Belki de bu sezonun en kötü ilk yarısını geçirdi, Sivasspor karşısında Fenerbahçe. O göklere çıkardığımız, rakip ayırt etmeyen, her an hücumu düşünen, rakibi presle boğan takımdan eser yoktu, oyunun başında. Hatta Jorge Jesus bile çaresiz, heyecansız bir görüntü verdi. O Crespo’dan, o Valencia’dan, o Emre’den, o Batshuayi’den ve frikik ustası İrfan Can Kahveci’den eser yoktu. Kısacası ilk kez Jesus’un rotasyonuna karşılık veremedi, ilk 11’de başlayanlar. Kalesinde çok tehlike yaşadı, rakip kalede etkili olamadı, Sarı Lacivertliler.

İkinci yarıda Batshuayi kırmızı kart görünce bir anda oyunun seyri değişti. Bu kırmızı kart hem Jesus’u, hem de futbolcuları tetikledi. Sivasspor’un bir anlık hatasıyla kazanılan penaltı, Valencia’yı da gole kavuşturdu. Bu gol ile birlikte 10 kişi kalan Fenerbahçe daha “derli-toplu” oynamaya başladı. İrfan Can ve Valencia uyandı, Serdar Aziz yürekten oynadı. İkinci yarıda Fenerbahçe eksikliği hissetmedi, Sivasspor eline geçen fırsatı kullanamadı.

Sanırım bu maçtan hem futbolcular, hem de Jesus bir ders çıkarır. Biz büyük takımız psikolojisi, uzun lig maratonunda ters teper. Yapılan rotasyonlar da her zaman tutmaz, tedbir almak gerekir. Yorgunluğu anlamak mümkün ama güzel futbola, taraftarları da, bizleri de alıştıran Jesus ve futbolcular. Kısacası Fenerbahçe’nin ilk yarıda oyununa “Hayır”, ikinci yarıdaki oyununa ise eksik olmasına rağmen kocaman bir “Evet” diyoruz.