“Kadın Hakları” denildiğinde hemcinslerini koruma kisvesi altında bölücülüğe selam yollayanları çok iyi bildiğimizden, bu yazıda Tuna Nehri’nden Çin’in doğusuna kadar hüküm sürmüş İskitler, Büyük Hun, Avrupa Hun, Göktürk Devleti’ni kapsayarak Türk-İslam Tarihi’nden Osmanlı Devleti’ne kadar kadına verilen önemi, kadını korumanın yolunun aslında DEVLETİ KORUMAKTAN geçtiğini tarihi belgeleriyle ve ispatlarıyla birlikte göstereceğiz. Her kadın hakları gününde devletime, polisime, milletime taş atmak yerine ancak bu milletin bütünlüğü için uğraşılırsa hakların korunduğu bir devletin var olabileceğini anlatacağız. Zira siz her seferinde bu günü kendinize hak bilip karışıklık çıkartmaya, gerçek acılar yaşayan kadınların haklarını ihlal edercesine, Uluslararası Film Festivalleri’nde Batılı Devletlere şirin gözükmek için ülkemizi yermeye devam ederseniz yarın bir gün şikayet ettiğiniz bir devlet bile bulamayabilirsiniz!

TURAN bir ülküyse; bu ülkünün mimarı KADINLARDIR! Bu sebeple Orhun Yazıtları’ndaki İlbilge’den Oğuz Kaan Destanı’na, Kıpçaktan Gagavuz’a, Uygur Türkleri’nden, Kırım Hanlığı’na kadar kadınların bu coğrafyada izi vardır! Türk diasporası altında; Reşideddin Oğuznamesi’nden, Kıl Barak Savaşı’ndan, Bayur Hatun, Gevar Hatun, Oğuz İline beylik yapan kadınlardan, Türk İslam Devletleri’nde, Dede Korkut Hikayeleri’ne; Banu Çiçek, Deli Dumrul’un anası ve eşine kadar Türk toplumunda kadının siyasi ve askeri rollerini görmekteyiz. Eski Türk kadınının ön planda tutulduğu İskitler’in Tomris Hatunu, Çin İmparatorluğu’nun Mete’nin Hatununu kendisine denk saydığını, Atilla’nın eşinin köyün yöneticisi, Göktürklerde Hatunun devlet işlerinde sözünün geçmesi, Gaspıralı’nın kızı Şefika Hanım’a Alem-i Nisvan adlı dergi çıkarttığı, II. Abdülhamit’in kızı Ayşe Osmanoğlu tarafından “Babam Sultan Abdülhamid” kitabının yazıldığı, Cumhuriyetimizin ilk kadın Muhtarı Gül Esin, ilk kadın Tarih Profesörü Afet İnan, Edebiyatçı Halide Edip Adıvar gibi nice asil Türk Kadınlarını saymakla bitiremeyiz!

İrade-i Seniye, 1871 Hukuk-ı Aile Kararnamesi,1876 Kanun-i Esasi ve Mecelle, 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1926 Tarihli Türk Medeni Kanunu, 1934 Yılında Avrupa’dan Önce Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması, 2002’de Yeni Türk Medeni Kanunu ve günümüzde ise Anayasa’nın 10.maddesi, 6284 Sayılı Kanun ve TCK ile eğitim ve öğrenim hakkı, çalışma hakkı gibi birçok hakkı korunmaya çalışılmakta, gelinen noktada 14 Mayıs 2023 seçimlerinde kadın milletvekili sayısı meclisin beşte birine tekabül etmekte ve Atatürk’ün “Dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadının eseridir” veciziyle bütünleşmektedir.

Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’nde; "Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.” Sözleri ile MHP Genel Başkanı Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin; “Kadın hakları denildiğinde insan haklarını anlarız. Türk kadını kahramanlıklara imza atan, devlet-i ebed müddet, millet-i ebed müddet anlayışına emek ve güç veren iradedir. Dünden bugüne, Türk kadının omuzlarında vatanın yükü, boğazlarında cesaretin madalyaları vardır. Yılgınlığı elinin tersiyle iten, yıkılmışlığı reddeden kararlılık Türk kadınının hasletleri arasındadır.” Lafzı Nene Hatun’un “Türk çocuğu öksüz kalır, yurtsuz kalmaz” sözüyle aynı ruha hizmet etmektedir.

Nihal Atsız’ın dediği gibi biz tek bir kadın değiliz; biz bir ocağız! Ülkülerimizle, tarihimizin bize yüklediği misyonla, ideallerimizle, ilmimizle, töremizle biz bu toprakların üstündeki filizleriz ve yeni filizler yetiştireceğiz nesillerce! Her birimiz birer bayrak, her birimiz birer Kara Fatma ve Şerife Bacılarız. Ancak bu düsturla hareket edersek ileriki nesillere Türk’ün töresini aktarabiliriz. Kadın gücünün hüküm sürdüğü topraklarda yetişen vatan evlatları şimdi her gün Kızıl Elma’yla uyanmaktadır!