Hiç kimse alınan yürüyüş kararlarını bir demokratik hak olarak izah etmeye ve basitleştirmeye kalkışmasın. Niyet de, hedef de bellidir. Türkiye terörle mücadelede bu kadar kritik bir noktaya gelmişken, içeride bir kargaşa oluşturmaya uğraşmak, yeni bir cephe açarak teröristlere nefes aldırma girişimidir. Ülkeyi kendi içinden vurma teşebbüsüdür.

Türkiye beka mücadelesinde tarihi bir süreçten geçiyor. Etrafındaki kuşatmayı yarmasından, bölgesinde saygın, etkin ve güçlü bir konuma gelmesinden rahatsız olanlar, yani taktiklerle, şeytani planlarla bunun önün kesmeye uğraşıyorlar. Dışarısı ve içerisi birbirini tamamlıyor, birinin bıraktığı yerden diğeri devam ediyor.

LİDER ÜLKE OLMA KARARLILIĞI

Her ne kadar son günlerdeki vaka artışı bizi biraz endişelendirse de Pandemi sürecini dünyada en başarılı şekilde yürüten ülke olduk. Virüs üzerinden yapılan yıkım hesapları boşa çıkarıldı. Son ümitleri ekonominin çakılmasıydı, bunun da tutmayacağını gördüler ve anladılar. Türkiye bir taraftan bütün kirli hesapları bozuyor, diğer taraftan “lider ülke” olma yolunda yeni ve kritik hamleler yapıyor. Akdeniz’de tarihi adımlar atılmış ve pekiştirilmiştir. Libya’da sadece bir ülkenin geleceğini kurtarmıyoruz, aynı zamanda tarihin akışını değiştiriyoruz. Suriye’de aynı şekilde etkin bir tavır alarak, bir taraftan toprak bütünlüğünün sağlanmasını diğer taraftan bu ülkenin huzura kavuşmasını temin için ağırlık koyuyoruz.

BULUNUP YOK EDİLİYORLAR

Yıllardan beri bize ayak bağı olan, her hamlemizde önümüze çıkarılan terörü bitirmek için kararlılık gösterip, büyük bir temizlik yapıyoruz. Daha önce icra edilen Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatlarının ne kadar önemli, ne kadar hayati ve ne kadar etkili olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılıyor. Bu ihanet güruhuna hiçbir şekilde tahammül gösterilmeyeceği, nerede olurlarsa olsunlar bulunup yok edilecekleri önce kendilerine, sonra da bütün dünyaya gösterilmektedir. Pençe-Kartal ve Pençe-Kaplan Operasyonları bu katil sürüsün son kalıntılarını da ortadan kaldıracaktır. Diğer taraftan ihanetin içerideki uzantıları, kravatlı versiyonları da ak ettikleri biçimde yargı önüne çıkarılıyor ve bu ülkeni sahipsiz olmadığı net şekilde gösteriliyor.

BAŞARIDAN RAHATSIZLAR

Bütün bunlar olurken elbette karşımızdakiler de boş durmuyor. Her gün yeni bir senaryo ile karşımıza çıkıyor, arkadan dolanıyor ve her türlü rezilliği yapıyorlar. Ancak, hiçbir fayda etmiyor. Kimseye eyvallahımız yok. ABD’sini, Rusya’sını, AB ülkelerini, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi şer güçlerini anlıyoruz, da içimizdeki zilleti bir türlü anlayamıyoruz. Kelimenin tam anlamı ile hükümet üzerinden Türkiye’ye karşı cephe alıyor, ağababalarının talimatları ile yeni oyunlar sahneliyorlar. Dışarıdan yapılamayanı içeriden yapmaya uğraşıyorlar. Türkiye’nin Suriye’de olmasından da, Libya’da bulunmasından da, Haftanin, Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan ve Hakurk’taki terör yuvalarına yerle bir edilmesinden de, kravatlı teröristlerin hak ettikleri cezayı almasından da çok rahatsızlar.

CHP’DEN DOLAYLI DESTEK

Terörün bu ülkede artık zemin bulamayacağının telaşına düşmüş durumdalar. Son bir hamle ile bir kriz çıkarmaya, bir kaos ortamı oluşturmaya, gezi benzeri bir kalkışmayla mümkünse ülkeyi karıştırmaya çabalıyorlar. HDP’nin yürüyüş planı kirli ve alçak bir provokasyon girişimidir.

Çok şükür tutmamıştır ve daha ilk günden bozguna uğramışlardır. CHP Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha önce yaptığı yürüyüşü hatırlatarak, “Kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır” sözü, HDP’ye örtülü bir destektir. Milletin gazabından korktukları için açıktan veremedikleri desteği dolaylı olarak veriyor, bir taraftan da bir karışıklık çıkarabilmek için gerekirse devreye girebileceklerini ilan ediyorlar. Bu açıklamanın başka bir anlamı yoktur.

Durumdan vazife çıkaran başka yıkım güruhlarının da çeşitli bahanelerle hemen devreye girdiklerini ibretle izliyoruz. Baro görünümlü yürüyüş kararları bunun vahim göstergesidir. Bu yürüyüşle maksadın ne olduğunu, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ortaya koymuştur. Feyzioğlu’nun, yürüyüş yapan baro sayısının 80 değil 30 olduğunu belirtip, sonra da, “Yürüyüş yargının sorunlarını çözmek için midir, yoksa başka bir şey için mi?” diye sorması, çok anlamlıdır ve işin gerçek yüzünün ifşasıdır.

NİYETLERİ BELLİ

Hiç kimse bu yürüyüş kararlarını bir demokratik hak olarak izah etmeye ve basitleştirmeye kalkışmasın.

Niyet de, hedef de bellidir. Türkiye terörle mücadelede bu kadar kritik bir noktaya gelmişken, içeride bir kargaşa oluşturmaya uğraşmak, yeni bir cephe açarak teröristlere nefes aldırma girişimidir. Türkiye ile meselesi olan, ancak bir türlü istedikleri sonuca ulaşamayanlara yeni bir imkan sunma gayretidir. Ülkeyi kendi içinden vurma teşebbüsüdür. Bunları anlamamız, hoş görmemiz, kabul etmemiz mümkün değildir.

CHP ve yancılarının milletten alamadıkları iktidarı kimlerden istedikleri, nerelerde aradıkları bir defa daha gözler önüne serilmiştir. Bu durum aynı zamanda Cumhur ittifakının önemini ortaya koymakla kalmıyor, ülkenin geleceğinin teminatı olduğunu da herkese net biçimde gösteriyor.