Köylünün birisi, diğer bir köylüden “10 kile buğday alacağı olduğunu” iddia ediyormuş. Aslında böyle bir alacağı yokmuş ama adam bir yalancı şahit bulup, mahkemeyi aldatıp, on kile buğdayı almayı planlıyormuş.

Yalancı şahit ararken Nasreddin Hoca “ben şahitlik yaparım” deyince adam pek sevinmiş. Öyle ya Hoca şahit olunca, Kadı Efendi kolaylıkla karar verebilir.

Mahkemede Kadı Efendi Hoca’ya sormuş:

Bu adamın şu adamdan on kile buğday alacağı varmış. Ne diyorsun?

Nasreddin Hoca;

“Evet Kadı Efendi. Bu adamın bu adamdan on kile arpa alacağı vardır” deyince adam atılmış;

“On kile buğday diyecekti, dili sürçtü herhalde” demiş.

“Yalan olduktan sonra ha buğday, ha arpa. Ne fark eder?” demiş Hoca.

          CHP ve İP’in yalan yarışını görünce aklıma bu fıkra geldi… Ha CHP yalanı, ha İP inkârı. Fark etmiyor. Nasıl olsa ortak oldukları ihanet aynı…

          HD(P)KK ile Anayasa taslakları hazırlama konusunda iyice açığa düşen ve faka basan CHP-İP ikilisi yalanda ve inkârda birbiriyle yarışıyor. Eylem ve söylemleriyle ülkemizi bölmeye çalışan ve şehitlerimizin katili olanlarla bir ittifak yaptılar, onları ne üzerlerinden atabiliyorlar, ne de kabul ediyorlar. HD(P)KK ile ittifaklarını bazen kabul ediyorlar, bazen inkâr ediyorlar. Buradaki amaç toplumu oyalamak, aldatmak ve kandırmaktır. HD(P)KK konusunda CHP-İP ikilisi bazen iyi polis-kötü polis rolünü oynuyor. Bazen “HDP Kürt siyasal hareketinin temsilcisi” diyen sonra çıkıp aynı HDP’ye “Terör örgütünün uzantısıdır” diyebiliyor. HDP’li Ahmet Türk ile gizlice buluşup ittifak anlaşması yapanlar, onca açıklamaya ve sonuçlara rağmen “HDP ile ittifak yapmadık” yalanına sarılabiliyor.

          HD(P)KK’nın teröre yardım ve yataklığı alenen ortada iken HDP’nin ödediği-ödeyeceği her bedelde devletin önüne barikat kurmaya kalkıyorlar. HD(P)KK’yı savunmaktan dolayı köşeye sıkışınca da “HDP Anayasa çerçevesinde kurulmuş, 6 milyon oy alan yasal parti” savunması yapıyorlar. Bu da tutmayınca HD(P) KK ile ne yapıyorlarsa herşeyi inkâr ediyorlar.

          Bunların HD(P)KK’lı gündemi şimdi de bu partinin de içinde olduğu heyetle Anayasa taslakları hazırlama konusu olmuştur. Bu gündem geçtiğimiz yıllarda da tartışma konusu olmuştu ama bu derecede tartışılmamıştı.

          Özellikle Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu tartışmanın tazyikinden dolayı sürekli inkâr ve yalana başvuruyor. Her ikisini izleyince HD(P)KK’ya sarılmış olmalarının acınacak halini görmekteyiz.

          21 Haziran 2018’te CHP’nin finansal desteğiyle yayın yapan Tele1 televizyonunda “Demokratik parlamenter sisteme geçmemizin birinci ayağı ve en önemli ayağı bir anayasa değişikliği ya da bir anayasa yapmaktırdiyen Kılıçdaroğlu şöyle konuşuyor; “Biz daha önceden yani seçimler daha gündemde yokken Millet İttifakı’nı oluşturan partiler olarak bir araya geldik zaten. Bir anayasa değişikliği için neler yapabiliriz diye ilkeler belirlendi ve o komisyonun başkanlığı da Sayın Kaboğlu yapıyordu. İbrahim Kaboğlu bir anayasa hukukçusu. Sayın Kaboğlu dört partinin (CHP, HDP, İP, SP) anayasa değişikliğinde ilkeler üzerinde bir anlaşma metni hazırlandı” açıklamasını yapan Kemal Kılıçdaroğlu, kendini öyle bir zavallı hale düşürdü ki şimdi de “Böyle bir anayasa çalışması yok. Kamuoyunda tartışılıyor, ben de hayretle izliyorum. Biz bir anayasa konusunda çalışma yapacak olursak, başvuracağım ilk parti İYİ Parti, Sayın Meral Akşener’dir. Onun görüşlerini almak olacaktır” açıklamasını yapmış…

Hayret ki ne hayret bu adam Atatürk’ün miras bıraktığı CHP’nin Genel Başkanı…

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayret etmesine gerek yok, zaten kendisi hayretliktir. Terör örgütü PKK’nın kapatılan televizyonu IMC TV’de “Anayasa’nın 2. ve 3. Maddesini değiştirelim” demiş bir zat olarak Anayasa konusunda ne inkârlarının, ne yalanlarının bir hükmü yoktur. Zaten onun CHP’yi terör örgütlerinin siyasi karargâhı yaptığını görmeyen, duymayan kaldı mı?

          Böyle biriyle ittifak yapan Meral Akşener de HDP rezilliğini örtbas etmek için “Ben tek bir şey söyleyeyim, biz HDP ile CHP ile Saadet Partisi ile herhangi bir anayasa çalışması yapmadık. Nokta. Genel Başkan olarak tekrar söyleyeyim, hiçbir arkadaşım bilgim içinde ya da dışında, bu kadar geniş söylüyorum... Buna sadece HDP değil, CHP, Saadet Partisi, başka var mıydı hatırlamıyorum isnatların arasında” açıklamasını yapıyor.

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun işaret ettiği Anayasa hukukçusu CHP milletvekili İbrahim Kaboğlu da 2019 yılında milyonların huzurunda ekranlardan “4 parti temsilcileri ve uzmanlarının katılımıyla bir anayasa çalışması yapıldı” açıklamasını yaparak olayı en erken deşifre eden olmuştu.

          İbrahim Kaboğlu geçtiğimiz günlerde Sözcü gazetesine de röportaj vererek açık ve net bir şekilde 4 partinin temsilci ve uzmanlarıyla Anayasa hazırlığı çerçevesinde buluştuklarını bir kez daha dile getirmiştir.

Röportajın şu kısacık kısmı bile yeter sanırım.

Dört parti bir araya gelerek, anayasa çalışması yaptı mı?

Evet, bu çalışma yapıldı

Partiler uzman mı gönderdi?

Fiilen şu anayasacı, şu doçent bizi temsil edebilir anlamında…

Hangi partiler katıldı?

Dört partiden daha çok uzman temsilciler katıldı.”

          Meral Akşener’e göre Kemal Kılıçdaroğlu ve İbrahim Kaboğlu yalancı, Kemal Kılıçdaroğlu’na göre İbrahim Kaboğlu yalancı, İbrahim Kaboğlu’na göre hem Kemal Kılıçdaroğlu, hem Meral Akşener yalancı… Bunların kendi arasındaki hali “aşçı bahçıvana, bahçıvan şoföre, şoför uşağa, sonra hepsi uşağa” repliği gibidir.

          Öteden beri Türklüğe alerjisiyle bilinen CHP milletvekili İbrahim Kaboğlu bunlar içinde en tutarlı olanı gözükmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener rüzgârgülü gibi inkâr ve yalan noktasında dönüp durmaktadır.

          Tüm bu tartışmalar içinde İP Konya milletvekili Fahrettin Yokuş hangi pozisyonda duruyor onu çok merak ediyorum. Belki de ne alaka diyeceksiniz. Alakası direkt İbrahim Kaboğlu ile… Fahrettin Yokuş, Türkiye Kamu-Sen Genel Sekreteri iken İbrahim Kaboğlu’nun düzenlediği basın toplantısında onun elindeki “Azınlık raporunu” yırtmasıyla meşhur olmuştu. Şimdi CHP sayesinde İP milletvekili oldu. HD(P)KK ile birlikte partisinin yaptığı Anayasa taslağına sesi çıkmıyor. Oysa bu adamlar MHP’ye siyasi manada en adi, en aşağılık iftiraları atıyordu. Milletvekili olunca koltuk tatlı geldi herhalde? Fahrettin Yokuş Kamu-Sen’de beraber mesai yaptığı İP milletvekili İsmail Koncuk kadar olamadı.

          MHP’de iken sözde muhaliflik adına ota-çöpe herşeye konuşanlar, iftira üretenler, kara propaganda yapanlar şimdi HD(P)KK ve CHP ile kucak kucağa ihanet yolculuğu yapıyor. Ne HD(P)KK’dan, ne CHP’den zerre rahatsızlık duymuyorlar… Anayasa hazırlıkları için kimlerle yanyana geldiklerine bakın, bunların MHP içinde iken de proje için sızdırılmış adamlar olduğunu anlayın… Koltuk uğruna Türklüğünü, davasını satanların hikâyesidir bu… HD(P) KK ile yanyana gelip, “Anayasanın 2. ve 3. Maddelerini değiştirelim” diyen, CHP’yi terör örgütlerinin siyasi karargâhına dönüştürmüş Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde ihanetlere koşanlar bir daha en ufak bir şekilde MHP’yi eleştirirse bilin ki, dünyanın en haysiyetsiz ve şerefsiz adamı da onlardır.