Tarımsal ürünlerin hasadı esnasında ürün kaybını kabul edilebilir oranlara azaltabilsek ya da bu kaybı engelleyebilsek, milyarlarca liralık kaybı önleyeceğimizi biliyor muydunuz? Hiç duydunuz mu, duyuran var mı, Bakanlık bu takibi yapabiliyor mu?

Peki, hasattan sonra tüketiciye ulaşana kadar ürün kaybını ve tüketirken israfı engellesek, ülkemizde ve çevre ülkelerde hatta dünyada aç insan kalmayacağını biliyor muydunuz? Hiç duydunuz mu?

Yozgat’ın Sorgun ilçesinde dekara 20 kg buğday ekiliyor ve 500 kg ürün hasat ediliyor. Benzer özelliklere sahip bir başka ilçesi olan Sarıkaya’da yine dekara 20 kg buğday ekilip, 200 kg ürün elde ediliyorsa sözü edilen Sarıkaya ilçesinde dekarda 300 kg dane kaybı var demektir. Yani dane kaybı bu tarlada net yüzde 60’dır.

Genel bir bakış açısıyla yaklaşıldığında tohumun tarlaya ekiminden pazara satılmasına kadar her noktada tane kaybı söz konusudur. Hasatta biçerdöverlerin neden olduğu tane kaybı bunların sadece bir bölümünü temsil etmektedir.

Dane kaybında teknik olarak kabul edilebilir azami sınır yüzde 2’dir

Ülkemizde hasat ve hasattan sonra yaşanan kayıplar, ürüne göre değişmekle birlikte yüzde 5-15 ile yüzde 15-50 oranları arasında değişmektedir. Biçerdöverlerle yapılan hasatta insan ve makine hatalarından kaynaklanan nedenlerle dane kayıpları olması kaçınılmazdır. Ancak bu kayıpların “teknik olarak kabul edilebilir azami sınırı yüzde 2’dir.” Eğitim çalışmaları sonucu 2021'de yüzde 1,5-2’lere kadar düşürüldüğü kabul edilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkemizde biçerdöverlerin yüzde 55’i 10 yaş üzerinde olduğu da bilinerek: Sizce bu kabulün doğruluk oranı nedir? Hangi eğitim (?) hangi kontrol (?) sonucu bu kanıya varılmıştır?

Dane kayıpları, teknik olarak kabul edilebilir azami sınırı yüzde 2 olarak kabul ettiğimiz hâlde neden dane kayıplarını hesaplarken yüzde 1 olarak almayı tercih ediyoruz? Dane kaybı ile ilgili hesaplamalarda ya çok iyi niyetliyiz ya da öyle gösterilip, böyle hesaplanması mı gerekiyor (?)  Peki, yüzde 1 değil de ya yüzde 8 ‘ise (?) Yüzde 10 olmadığını net olarak söyleyebilir misiniz?

Hasat-harman’ın yüzde 5'i ürün sahibinin kendi biçerdöveriyle yapılmakta

Ülkemizde hasat-harmanın yaklaşık yüzde 80-90’ı kendi yürür biçerdöverlerle yapılmaktadır. Bunun da en fazla yüzde 5'i ürün sahibinin kendi biçerdöveriyle hasat edilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 verilerine göre; toplam 19 bin 274 adet biçerdöver bulunmaktadır. Bu sayısının 4 bin 682 adedi 0-5 yaş grubunda, 4 bin 539 adedi 11-20 yaş grubunda iken 5 bin 185 adet biçerdöver 20 yaş ve üzerindedir.

Tahıl hasadının yüzde 80-90’ının biçerdöverle yapıldığı göz önüne alınırsa: Dekara ortalama 400 kg buğday alınan bir arazide yüzde 2’lik tane kaybı sonucu 2021 yılı (17 Mayıs 2021'de açıklanan; 1 kilo buğday 2,25 TL) fiyatları ile yaklaşık (8 x 2,25 TL) 18 TL/da parasal kayıp meydana gelmektedir. 2022 yılı (12.08.2022 tarihi itibarıyla piyasa fiyatı;1 kilo buğday 6-6,5 TL) fiyatları ile yaklaşık (8 x 6,25 TL) 50 TL/da parasal kayıp meydana gelmektedir.

2021 yılı bu tane kaybı yüzde 8 olduğunda bir dekardaki parasal kayıp yaklaşık (32 x 2,25 TL) 72 TL/da iken; 2022 yılında bir dekarda ki parasal kayıp yaklaşık (32 x 6,25 TL) 200 TL/da gibi büyük bir rakama ulaşacaktır.

Görüldüğü gibi birim alandaki tane kaybı arttıkça maddi kayıplar da artmaktadır. Ülkemizde 2021 yılı itibarıyla yıllık yaklaşık 6,7 milyon hektar alanda buğday tarımı yapılmakta olup, üretim yaklaşık 17-18 milyon tondur. Bu alanlarda değişik nedenlerle meydana gelebilecek yüzde 8’lik bir dane kaybı, 1,4 milyon tona yakın ürün kaybına ayrıca da milyarlarca lira da maddi kayba neden olmuştur. Önlemler bir an önce alınmazsa 2022 yılı hasat döneminde de aynı kayıplar yaşanacaktır.

Sap ve samanda da kayıp yaşanıyor!

Tane kayıpları konusunda fikrim; rakamlar büyük ama saha da bu işi çiftçi bile bilmiyor, bilmediği içinde önemseyemiyor. Diğer yandan hasatta kayıp olarak sadece tane kaybı olarak düşünmemeliyiz. Sap ve samanda da kayıp yaşanıyor! Danede yaşanan kaybın aynı oranda olmasa da sap ve samanda yaşandığı da öğrenilmesi gereken ayrıca bir durumdur.

En önemli etken biçerdöver operatörlerinin eğitim noksanlığıdır

Ülkemizde tahıl hasadı mayısın 2. yarısında Çukurova'da başlamakta, haziranda Güneydoğu Anadolu, temmuzda Orta Anadolu ve ağustosta Doğu Anadolu Bölgelerinde devam ederek biçerdöverlere yılda 2.5-3 ay süreyle çalışma imkânı vermektedir. Bu imkân, ortak makine kullanma modeli olan müteahhitlik modelinin yaygınlaşmasına neden olmuştur.

Biçerdöverlerde tane kayıplarına neden olan en önemli etken biçerdöver operatörlerinin eğitim noksanlığıdır. Minnesota (USA) tahıl birliği tarafından yapılan araştırmada “6 km/h hızların üzerinde dane kayıplarının yüzde 3’ün üzerine çıktığı, 9 km/h hızlarda yüzde 6 ve 10.5 km/h hızın üzerinde ise bu dane kayıp değerinin yüzde 13 civarında olduğunu tespit etmişlerdir.” Ayrıca “biçerdöver hızının 6.5 km/h hızlardan sonraki her 1 km/h ’lik hız artışları yüzde 1’lik ek dane kaybına neden olduğu yapılan araştırmalarda ortaya konmuştur.” Dolaysıyla yüksek ilerleme hızı ile yapılan hasatta, diğer tüm ayarların en iyi şekilde yapılması halinde bile, tane kaybının yüksek olması kaçınılmazdır.  Günümüzde yeterince takip ve kontrol yapılamadığından kayıplar çok yüksek oranlara ulaşmıştır. Daha doğrusu sağlıklı bir veri toplama ve izleme yapılmamaktadır. “Dane ya da ürün kaybı biçerdöver operatörünün, takip ve kontrol de ilçe tarımda çalışan ziraat mühendislerinin insafına kalmıştır.”

Bu işin bir mevzuatı olmalı ve uygulanmalı!

Biçerdöverler birbiri ile yarışıyor, çünkü mantık “vur geç, paranı al...” Kontrol bir yere kadar, verilen cezalar ise çok komik... Tane kaybı ciddi bir iş ve sert-caydırıcı kanunu olmalı! Bu işler Ziraat Odalarının yapacağı işler değil! T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı ivedi bir şekilde bu işe el atmalıdır. Ya ilçe tarım bünyelerinde ya da Teknik Muayene Birliği (TÜV) ile anlaşılmalı olarak her hasat döneminden önce, biçerdöverlerin muayenesi yapılmalıdır. Dolap, helezon, batör-kontrabatör, elek ve sarsak muayeneleri yapılmalı. Muayenesiz ve muayeneden geçemeyenlere hasat yaptırılmamalı, gerekirse bağlanmalıdır.

Bu ülkede sadece buğday hasat edilmiyor!

Ayçiçeği, mısır, soya, çeltik ve yemeklik tane baklagiller de hasat edilmektedir. Dolaysıyla bu ürünlerimizin hepsi birer milli servet değeri taşımaktadır. Nasıl buğday için tane kayıpları ölçüm metodu uygulanıyorsa, bu bitkiler içinde tane-tohum kayıpları ölçüm metodu (buğday ölçüm metoduyla yapılmamalı!) geliştirmeliyiz. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bu konuda çalışmalar yapmalı ve bu çalışmaları, Tarımsal Yayım ve Hizmet İçi Eğitim Merkezi Müdürlükleriyle paylaşmalıdır. 

Son Söz: Ülkemizin kaynakları sonsuz değildir! Açlığın ve israfın önlenmesi konusunda duyarlı olup, sürdürebilir bir tarım politikası ile tüketicileri en ucuz gıdaya eriştirme gayreti içerisinde olurken, diğer taraftan da çiftçilerin gelirlerinin öngörülebilir ve istikrarlı olmasını sağlamalıyız…

“Boş yere dökme buğdayını tarlaya-halazaya, zorda kalıp açma ellerini Rusya’ya, Ukrayna’ya…”

Başta babam olmak üzere bütün çiftçilerimiz; hasatta ne olur acele etmeyin! Kullandığınız tarımsal girdileri, emeklerinizi, bir üretim dönemi boyunca beklediğiniz zamanı, ailenizi, geleceğinizi ve ülkenizi düşünün. Hasadı “işlerden bir an önce kurtulmak için değil de, geleceğinize temel atmak için yapın, yaptırın!”

Nasırlı ellerinizden öperim. Sağlıcakla kalın…