"İklim Değişikliği ve Tarım” çalıştayları uzmanlar, İl Tarım ve Orman Müdürlüklerinin ilgili birimleri ve STK’ların katılımlarıyla ilki İzmir’de ikincisi Şanlıurfa hazırlanan raporun sonuç bildirgesi hazırlanarak Ankara’da sunuldu.

Hazırlanan değerlendirme raporunda; “iklim değişikliği ve tarım, sektörde azaltım ve uyum, iklim değişikliği ile mücadelede ulusal ve uluslararası mevzuat, iklim değişikliğine uyum ve azaltım bakış açısıyla coğrafi bölgelerimiz hakkında tarımsal yapı, ürün deseni vb. özellikleri göz önüne alınarak; bölgenin özellikleri, mevcut durumu ve çözüm önerileri” başlıkları altında tek tek incelendiğini görmek mümkün.

Raporda öncelikli olarak aslında tarım bakanlığının uygun gördüğü program, projeleri Tarım İl Müdürlüklerinin bu çalışmaları takip ettiği vurgusu ön plana çıkmış. Bölgesel olarak farklar olsa da ana başlıkları: Kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi çalışmaları, Yerli ve kuraklığa dayanıklı tohum çeşitlerinin yaygınlaştırılması proje çalışmaları, Çevre amaçlı tarım arazilerinin korunması projesi (ÇATAK), Çayır, mera, yaylak, otlak ve kışlaklarda kullanılmak üzere suların kıt olduğu yerlerde mevcut su kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılması, Eğitim ve yayım çalışmaları, Alternatif ürün yetiştiriciliği çalışmaları, Sulama ve su tasarrufuna yönelik çalışmalar, Mera ıslah çalışmaları vb. olarak kabul edebiliriz.

İklim değişikliğine uyum ve azaltım konularında İl Müdürlüklerinin hazırlamış olduğu çözüm önerilerinde bölgesel olarak farklar olsa da genel olarak işin iskelet kısmını: Eğitim ve yayım çalışmaları, Alternatif ürün yetiştiriciliği çalışmaları, Sulama ve su tasarrufuna yönelik çalışmalar, İklim değişikliğine uyum için bölgesel eylem planları oluşturulması, Tarımsal sigorta desteklerinin yaygınlaştırılması ve Erken uyarı sistemlerinin yaygınlaştırılması gerektiği, “Anız Yakma İhbar Hattı” oluşturulup, anız yakımı ile ilgili yasal düzenleme, Kuraklığa, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanları arttırılması, Kuraklık, suyun etkili ve verimli kullanılması, sürüm teknikleri, yabancı ot mücadelesi, gübreleme konularında çiftçi eğitimleri, toplulaştırma vb. yönünde öneriler yer almaktadır.

Bu çözüm önerilerine bakıldığında öneriden daha çok aslında şu anda içinde bulunulan sorunlar dile getirilmiş. Bölgelerimiz için öneri değil yapılmış olması gerekenlerdi türünden, şimdiye kadar yapılmalıydı izlenimi veriyor. Bizler bugün tarım sektörü adına daha başka şeyler konuşmalıydık. Örneğin, “Tarım 4.0’ı konuşup, Tarım 5.0’a dair hazırlıklar yapıp hedefler koymalıydık.”

“Çayır mera ıslah çalışmalarına destek ve ödenek verilmesi” öneriden daha çok bazı çalışmalar yapılmış veya yarıda kalmış, kaynak olmadığı için yapılamıyor, izlenimi veriyor. “İyi tarım uygulamalarını, ÇATAK veya benzeri destekleme uygulamalarının yeniden uygulanması” önerisinde olduğu gibi. Bu uygulamalar geçmişte yapılmış veya devam ediyor. Peki, bu çalışmalar için “izleme ve değerlendirme” yapıldı mı? Örneğin, ÇATAK neden yapıldı? Ne kadarı tamamlandı? Tarımın olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik bakış açısındaki değişim ve her şeyden önemlisi bu projelerin sürdürülebilirliği! Özetle bu benzeri projeler için attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değdi mi?

İç Anadolu Bölgemizin mevcut durumu için; ekolojiye uygun olmayan tarımsal faaliyetler: “Mısır, yonca, şeker pancarı, havuç, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği vb. ile birlikte doğal kaynak kullanımı, kimyasal gübre ve pestisit kullanımı, yoğun toprak işleme faaliyetleri ve fosil yakıt kullanımının artması iklim değişikliğini tetikleyen faaliyetler” olarak değerlendirmelerde bulunulurken diğer taraftan da ürünlerin tarımsal destekleme kapsamında olduğu!

Akdeniz Bölgemiz için dikkat çekici öneri özellikle Antalya ilimizde iklim değişikliğine yönelik alternatif bitki olarak “kahve ağacı yetiştiriciliğini” ön plana almak için Akdeniz Bölgesi’nde Örtü altı ve Açıkta Kahve Yetiştirme Olanakları Projesi önemli faaliyet olarak görülmüş. Oysaki 1934 yılında Atatürk’ün “kahve ağacı yetiştiriciliği” çalışması yapıldığı ve vefatından sonra projenin rafa kaldırıldığı yönünde bilgiler olduğu.

Çözüm önerilerinde Karadeniz hariç bütün bölgelerimizi olumsuz yönde etkileyen kuraklık, içme ve sulama kuyularına olan talebi artırmıştır. “Dolaysıyla yer altı sularında da ciddi anlamda azalmaların olduğu son yılda kuyulara atılan ilave borulardan anlaşılmaktadır.” Şimdiye kadar olmuş gelecekte de sayılarının artacağının kesin gözüyle bakılan obruklardan hiç söz edilmemiş olması.

Ayrıca üreticinin kar ve pazar payı yüksek ürünleri üretmeyi tercih ettikleri de göz ardı edilmeden, sosyal durumu da dikkate alarak, üreticinin ürünlerini değerinde pazarlayabileceği etkin bir yapının kurulması gerekmektedir önerisinde bulunulmuş. Oysaki Bakanlığın böyle bir yapısı var. DİTAP(!) çiftçimizin alın teri ile ürettiği ürünleri değer fiyattan satabileceği, tüm alıcılar ve üreticiler ile buluşabileceği ve tüketicimizin de kaliteli ürünü daha uygun fiyatlara almasına olanak sağlayacak online platform Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) Sayın Pakdemirli tarafından 29 Nisan 2020 tarihinde kamuoyuna tanıtılmıştır.

Hazırlanan raporun bir tarafında “Damlama Sulama” başka bir tarafında “Damla Sulama” kullanılıyor(!) “DAMLA- MA” derken ironi mi yapılıyor? Bu kelimenin doğru kullanımı “damla sulama” (drip irrigation) dır.

Son söz: Bu çözüm önerileri ne “iklim değişikliğinin tarıma etkisi” ne de “tarımın iklim değişikliğine etkisi” olarak açıklanabilir. Bunların büyük çoğunluğu yıllardır süregelen, ertelenen yapısal, bölgesel tarım sorunlarımızdır. Bu çalışmalar yanında “çağımızın gereklerine uygun yeni tekniklerin de uygulanması” gerekir. Kısıntılı sulama, optimum bitki deseni, optimum su dağıtımı gibi teknikler de aynı suyla daha fazla gelir alınabilmesini, diğer bir deyişle daha az suyla aynı gelirin alınabilmesini mümkün kıldığından su tasarrufu ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması açısından son derece önem taşımaktadır.

Uyarılan bir asker savaşta ölmez! Sağlıcakla kalın...