“Huzur, tarih boyunca en fazla ihtiyaç duyulan, ulaşılması en çok arzu ve amaç edilen insani hâl ve hissedişin soyut tezahürüdür. Aklı başında her insan huzur ister, huzurlu bir hayat bekler. Huzur, tıpkı güvenlik gibi, tıpkı hürriyet gibi insanım diyen herkesin hakkıdır.”

- Lider Devlet Bahçeli

Bilge Lider Devlet Bahçeli, bu sözleri ile hem toplumsal huzura hem de insanlık huzuruna müstesna bir katkı sağlayacağına yürekten inandığını belirttiği “İnsanlığın Huzuru” adlı eseri sundu. Bir sene önce Lider Devlet Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda MHP AR-GE’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’in öncülüğünde başlatılan ve Komisyon Başkanlığını Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar’ın yürüttüğü “İnsanlığın Huzuru Projesi”, alanında uzman akademisyenlerin de çalışmaları ile kıymetli bir eser olarak insanlığa sunuldu.

***Peki bu eserin önemi nedir?

Türk devlet felsefesinin temelinde milleti bahtiyar etmek, refah içerisinde yaşatmak yani huzurlu kılmak vardır. Tarihten bugüne kutlu bir öğüt niteliği taşıyan kitabelerde, devletin “huzur için” var olduğu mesajı verilmiştir. Kitabeler Göktürkler döneminde yazılmış; devletin ve milletin vazifelerini, devlet adamlarının millete hesap verişi ile izah ederken öğütleyen, taşlara yazılmış Türk tarihidir. Taşlara kazınan her söz, Türk devlet felsefesinin mottosunun bahtiyarlık olduğunu işaret etmektedir. Huzuru temin eden bahtiyarlığa varış, Türk kültür tarihinin omurgasını oluşturan Kutadgu Bilig’de de ilmi çerçevede işlenmiştir. Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınan eser, halk arasında mutluluk veren bilgi olarak afaki bir ifade ile anılsa da bahtiyarlığın formülünü izah eden bir siyasetnamedir. Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig’de insan hayatının anlamını tahlil ederek, insanın toplum ve devlet içerisindeki duruşunu belirleyen bir hayat felsefesi sistemi sunmuştur. Asırlar evvelinden seslenen Yusuf Has Hacip de, Lider Devlet Bahçeli’nin de dediği gibi insan hayatının anlamının huzur olduğunu ifade etmiştir.

İnsan mutluluk için, huzur için çabalamaktadır. Bu bağlamda bahtiyarlık erişilmesi gereken zirvedir ve izlenecek siyasetin temel amacı huzur temini olmalıdır. Dün, bugünün imkânına sahip değilken bize, bugünü kazanmamız için imkân sağlayacak bilgileri öğüt ediyor. Huzuru işaret ediyor. Ve bugün baktığımızda toplum bir buhran içinde… Gelişimler, teknolojinin sağladığı kolaylıklar, ulaşım-erişim hızı ve insan hayatına konfor getiren daha bir çok şey varken, insanlık huzursuz. İnsanlık teknolojiyi kullanmak isterken, teknoloji tarafından kullanılır hâle gelmiş. İnsan ruhunu besleyen gıdalar tedavülden kalkmış, ruhlar aç ancak bedenler obez olmuş. Yaradılış itibarı ile bizlik vurgusu yapılan insanoğlu, birlikteliğin sağladığı huzurdan sıyrılıp benliğin anlık hazlarına teslim olmuş. Toplumda hemen her konuda kutuplaşmalar, saldırganlıklar, tahammülsüzlükler hâkim. Devlet yönetimleri için de huzur merkezli değil, makam merkezli bir siyaset güdülüyor. Bu bağlamda her türlü kaos mübah görülerek, milletin oyu için milletin huzuruna kastediliyor. Muhalefet daha iyi bir yönetimi ve milletin huzurunu değil, iktidarı hırsla arzulayarak toplumu kışkırtıcı bir siyaset güdüyor. Millet, yöneticisini kaygı ile seçiyor… Yani teoride her insanın fikrine değer veren demokrasi, pratikte insanı değerlerinden uzaklaştırıyor… Siyaset ve ticaret teoride iki ayrı kavramken, pratikte eş anlamlı hâle gelmiş üstelik bu ticarette etik kavramı da yok. Milletin oyu için milletin zihninde pazar yeri kuruluyor. Bu durum sadece ülkemiz için değil, ülkemiz örneğinde küresel olarak geçerli… İnsanlık farkında olmadan bir buhrana sürükleniyor. Farkındalık için milli şuuru açmak ve değerlerimizin üzerine örtülmüş popüler çöplükleri temizlemek gerekiyor.

Fikirlerini milli kaynaklarla besleyen ve değerlerin timsali olarak bir siyaset güden Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli de bu farkındalıkla hazırlattığı eseri şu cümlelerle sundu: “Uzun süredir insanlık kaygı verici nitelikte bir huzursuzluk dalgasının tesiri altındadır. Huzur yokluğu insanların hayata bağlılığını, yaşama sevincini, iş birliği temelini vahim ve menfi düzeyde etkilemektedir. Kanın damarlardan çekilmesi neyse huzurun eksikliği de odur. İnsanın huzur arayışını gören, bunu mesele eden birisi olarak konu üzerinde durulmasının önceliğine, bir proje hâlinde kavranmasının önemine sürekli vurgu yaptım. Huzurun, bir fikir ve düşünce kalıbına dökülmesi; akıl, gönül, maneviyat ve duygu planında ele alınması lazımdı. Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sacayağında İnsanlığın Huzuru Projesi’nin hazırlığı konusunda samimi ve safiyane bir girişimde bulunduk. Çok şükür bu proje bir yıllık ahlaklı ve azimli bir çalışmanın, saygıdeğer, nitelikli bir emeğin mahsulü olarak sonuçlanmıştır … Nitekim huzur için varız, huzuru sağlamak için mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.

Milliyetçi Hareket Partisi bu bağlamda kitabelerde öğütlenen ve Kutadgu Bilig’te reçetesi yazılan huzurun temini üzerine bir siyaset yürüttüğünü bir kez daha vurguladı.

Türk milletini, Türk devlet felsefesinin ana mottosu olan bahtiyarlığa ulaştırmak için ömürlük bir mücadele içerisinde olan Bilge Lider’in de dediği gibi; bu eserin yeni bir ufuk açması, insanlık huzuruna büyük bir katkı sağlaması ve bir başucu kitabı olması dileğiyle…