. Diğer baş fail Seyran Ohanyan ise Ermenistan Savunma Bakanı oldu. Hiçbir Batılı lider, bu soykırımcı canilere Hocalı Soykırımı’nı ima eden bir söz bile söylemediler. Uluslararası hukuk açısından soykırımı tanımlayan 1948 Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde bir savaş suçunun “soykırım” olarak değerlendirilmesi için “özel kast” gerektiği, yani bir topluluğu sırf o gruptan olduğu için yok edilmesi saiki aranması gerektiği belirtilir. Ermenilerin itirafları ve mağdurların ifadelerinden Hocalı’daki soykırıma sadece bölge Ermenilerinin değil, Azerbaycan’dan, Ermenistan’ın farklı şehirlerinden ve Lübnan gibi farklı ülkelerden gelen ASALA militanlarının da katıldığı, bunun için özel “ERMENİ İNTİKAM TUGAYI” kurulduğu bilinmektedir. Yani Hocalı’daki Türkler sırf “Türk” oldukları için öldürülmüşlerdir. Bu, olayın uluslararası hukuk açısından en büyük insanlık suçu olarak kabul edilen “soykırım” olduğunu kanıtlamaktadır. Hocalı canisi Sarkisyan bir konuşmasında Hocalı’da yaşananlardan dolayı kesinlikle pişman olmadığını, binlerce insanın ölmesi gerekse bile bu tür ayaklanmaların gerekli olduğunu utanmadan söyleyebilmiştir. Bölge uzmanı Thomas de Waal’a verdiği bir mülakatta ise “Hocalı’ya kadar Azerbaycanlılar bizim sivilleri öldürmeyeceğimizi düşündü. Fakat Hocalı’da biz bunu yıktık” şeklinde konuşmuştur. 2001’de “İşgal ettiğimiz topraklar var. Bunda utanılacak bir şey yok” diyen, 2011’de cumhurbaşkanı sıfatıyla üniversite öğrencilerine “Karabağ’ı bizim neslimiz aldı, Ağrı’yı da size bırakıyoruz” sözlerini sarf eden Sarkisyan’ın bu saldırganlığına hiçbir tepki verilmemiştir. Aslında bu ifadeler resmi ağızla Ermenistan’ın işgalci politikalarının ve Hocalı’da bilinçli olarak sivillere soykırım yapıldığının itirafıdır. Ama söz konusu Batı’nın Kafkasya’daki şımarık çocuğu Ermenistan olunca, yaptığı savaş suçu bile yok sayılabilmektedir.

Sonuç yerine

Hocalı Soykırımı’nın üzerinden 30 yıl geçti. Her ne kadar Türkiye ve Azerbaycan’ın çalışmalarıyla uluslararası alanda Hocalı Soykırımı geniş bir kitleye duyurulsa da faili, mağduru, itirafçıları ve tanıkları hâlâ hayatta olan bu insanlık suçunu gerçekleştirilenlerin cezasız kalması bizleri derinden üzmektedir. 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde bir olayın soykırım olarak değerlendirilmesi için geçerli olan her unsur, Hocalı’da gerçekleştirilmiştir. Toplu öldürme, ciddi fiziki veya zihinsel zarar verme, doğumları kasıtlı olarak engelleme, çocukları zorla başkalarına verme gibi tüm insanlık dışı eylemler gerçekleştirilmiştir. Hocalı hamile kadınların karınlarının deşildiği, çocukların çivilenerek derilerinin yüzüldüğü, ölülerin bile üzerinde işkence yapıldığı bir soykırımdır. Soykırımdan sonra bölgeye giden şehit gazeteci Cengiz Mustafayev, 28 Şubat’ta görüntülerini aldığı cesetlerin, iki gün sonra derilerinin soyulduğunu, uzuvlarının kesildiğini ağlayarak kayda almıştır. Ermenilerin Hocalı’da bu vahşeti yaparken güttükleri en büyük amaç “Türklerden intikam” almaktı. Ne açıdan ele alınırsa alınsın Hocalı’da bir soykırım yaşanmıştır. Ancak soykırımı yapan Ermeniler, mağdur ise Türkler olunca Batılı ülkeler her zaman olduğun gibi bu vahşeti de görmezden geldiler. Hocalı’da aile fertlerini kaybedenler, bu vahşete tanık olanlar, ayakları donduğu için kesilenler, işkence sonucu uzuvlarını kaybedenler bir daha 25 Şubat 1992 öncesi yaşamlarına dönemediler. Hâlâ Hocalı için adalet sağlanmasa da bunun bir gün tecelli edeceğini, Şehitler Hiyabanı’nda tüm ailesini yitiren 5 yaşındaki isimsiz Hocalı şehidini bu dünyadan koparanların cezalandırılacağı günü göreceğimizi ümit ediyoruz. Hocalı’da yaşananları hayatı pahasına görüntüleyen ve başka bir çatışmanın görüntülerini çekerken Ermeniler tarafından 15 Haziran 1992’de şehit edilen Azerbaycan’ın Milli Kahramanı Gazeteci Cengiz Mustafayev’i ve tüm Hocalı şehitlerini rahmetle ve saygıyla anıyorum. 1 Ruslar daha sonra Hankendi’ye Stepan Şaumyan’a atıfla Stapanakert adını vermişlerdir. Şuamyan, 1917 Ekim Devrimi sırasında Kafkaslar’daki önemli Bolşevik önderlerden ve binlerce masum Türk’ün ölümünden sorumlu bir katildi. 2 Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgal tarihleri: Şuşa 8 Mayıs 1992, Laçın 18 Mayıs 1992, Hocavend 2 Ekim 1992, Kelbecer 2 Nisan 1993, Ağdere 7 Temmuz 1993, Ağdam 23 Temmuz 1993, Cebrayıl 23 Ağustos 1993, Fuzuli 23 Ağustos 1993, Gubadlı 31 Ağustos 1993, Zengilan 29 Ekim 193.