Ülkemizde ilk kez ünlü spor adamı, Mustafa DENİZLİ’nin “İrlanda’yı yendik ama önemli olan içimizdeki İrlandalıları yenmek” cümlesini sarf etmesiyle dilimize bir deyim olarak giren “İçimizdeki İrlandalılar” kavramını, tarımsal açıdan yorumlamak ve “içimize yerleşmiş İrlandalılar” olarak sizler için kısaca yazmak istedim...

Gözümüzün içine baka baka kandırdılar!

Sahte yanlış ve yalan dünyalarında, koşuşturuyorlar...

Bizde gelecek analizi yok! Hep geçmişin dedikodusunu yaptık ve hâlâ yapmaya devam ediyoruz! Gelecekten gaibi, Allah bilir deyip geçmişiz.

Hayır; Allah’tan geleni gaibi Allah bilir.

Kuldan gelen gaip değildir. Kulda bilebilir!

Sizin planınızı bende bilirsem, kulun planını bilirsin üstelik ne yapacağını da bilirsin...

Oligarşik güçler, ekonomik tetikçiler öncelikle ülkemiz ekonomisi ve ülkemiz tarımı üzerinde gelecek senaryosu üzerine hiç durmadan çalışıyorlar...

Peki, söyler misiniz bizler ne yapıyoruz?

BİLİNÇLİ OLMAK ZORUNDAYIZ!..

Kendimize gelmek, sorunları dış etkenlerin etkisinden uzak ortamlarda tartışıp, bir çıkar yolu aramak “en mühim, en önemli işimiz” olmalıdır. Biat edip kutuplaşmak, karşı karşıya gelmek sadece bizi bağımlı hale getirir. Bizi sömürmek isteyenlerin işine gelir. Tarımda söz sahibi karar vericiler, belirli bir noktada fikir birliğine varmış olmalı, hatta varmalıdırlar.

Kıymetli ve de çok değerli meslektaşlarım, herkes tarım zirvesi yapmaya çalışıyor(!) Platformlar da konuşuluyor, nutuklar atılıyor!... Allah aşkına bilim dünyasından kim var? Çiftçi temsilcisi olarak kim var? Gerçekten sahada olan hangi bilim insanı, hangi yönetici hangi örnek çiftçi var?

İnsanları; sen şu ittifaktasın o bu ittifakta diyerek gruplara ayırmışlar. Bir de tarımın elitleri var ki onlar; bir kalem bir defter birde hesap makinesiyle dünya tarımın zirvesinde olduklarını sanıyorlar(!) Yapılan tarım zirvelerinin ülke tarımına zerre kadar bir faydası yok diye düşünenlerdenim! Ülke tarımından ziyade kurum, kuruluş ve insanlar kişisel lansmanlarını (reklam... ürün, proje, hizmet gibi çalışmalar) yapıyorlar. Dolaysıyla ülkemiz tarımıyla değil, birbirleriyle yarış halindeler. Bu zirveler ekranlarda devamlı kafa karıştırmaya devam ediyor(!)...

Kıymetli meslektaşlarım, arkadaşlarım, değerli dostlar: Ya gerçeği dibine kadar anlayıp öğreneceğiz ya da sahte bir dünyada oyalanıp duracağız!..

ÇOK ZOR, ÇOK BASİT!..

Ülkemiz tarımına yön vermek, yönetmek çok zor; ülkemiz tarımına yön vermek, yönetmek çok basit! Bilirsen çok basit, bilemezsen çok zor! Peki, biz ne yapıyoruz? Sadece mazeret üretiyoruz!...

İşi gücü bırakalım! Suçu birilerine atalım, mesela bakanlığa. Uygulanan politikalara veryansın edelim. Üreticileri tembellikle suçlayalım, tüketicileri vurdumduymazlıkla kınayalım, üretici firmalara veryansın edelim. Çıkalım televizyonlara ülke tarımı hakkında ileri-geri konuşalım.

Bürokrat isen, tarım örgütlerini, büyük çiftçileri, hayvan yetiştiricilerini tanıma; dünya da tarım namına ne varsa bilme, öğrenme; birde bu kadar cengâver varken nerde bir pısırık, dünyayı tanımayan, memlekete faydası olmayan faydasızları, hayalini bile kuramayacaklara makamlara getir, koltuklara oturt! (Aslanları kediye boğdurmak tabiri var ya; kedilerde aslanları boğsun.) Bakanlıkta çalışansan işlerin yoğunluğunu bahane et, senden yetenekli çalışanlara çamur at. Yöneticiysen koltuğu korumak için üstlerine şirinlikler yapmaya devam et. Üretici isen hiçbir yeniliği takip etme, hiçbir analiz yaptırma; bir yandan mazot, gübre ve ilaçların pahalılığından yakınmakla günlerini geçir! Diğer yandan her şeyi devletten-ba- kanlıktan beklemeye devam et!

Mazeret üretmek, birilerini suçlamak, birilerine şirinlik yapmak, bize göre değil! Bırakalım bunları biz işimize bakalım... Unutmayalım ki içinde bulunduğumuz coğrafya da bizim bizden başka dostumuz yok! Yılların getirdiği birikim içinde düne göre bugün daha fazla meseleleri biliyor ve kendimizi önemli ölçüde yeniliyoruz. Ama bu yenilenme yetmiyor, daha çok çalışmalıyız. Hata yapmamak için mutlaka yapacağımız her şeyi bizim planlayıp uygulamamız gerekiyor. Birbirimizi iyi tanımalı, teşkilatlı olmaya azami heyecan duymalıyız.

Son söz: Hem tarım bakanlığına hem de sektör temsilcilerine; gündelik siyasetlerle, polemiklerle vakit kaybettirilmemesi gerekir! Dolayısıyla “tarımın geleceğini çalışkan, fedakâr, liyakatli ve erdemli gençler şekillendirecektir.” Bundan hiç şüpheniz olmasın!

Şüphesi olanlar gençliğin sesine kulağını kapatanlardır!...