Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
27°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
İlke yok dur-duba yok yaşasın kötülük!

İlke yok dur-duba yok yaşasın kötülük!

YAYINLAMA:

“Ey oğul!

İnsanlar vardır şafak vaktinde doğarlar, gün batımında…”

Yok yok bu daha erken oldu, öğleyi bulmadı.

Dağıldı gitti. Tutmayacağını söylemiştik ama dinleyen çıkmamıştı.

‘Bölüp parçalamayla kurulan binalar, derme çatma olur, bir kuşa benzemez’ dediydik de yine de başlarını alıp gitmişlerdi.

Gelene hoş geldin, gidene güle güle.

Üzerlerine aldıkları haklarla ve kırdıkları kalplerle…

***

Bir tarihte araba yapmaya kalkmıştım. Öyle orijinal bir şey değil tabii ki. Toplama bir araç olacaktı, farklı bir kasaya yine birbirinden farklı sistemleri uydurup yola koyulacaktım…

Yaparım sandıydım. ‘Neden olmasın?’, ‘ne olacak ki?’ diye ortaya atılmıştım da daha ilk kilometrelerde dağılıp gitmişti.

Ne yapayım, ‘yaparsın’ diyerek, uzaktan ve yakından herkes gaz vermişti.

O hurdacı senin, bu usta benim diye günlerim, aylarım, emeğim ve param heba oldu gitti.

Sonu hüsran tabii ki!

E ne olacaktı ki, motor başka, şanzıman başka, diferansiyel ötüyor, şasi desen çatlak, direkler hasarlı, kaporta çarpık ve direksiyon dahi dönmüyor. Şoför diye oturttuğumuz da uydurmacının çırağı olunca nereye kadar gidecekti benim araba?

Büyük bir sükûtu hayalle en yakın hurdacıya tabii ki…

Öyle de oldu.

***

Bu arkadaşlar da aynı benim gibi…

Oradan buradan topladıkları adamlarla bir şey olacaklarını sandılar. Oysa onların da motor ve şanzıman farklıydı. Kasa çarpık, kaporta çok işlem görmüştü. Üstelik şoför Nebahat Abla ile muavin arasında ve dahi yolcular arasında zaten hiç uyum yoktu.

Ama hem içerden hem dışarıdan fena gaza gelmişlerdi… Öyle gaza gelmişlerdi ki, uçan bir balon gibi havalandıkça havalandılar.

Konsoloslarla gizli görüşmeler, mektuplaşmalar, ahkâm kesmeler, başbakan olmalar, yurtta barış dünyada barış ilan etmeler, masalar, sandalyeler, fiskos sehpaları ve komşuya kısır gününe gitmeler derken patladı gitti!

Nihayetinde balondu. Ne kadar yükselirse o kadar genişleyecek ve sonunda atmosfer basıncına dayanamayarak patlayacaktı.

Patlamadan sonra ise işler hepten karıştı.  Sarsıntılar ardı ardına geliyor.

En ufağı 5.5 şiddetinde olan bu zelzeleler böyle giderse yerle yeksan edecek onları…

Birbirleri arasında milyon liralık zimmet iddiaları, yüz kızartıcı suçlamalar, istifalar ve tehditler gırla gidiyor.

Türkiye’yi yönetecek kadro bu muydu? Te Allaam ya!…

Neydi adları şimdi hatırlayamıyorum ama “Yaşasın kötülük” diye birbirlerine öyle saldırıyorlar ki düşman başına…

***

“İlke yok, dur-duba yok, kendime geleyim, evime ve komşularıma döneyim yok!”

Ama HDP ile gizli ortaklık, var!

Laf sırası gelince dayılanmalarda ve ona buna çatmalarda sınır yok!

Fakat terörist Selo’yla kahvaltı var!

Milliyetçilik söyleminde engel yok!

Lakin ABD ve İngiltere Büyükelçileri ile görüşmeler var…

Siz söyleyin şimdi, dikiş tutar mı?

Elbette tutmaz!

***       

“Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devletin adı, Türk Milleti de büyük bir milletin adıdır”…

Siyasete niyetlenenlerin de bu gerçekleri çok iyi kavramaları iktiza etmektedir.

Zaten dışarıdan ve içeriden yeteri kadar taarruz altındayken, bu saldırılara destek verecek, dayanak olacak ve siyasi kargaşa çıkartacak cepheler açmak nedendir?

Hadi biz kalbimizi bozmayalım. Diyelim ki niyetler halistir, halistir de yanlışta bu kadar ısrar nedendir?

Kime fayda sağlamışlardır?

Bundan daha önemlisi yabancı devletlerin temsilcileriyle nerelerde ne konuştuklarını bizlere ya da hiç olmazsa devletimizin yetkili organlarına bildirecekler midir?

Yorumlar
B
Barış Fidan 8 ay önce
Duygularımıza tercüman olmuşsunuz cumhur bey teşekkürler.
begenme BEĞENME
0
cevapla CEVAPLA