Türk siyasetinin kara mizahı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Grup toplantısındaki konuşmasını dinleyince direkt aklıma “Ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor” sözü geldi.

          Halk dilinde de “Ben diyorum bayram haftası, o diyor mangal tahtası” gibi deyişler de vardır. Bunlar hep Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinlerken akla geliyor. Çünkü Kılıçdaroğlu sinirleri alınmış bir adam rahatlığında her türlü inkârı, yalanı, iftirayı rahatlıkla siyasetine alet edebiliyor. Mimikleri, davranışları o kadar rahat ki bunları yaparken hiç utanma emaresi göstermiyor. Sanki MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli kendisine “Nasıl Diyarbakır’a gider ve çiftçiye ücretsiz elektrik vaatlerinde bulunursun?” demiş gibi şu şekilde cevap veriyor: “Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a gitmiş, çiftçiye ücretsiz elektrik verecek, vay ‘sen oraya nasıl gidersin’. Ben Türkiye’nin her noktasına giderim. Alnım açık giderim, bu ülke için, vatanım için, bayrağım için giderim ama sen gidemezsin!”

Bir insanda utanma duygusu olmadığı için bu cümleyi kurabilir ancak…

MHP Lideri Devlet Bahçeli sana ücretsiz elektrik konusunu mu sordu?

MHP Lideri Devlet Bahçeli Diyarbakır halkının dertlerine çözüm aradın da ona mı itiraz etti?

MHP Lideri Devlet Bahçeli sana açık ve net şu soruları sordu:

  • Sayın Kılıçdaroğlu, dört parçalı büyük Kürdistan’ın kurulmasından yana mısın, değil misin? Açıkla.
  • Terörist Demirtaş’ın annesini ziyaret etmeyi düşünüyorsan, hemen arkasından Şanlıurfa’ya geçip İmralı canisi Abdullah Öcalan’ın ailesini de ziyaret edip onlarla hasret gidermeyi planlıyor musun?
  • Yuvarlak masa etrafında buluştuğun zillet ortaklarına bağımsız büyük Kürdistan’a taraftar olup olmadıklarını sorup onların gerçek niyetini, kafalarının içinde saklı duran kanaatlerini öğrenmeyi aklından geçiriyor musun?

 

Şimdi bu soruların senin verdiğin ücretsiz elektrikle alakası nedir?

Diyorsun ki “Bu ülke için, vatanım için, bayrağım için giderim.”

          Bir oğlu tescillenmiş PKK’ya yardım, yataklık ve propagandasını yapma suçundan hapiste olan, diğer oğlu ise kırmızı bültenle aranan terörist Demirtaş kardeşlerin babasını ülke, vatan ve bayrak için mi ziyaret ettin?

          Her suçu sabit, alenen PKK’lı terörist olan Selahattin Demirtaş’ı ve PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin birçok toplantısında baş konuk olan etki ajanı Osman Kavala’yı ülke, vatan ve bayrak için mi serbest bırakacağını duyurdun?

          Yanı başına oturtup konuşma yaptırdığın DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural isimli bölücünün PKK’ya sahip çıkan, Türk ordusuna iftira atan “Özellikle bu güneye ve Rojava’ya (Suriye’nin kuzeyi) yapılan askeri baskınların, askeri operasyonların artık son bulması gerekir diye düşünüyoruz çünkü bunlar artık normal bir terör operasyonu falan değil, bu artık biraz da bir halkı ezme operasyonudur” şeklindeki konuşmasını ülke, vatan ve bayrak sevdalısı olduğun için mi çıtını bile çıkarmadan dinledin?

          Türkiye’yi bölmek için emperyalist devletlerin ve terör örgütü PKK’nın kullandığı “Kürt sorunu” kavramına sahip çıkıp “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ne Kürt sorununu çözeceğiz diye bir madde de koyduk. Evet var olan bir sorun var, biz bu sorunu çözeceğiz” cümlesini ülke, vatan ve bayrak sevdalısı olduğun için mi kurdun?

          2017 yılında “Bağımsız Kürdistan referandumu Barzani’nin hakkıdır” demiştin ve bu Diyarbakır ziyaretinde de “Irak Anayasası’nda, Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi var zaten. Biz buna itiraz edemeyiz, zaten hakkımız da yok. Heyet de gönderdik, niye karşı çıkalım. Kaldı ki akrabalıklarımız var” cümlelerini ülke, vatan ve bayrak sevdalısı olduğun için mi kurdun?

          Diyarbakır’da “sözde ‘Kuzey Kürdistan’da Kürtçe eğitim, kamu hizmeti, Kürdistan adıyla parti kurulması, idam edilen Şeyh Said’in mezarının açıklanması” gibi talepleri dinleyip hak veren üstüne bir de “Tarihimiz kirli, tarihimizle yüzleşmemiz gerekir. Amerika’da kızılderililer arasında da uyuşmazlık çıktı, Amerika özrünü diledi” diyebilen Kemal Kılıçdaroğlu tüm bunları ülke, vatan ve bayrak sevdalısı olduğun için mi yaptın?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu verdiği bir röportajda şunları söylemişti:

Dersim’in çok acı bir tarihi var. Öyle. Büyüklerimiz hep anlatırdı.

          Kemal Bey’in babası, 1938’den sonra sürgün edilmiş. Evet. Halası aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz.

Öldürüldüler mi? Evet. (Gözleri doluyor)

***

          Demek ki Kemal Kılıçdaroğlu öfke nöbetlerine girerek Türk tarihine bu yüzden kirli
diyebiliyor.

          Tüm bu PKK’lı teröristlere sahip çıkan, sözde Kürdistan’ı meşrulaştıran, PKK kavramlarına sahip çıkan açıklama ve konuşmalarının “ücretsiz elektrik” meselesiyle ne alakası var?

Aptal rolü mü yapıyorsun yoksa bizi mi aptal sanıyorsun Kılıçdaroğlu?

          “Şıracının şahidi bozacı” misali CHP-HDP ortağı Meral Akşener de bu ziyaret için “Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyareti gayet olumlu” demiş. Tüm bu rezil ve ihanet dolu açıklamaların yaşandığı Diyarbakır ziyareti için “olumlu” gözüyle bakan Meral Akşener’in partisinde “Ben de Ülkücüyüm- Milliyetçiyim” diyen kim varsa vicdanını sorgulamalıdır. Yok, eğer “Biz de aynı düşünüyoruz” diyorlarsa bu sıfatları kullanma alçaklığını bırakmalıdırlar. Zaten korsan kullanıyorlar ve alçaldıkça alçalmasınlar…

          Kemal Kılıçdaroğlu bu “ücretsiz elektrik” hikâyelerini bırak ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli sana ne soruyorsa geceliği 100 bin TL’lik otel odasında yine kameralar karşısına geç ve hepsine birer birer cevap ver…

          PKK’lılardan özür dileme, PKK’lılarla helalleşme yolculuğun nereye kadar gidecek bir de bunun bir açıklamasını yap Türk milletine…

          Diyarbakır’a gidiyorsun gençleri dağa kaçıran taraf olan terörist Selahattin ve Nurettin Demirtaş’ın babasını ziyaret ediyorsun ama çocukları HDP tarafından dağa kaçırılmış ana ve babaları ziyaret etmiyorsun.

Ülke, vatan ve bayrak sevdalısı olduğun için oluyor değil mi bunlar?

          Ve CHP yönetiminde bir tane helal süt emmiş vatan evladı kalmadı mı ki herkes CHP’deki bu ihanet manzarasına susuyor?

          Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’ün kemiklerini Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyenlere sahip çıkarak sızlattığınız yetmiyor mu?

Siyasi ve kişisel menfaatleriniz gözünüzü bu kadar mı kararttı sizin?

Yok mu bu Kemal’in ihanetlerine dur diyecek bir CHP’li?

          Vatana ihanet etme konusunda yine kendiyle yarışan Kemal Kılıçdaroğlu “Ben Türkiye’nin her noktasına giderim. Alnım açık giderim, bu ülke için, vatanım için, bayrağım için giderim ama sen gidemezsin!” diyorsun da niye gittiğin ortada…

          Sen Diyarbakır’a gider PKK’lılarla kucaklaşırsın, onların taleplerini dinlersin, PKK’lıların isteklerine çözüm ararsın.

MHP Lideri Devlet Bahçeli Diyarbakır’a gider ve on binleri toplar ve şöyle haykırır:

“Ya bu vatan üzerinde bir ve bütün olarak kardeşçe yaşayacağız;

Ya da millet olarak yalnızca Diyarbakır’dan değil, Anadolu’dan da atılacağız.

Yedi düvelin karanlık planları durmak bilmiyor.

Bunun için terörist PKK’yı taşeron olarak kullanıyor.

Dağlarımızdaki eli silahlı eşkıyayı sürekli besliyor.

Bir tarafta hepimiz varız, diğer yanda milletimizi ayrıştırmaya çalışan odaklar.

Bir yanda Türk milleti var, diğer yanda iştahları yüzyıllardır doymayan Haçlı zihniyeti.

Umuyorlar ki birbirimizden kopalım.

İstiyorlar ki kardeş kavgasının tarafı olalım.

Diliyorlar ki birbirimize küselim ve çözülelim.

Aramızı bozmaya çalışıyorlar.

Birbirimize düşürmeye çabalıyorlar.

Biz birlikteyken amaçlarına ulaşamadılar, ulaşamayacaklarını da biliyorlar.

Şimdi de dağıtarak sonuç almayı istiyorlar.

Ama asla başaramayacaklar.

Emellerine muvaffak olmayacaklar.

Bizi asla bölmeyecekler.

Son sözümüzü 29 Ekim 1923’de söyledik.

Kimse heveslenmesin.

Bu tarihi yeminden geri atmayacağız.

          Türkiye’ye hep birlikte sahip çıkacağız ve Türk milletini Allah’ın izniyle sonsuza kadar var edeceğiz.” (6 Haziran 2011)

          Türk milletine, Atatürk’e her vakit ihanet eden Kemal Kılıçdaroğlu bu sözleri duyunca ışık görmüş yarasa gibi oldun değil mi?

          Türk desen Türk değilsin, Kürt desen Kürt değilsin, Arap dediler Arap değilsin söylesene Kemal Kılıçdaroğlu sen nesin?