İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gazetemiz TÜRKGÜN’ün sorularını yanıtladı. Bakan Soylu, HDP’nin terör örgütü PKK’yla beraber Türk demokrasisini zehirlediğini ifade etti. Türkiye’deki demokrasi savunucularının karşı çıkması gereken siyasi partinin HDP olduğunu dile getiren Süleyman Soylu, terör örgütüyle her türlü ilişkisi gün yüzüne çıkmış bir siyasi partiye hiçbir hukuk devletinin mahkûm olmadığını belirterek Anayasa’yı işaret etti ve başlıktaki ifadeyi kullandı.

Bahadır Çoban / TÜRKGÜN

İçişleri Bakanlığı göreviniz boyunca eş güdümlü şekilde Türkiye’ye saldıran PKK, FETÖ, DEAŞ gibi birçok terör örgütüyle yoğun bir mücadele içinde oldunuz. Terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı ortak bir amacı olduğuna inanıyor musunuz?

Türkiye, etrafı terörden bir ateş çemberi olmasına rağmen, 15 Temmuz gibi bizatihi devleti, milleti hedef alan bir kalkışma olmasına rağmen geri adım atmadan, terör örgütlerinin Türkiye’yi etkilemesine fırsat vermeden büyük bir mücadele yürüttü. Terörün hedefi nedir? Terörün hedefi Türkiye’dir. Terörün hedefi Türkiye’nin ilgi ve etki alanlarında olmamasını temin etmektir. Terörün hedefi Türkiye’nin insan kaynağıdır. Büyümesi, güçlenmesi ve medeniyetini hem etrafındaki coğrafyaya hem de dünyaya yüksek sesle ifade edebilmesini engellemektir. Ülkesine huzur gelen bir Türkiye’nin etrafındaki coğrafyaya huzur getirmesini engellemektir.

‘ESKİ TÜRKİYE’Yİ ÇOK ARARLAR’

Terörün hedefi Türkiye’nin sanayisinin gelişmesini engellemektir. Türkiye’nin gençlerinin yarına olan, gelecek bakışlarına olan umudunu ortadan kaldırabilmektir. Terörün hedefi Türkiye’nin kardeşliğini sürekli sorgulatır olmaktır. Türkiye’nin içinde sürekli çatışma çıkartıp bunu kanatmaktır. Dünyanın hiçbir ülkesi, hiçbir milleti bunu kabul etmez. Peki, terörün arkasında kim var? Eskiden denirdi ki “Terörü yurt dışı mihraklar besliyor”.

Bunu söyleyenlere derlerdi ki “Siz karanlığa taş atıyorsunuz, yurtdışı mihraklar diye bir şey söz konusu değil, kendinizi savunmak için bu tip sözler ve bahaneler üretiyorsunuz”. Yirminci yüzyılda terörün arkasındaki dış mihraklar söylendiği zaman özellikle sol kesimin entelektüelleri bize dudak bükerek bakarlardı. Oysa bugün kendileri de söylüyorlar. Terörün arkasında Fransa’nın olduğu, PYD’yi, PKK’yı desteklediği, Amerika’nın kendi eğitmenlerinin meselenin bizatihi içinde olduğu apaçık ortada. Terör derken sadece PKK’dan bahsetmiyorum, aynı zamanda FETÖ’den de bahsediyorum, DEAŞ’tan da bahsediyorum. DEAŞ’ı biz mi icat ettik? DEAŞ’la kim iş tuttu veya DEAŞ türevi örgütlerle kim ve niçin iş tuttu? Ve onunla işinin bittiğini düşündükten sonra o nasıl bir noktaya evrildi? Bütün bunların tamamını bir vesileyle görüyoruz.

  • Bahsettiğiniz dış mihraklarla Türkiye arasında nasıl bir ilişki var?

 

-Çok basit bir ilişki. Biz dünyanın hem en stratejik hem en verimli hem medeniyet açısından en zengin hem de insan kaynağı açısından başka coğrafyalara benzemeyen derecede niteliği olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Sadece kendi ülkemiz için söylemiyorum. Bunun için bu coğrafyayı felç etmek lazım. Bu coğrafyayı hareketsiz kılmak, bu coğrafyayı istikrarsız bir hâle getirmek lazım. Tam ifadesiyle söylemek gerekirse bu coğrafyayı parça pinçik etmek lazım.

FETÖ, İSLAM’I KULLANIYOR!

PKK bir kültür terörizmi ortaya koymaktadır. DEAŞ İslam’ı ifsat etmeye çalışmaktadır. FETÖ İslam’ı başkalaştırmaya çalışmaktadır. Dikkat ederseniz bunların her birinin kendi kültür kodlarımıza yönelik hedefleri söz konusudur.”

Peki, bu coğrafyayı bütünleştirebilecek unsur nedir? O da Türkiye’dir. Eğer Türkiye terör gibi meselelerle uğraşırsa etrafındaki coğrafyaya çıkıp şöyle bir bakma fırsatına sahip olamaz. Hani elini kafanın üzerine koyarsın gözün güneşe çarpmasın diye siperlik yaparsın ve bakarsın ya Türkiye’ye bu fırsatı vermek istemiyorlar. Ekonomik krizlerle Türkiye’yi karşı karşıya bırakmalarının sebebi budur. Artı, darbelerle Türkiye’yi karşı karşıya bırakmalarının temel sebebi budur. Türkiye’yi birtakım uluslararası krizlerin göbeğine oturtmak istemelerinin temel sebebi budur. Türkiye’yi vesayet üzerinden kontrollü bir şekilde yönetmek istemelerinin temel sebebi budur.

‘TERÖRÜN HEDEFİ BU MEDENİYETTİR’

  • Terörle mücadelede büyük başarılar elde edildi. Çok da uzak olmayan bir zamanda “Terör Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkacak” diyebilir miyiz?

 

-Bir çalışma yapıyoruz, sunumunu aldım, arkadaşlar hazırlıyorlar: “Terörün Türkiye’ye maliyeti”. Hakikaten birçok öğretim üyemiz bu konuda yaklaşık bir buçuk yıl aşağı yukarı 20 milyon veriyle çalıştılar. Az bir rakam değil yani. 20 milyon veriyi birbiriyle korele ederek çalıştılar. Çok önemli uluslararası literatürle de uyumlu bir terörizm endeksi çıkardılar. Bunun Türkiye’ye zararı nedir, hangi dönemler zarar görmüştür, öyle grafikler var ki sadece şu cümlesini söyleyeyim:

Türkiye’nin farklı sebeplerle sıkıntıda olduğu dönemlerde terörün etkisini görmüyoruz. Türkiye bir ekonomik krizle karşı karşıya ise terörün alt seviyeye indiğini görüyoruz. Türkiye bir uluslararası krizin göbeğinde ise terör kendini geri çekiyor, Türkiye toparlanıp bir büyüme hamlesi içine girmeye başladığı andan itibaren de terör devreye giriyor. Önümüzdeki günlerde bu çalışma bütün ayrıntıları ile beraber paylaşılacak. Zaten akademik bir çalışma. Bizim de çok destek olduğumuz ve yapılmasını istediğimiz bir çalışmaydı. Bundan sonra da bu terör endeksi ile beraber devam edilecek.

AVRUPA’NIN İSTEKLERİ BİZİ ŞAŞIRTIYOR

Daha birkaç gün önce Avrupa’da birtakım siyasetçilerin dokunulmazlıklarının kaldırıldığını hatırlatan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Avrupa kendisi için terör ile siyaseti birbirinden ayıran bir zihniyete sahip ama bunu Türkiye ifade ettiğinde demokrasi ve insan hakları liginde bir soru işaretiyle tartışmalı bir şekilde karşı karşıya bırakılıyor. Bu da baştan itibaren söylediğim, Batı’nın çifte standardı ve ikiyüzlülüğüdür” dedi.

Yani terörün hedefi Türkiye’dir, terörün hedefi bu büyük millettir, terörün hedefi bu medeniyettir ve terörün hedefi bizim coğrafyamızdır. Peki, terör bu coğrafyada biter mi? 21. asır sonrasında Türkiye’nin yürüyüşünü görenler, 21. asır öncesi Türkiye’nin yürüyüşü yok demiyorum yanlış anlaşılmasın, bu bir kapasite meselesi, yani Cumhuriyetimiz kurulduğu andan itibaren Türkiye hep geçmişte yaşadığı, o şahlanış ve yükseliş döneminde dünyaya vaaz ettiği hâli aradı.

Şimdi 21. asrın başından itibaren, Cumhuriyetimizin kurulduğu günden bugüne kadar elde ettiği kapasiteyi daha da genişleterek sadece 780 bin kilometrekarelik bir alanı değil, ki bizim etrafımızdaki coğrafya bizim ilgi alanlarımızdır, bu ilgi alanlarını etki alanlarına dönüştürebilen bir politika ve bir strateji ortaya koyuyor. Bunun da dünyadan farkı şu:

Bunu emperyal bir bakış açısıyla yapmıyor. Tam tersi, bu coğrafyanın huzuru, kardeşliği, barışı ve bu coğrafyanın kendi medeniyet kodları ile birlikte gerçekleştirmeye çalışıyor.

Terörün hedefi Türkiye’nin sanayisinin gelişmesini engellemektir. Türkiye’nin gençlerinin yarına olan, gelecek bakışlarına olan umudunu ortadan kaldırabilmektir. Terörün hedefi Türkiye’nin kardeşliğini sürekli sorgulatır olmaktır.”

‘HDP DEMOKRASİYİ İÇERİDEN ÖLDÜRÜYOR’

  • Terörle mücadelenin bir boyutu da kuşkusuz siyasi alandaki mücadele. Milliyetçi Hareket Partisi uzun süredir terör siyasetinin yasaklanması konusunda çağrı yapıyor. Terörle mücadeleyi birinci elden yürüten kişi olarak siyasal alandan azade bir terörle mücadele konseptinin başarı şansını nasıl görüyorsunuz?

 

-Şöyle ifade edeyim: Daha birkaç gün önce Avrupa’da birtakım siyasetçilerin dokunulmazlıkları kaldırıldı terörle olan bağları sebebiyle. Daha birkaç gün oldu. Avrupa kendisi için terör ile siyaseti birbirinden ayıran bir zihniyete sahip ama bunu Türkiye ifade ettiğinde Türkiye demokrasi ve insan hakları liginde bir soru işaretiyle tartışmalı bir şekilde karşı karşıya bırakılıyor.

Bu da baştan itibaren söylediğim, Batı’nın çifte standardı ve ikiyüzlülüğüdür. Bundan hiç vazgeçmeyecekler. Batı’nın temel bir problemi var. Batı marjinalizmin esareti altına girmiş 21’inci asırda. Aslında hepimiz Batı’ya acımalıyız. Marjinal fikirler olmaz mı? Olur. Marjinal düşünceler olmaz mı? Olur. Ama büyük ülkeler ve bu konularda tecrübeyle birikimin süzgecinden geçmiş ülkeler buna teslim olmazlar.

DEMOKRASİYİ ZEHİRLEYEMEZLER

HDP demokrasiyi içeriden öldürmektedir. Türkiye’de demokrasi savunucularının karşı çıkması gereken tek bir siyasi parti varsa o da HDP’dir. Terör örgütü, HDP’yle birlikte Türk siyasetine ve Türk demokrasisine zehir zerk etmektedir.”

Bunu görürler ama devletlerin süreci makuldür, marjinal yapıya boyun eğmek değildir. Batı marjinallere boyun eğiyor. Bu marjinalleşmeyi esas itibarıyla kendi içlerinde kontrol etmeye çalışıyorlar ama marjinalizmi başka ülkelere yayıyorlar, yaymaya çalışıyorlar. Yeni sömürgecilik anlayışları da budur. Bu da başka bir sömürgecilik anlayışıdır ve özellikle Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terörizmin bir boyutu da kültür terörizmidir. Terör örgütleri özellikle PKK bir kültür terörizmi ortaya koymaktadır. DEAŞ, İslam’ı ifsat etmeye çalışmaktadır. FETÖ, İslam’ı başkalaştırmaya çalışmaktadır. Dikkat ederseniz bunların her birinin kendi kültür kodlarımıza yönelik hedefleri söz konusudur.

Burada terör örgütleri bunu siyasallaştırırsa milleti devreden çıkartmış olurlar. HDP demokrasiyi içeriden öldürmektedir. Türkiye’de demokrasi savunucularının karşı çıkması gereken tek bir siyasi parti varsa o da HDP’dir, eğer samimilerse. Terör örgütü, HDP’yle birlikte Türk siyasetine ve Türk demokrasisine zehir zerk etmektedir.

HİÇ BİR HUKUK DEVLETİ MAHKÛM DEĞİLDİR

Anayasa, kurallar, yasalar çok açık, çok net. Biz terör örgütüyle irtibatı olan bir siyasi partiye veya bunu reddetmeyen bir siyasi partiye, her türlü ilişkisi gün yüzüne çıkmış bir siyasi partiye mahkûm değiliz. Hiçbir hukuk devleti mahkûm değildir. Anayasa, kurallar, yasalar bu konuda ne diyorsa bunu gerçekleştirmek hukuk devletinin temel görevidir. Eğer mahkûm olursak Türkiye’de terör örgütlerinin partilerinin olabileceğini zımnen kabul etmiş oluruz.”

 

  •  Bu durum hukuken nasıl önlenebilir?

 

-Anayasa, kurallar, yasalar çok açık, çok net. Biz terör örgütüyle irtibatı olan bir siyasi partiye veya bunu reddetmeyen bir siyasi partiye, her türlü ilişkisi gün yüzüne çıkmış bir siyasi partiye mahkûm değiliz. Hiçbir hukuk devleti mahkûm değildir. Anayasa, kurallar, yasalar bu konuda ne diyorsa bunu gerçekleştirmek hukuk devletinin temel görevidir. Eğer mahkûm olursak Türkiye’de terör örgütlerinin partilerinin olabileceğini zımnen kabul etmiş oluruz. Soru bu: Türkiye’de terör örgütlerinin partileri olabilir mi, olamaz mı? Benim şahsi kanaatim dünyanın hiçbir yerinde olamaz.

NOT: İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeden bir gün sonra Sayın Bakan’ın annesi Servet Soylu Hanımefendi’nin vefat haberinin gelmesi nedeniyle söyleşimizi yayınlamayı bugüne erteledik. TÜRKGÜN gazetesi olarak merhume Servet Soylu Hanımefendi’ye Allah’tan rahmet, Sayın Süleyman Soylu başta olmak üzere tüm ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

YARIN: 

  • DİYARBAKIR ANNELERİNİN TERÖRE KARŞI DURUŞU
  • ABD’NİN AÇIKLAMASINA CEVAP