FETÖ belasından kurtulmak, çözüm denilen çözülme sürecini bir daha açılmayacak şekilde kapatmak, Türkiye için tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Dikkat edilirse, Ak Parti’nin 18 yıllık iktidarının 15 yılında yapılamayanlar, son 3 yıla sığdırılmıştır. Terörle adam gibi mücadele edilmiş ve PKK denilen illet yok edilme seviyesine indirilmiştir. Kıran ve Kapan operasyonları ile büyük bir temizlik yapılmış, terörün bütün unsurları kıpırdayamaz hale getirilmiştir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları ile Fırat’ın batısı, Barış Pınarı Harekatı ile Fırat’ın doğusu kontrole alınmış ve Suriye sınırımız emniyete alınmıştır.

MİLLİ DURUŞ

Terörle mücadelede sağlanan başarıda milli sanayimizin yakaladığı ivmenin de büyük katkısı vardır. Özellikle milli savunmada ihtiyaç duyulan silah ve mühimmatın çok büyük bölümünü kendi imkanlarımızla, hem de dünyanın en iyisi olarak yapıyoruz. S-400’lerle birlikte çok daha güvendeyiz. Kendi uçağımızı da yapacağız. FETÖ ablukasından kurtulan Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesinin ve dünyanın en caydırıcı, en etkili, en belirleyici gücü olarak onurumuz ve gururumuzdur. Kıbrıs’ta, teslimiyetçi politikalar bir kenara bırakılmış, milli menfaatlerimizi esas alan bir yola girilmiştir. Irak’la ilişkilerimiz Barzani’nin durumuna göre değil, Türkiye’nin konumuna göre şekilleniyor. Suriye’de ABD ve Rusya tepişmesini bir kenara bırakıp, kendi önceliklerimize göre hareket ediyoruz. Doğu Akdeniz’de hak ve menfaatlerimizi korumakta kesin kararlılığımızı bütün dünyaya net şekilde göstermekle kalmadık, çok tarihi adımlar attık. Arama ve araştırma gemilerimiz faaliyetlerini kesintisiz sürdürüyor ve artık bir sonuç almak üzere olduğumuzun haberleri geliyor. Libya ile imzaladığımız anlaşma bir başka dönüm noktasıdır ve Türkiye üzerindeki bütün kirli hesapları yerle bir etmiştir. Şimdi, bu anlaşmanın gereğini yerine getiriyoruz ve Libya’da bir oldu-bittiye izin vermeyeceğimizi bizzat sahaya inerek gösterdik.

MAZLUMLARIN ÜMİDİ TÜRKİYE

Türkiye’nin bu etkili, belirleyici, kararlı ve milli duruşu, doğal olarak bir takım çevreleri çok rahatsız ediyor. Oyunları bozulanlar, hesapları şaşanlar, Türkiye ile ilgili karanlık hesaplarları ellerinde patlayanlar çıldırmış bir şekilde karşı atağa geçiyor. AB’nin sözde Türkiye’yi cezalandırma çabalarını, Yunanistan’ın çırpınışlarını, İsrail’in nasıl kıvrandığını, Suudi Arabistan’ın fesat çıkarma gayretlerini, Birleşik Arap Emirlikleri’nin sinsi tuzaklarını, Rusya’nın arkadan dolanma çabalarını, ABD’nin artık gına getiren tehditlerini ve çaresiz biçimde Ermeni iftiralarına sarılmasını ibretle izliyoruz. Yunanistan AB’den NATO’ya kadar arkasında durama ihtimali olan her kim varsa, tamamına yalvarıyor. Esat dünyanın gözleri önünde yeni katliamlar yapıyor, İdlib’den feryatlar yükseliyor. Hafter denilen terörist Türkiye ile meselesi olan her kim varsa onlarla işbirliği arıyor, ama ne bir ümidi var, ne de bir sonuç alabiliyor. Bütün mazlumların, bütün çaresizlerin, can derdine düşenlerin tek ümidi, Türkiye’dir.

NİYE RAHATSIZ OLUYORSUNUZ?

Bütün bunlar Türkiye’nin kararlılığında, etkin ve aktif duruşunda zerre kadar bir değişiklik oluşturmadığı gibi, bütün dünya artık şunu kabullenme noktasına geldi. Türkiye’nin rızası olmadan ne Akdeniz’de, ne Balkanlarda, ne Kafkaslarda ve ne de Ortadoğu’da hiçbir adım atılamaz, hiçbir karar alınamaz. Türkiye sadece Ortadoğu’yu değil, Avrupa’nın geleceğini de şekillendiriyor. Bunu biz söylemiyoruz, açın bakın bütün Avrupa gazeteleri yazıyor, bütün dünya bu gerçeği çaresiz biçimde kabul ediyor ve onaylıyor. Bu ülkenin varlığını, birliğini, geleceğini düşünen, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden yana olan hiç kimse, bu durumdan rahatsız olamaz. Tam tersine daha iyisinin olması, daha etkili ve lider bir konuma gelmemiz için yapılanı onaylar, destek verir ve yardımcı olur.

CUMHUR İTTİFAKI BAŞARDI

Bu noktada akıl, izan ve vicdan sahibi herkesin kabul edeceği bir başka gerçeğe daha dikkat çekmek istiyorum: Türkiye’nin silkinip ayağa kalktığı, zincirlerini söküp attığı, milli ve kararlı bir duruş ortaya koyduğu dönem, Cumhur ittifakı dönemdir. Bu ittifakla birlikte Türkiye yeni bir yola girmiştir. Her şeyden önce yeni bir sisteme geçilmiş ve önceki sistemin bütün olumsuzlukları, yetersizlikleri, ayak bağları bir kenara bırakılmıştır. Yönetimde istikrar sağlanmış, adalet ve hukuk işlemiş, hızlı karar alınmış, kimin ne dediğine bakılmadan milli menfaatler her şeyin önüne geçirilmiştir. MHP bu ittifak içinde hiçbir özel beklentiye girmemiş, hiçbir hesap yapmamış, hiçbir zorluk çıkarmamıştır. Ülkenin ve milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmıştır. Sayın Devlet Bahçeli, hükümete doğru kararlar almasında yol göstermiş, cesaret vermiş ve net bir şekilde desteklemiştir. Sonuç ortadadır. Elbette daha yapılacak çok iş var. Ancak, Türkiye doğru yoldadır. CHP ve yancılarının Türkiye ile hesabı olanlarla birlikte hareket etmesi, her işi yokuşa sürmesi, engel olmaya çabalaması bir şeyi değiştirmiyor. Sadece gerçek yüzlerinin, asıl niyetlerini bu millet ibretle görüyor ve günü geldiğinde de gereğini yapacaktır. Cumhur ittifakı bu ülkenin büyük şansı, bu milletin ortak iradesidir.