Son haftalarda yaşanan ABD-İran arasındaki kanlı gerilimde kaybeden hep İran olmaya başladı. İran üst üste darbeler yedi ve süreçteki tutumları kendi iradesini tartışılır hale getirdi.

        Önce komşu ülkelerde yayılmacılık ve otorite kurma politikaları adına en etkin kullandığı isim olan Kasım Süleymani’yi ABD düzenlediği bir operasyonla Irak’ta öldürdü.

        ‘İran’ın ABD’den intikamı ağır olacak, ortalık kan gölüne dönecek’ denilirken, Kasım Süleymani’nin cenazesindeki izdihamda ölen yine 56 İran vatandaşı oldu.

         Sonra bir gece İran’ın Irak’taki ABD üslerini füzelerle vurduğu haberi ajanslara düştü. İran bu saldırılarını "(ABD'ye) bir tokat atıldı ama intikam başka bir konudur.” diye tanımlarken, İran Devlet Televizyonu, Devrim Muhafızları Ordusu'nun Irak'taki 2 ABD üssüne yaptığı saldırıda 80 ABD askerinin öldüğünü duyurdu. Ama ölmeyi bırak, bir tane yaralı ABD askeri bile ortada yoktu.

        Tüm bunlar yaşanırken, tartışılırken İran’da Ukrayna Havayollarına ait yolcu uçağı düştü ve düşen uçakta 176 kişi öldü.  Pentagon "Ukrayna uçağını İran düşürdü" açıklamasını yaparken, Trump da İran’ın düşürdüğünü işaret ederek “şüphelerim var” demişti. İran Ulaştırma ve Şehircilik Bakanlığı Bilgi ve İletişim Merkezi Başkanı Kasım Biniyaz, yolcu uçağının "füzeyle vurulduğu" iddiasını yalanlayarak, "Uçak, füzeyle vurulmuş olsaydı havada patlardı ancak kaza motorun ateş alması ve pilotun kontrolü sağlamada başarısız olması nedeniyle yaşandı" ifadelerini kullanmıştı. Ama geçtiğimiz gün İran’dan “uçağı yanlışlıkla biz düşürdük” itirafı geldi.

        İran Genelkurmayı, uçağın 'askeri bir noktaya yaklaşan saldırgan bir uçak olarak algılandığını ve insani bir hata sonucu füzeyle vurulduğunu' açıkladı. Devrim Muhafızları Komutanı Emir Ali Hacızade ise uçağın Cruise füzesi sanılarak düşürüldüğünü söyledi. İran Cumhurbaşkanı Ruhani 'bunun affedilmez bir hata' olduğunu söylerken Dışişleri Bakanı Zarif özür diledi. Görüldüğü gibi İran iradesini kaybetmiş görünmektedir. Kendi cenaze töreninde ölen İran, kendi toprağında telaştan füzeyle uçak düşüren İran, en önemli adamını komşu ülkede suikaste kurban veren İran, sözlerinin arkası boş çıkan İran…

        Ve tüm bunların arkasından İran’da rejime yönelik yine protestolar başladı. İranlılar "Devrim Muhafızları utan, ülkeyi rahat bırak", "Diktatöre ölüm", "Yalancılar istifa", "Silahlı kuvvetler genel komutanı (Hameney) istifa", "Bana fitneci deme, fitnecinin kendisi sensin" "Süleymani katildir, rehberi (Hamaney) cahildir" sloganlarıyla protestolara başlayınca ABD Başkanı Trump bu fırsatı yine kaçırmadı ve hemen ''İran ve acı çeken cesur halkına; Başkanlığımdan beri sizin yanınızda durdum. Protestolarınızı yakından takip ediyoruz ve cesaretinizden ilham alıyoruz.'' twitini attı.

        ABD, Kasım Süleymani’yi öldürerek İran’ın ne yapabileceğini, ne yapamayacağını test ederek, bundan sonra İran’a çeşitli yaptırımlar uygulayarak ve özellikle İran içinde iç çatışmaları tahrik ederek, tetikleyerek, İran’ı da Afganistan, Irak, Suriye gibi istikrarsızlaştıracaktır.

       İran’ın bu süreçte aciz, basiretsiz bir tutum sergilemesi ABD’nin iştahını artıracaktır. ABD’nin İran üzerinde her türlü şeytanlığı yapıp, ABD Başkanı Donald Trump’un Birleşmiş Milletler’e mektup yazarak İran’la önkoşulsuz görüşmeye hazır olduğunu bildirmesi de ABD’nin dünya kamuoyunun gözünü boyama adına yine bir stratejik taktiği olmuştur.

        Trump bu süreçte üzerindeki azil tartışmalarının gündemde kalmasının önüne geçti, Ortadoğu bölgesindeki diğer ülkelere de gözdağı verdi ve İran üzerinde yapabilecekleri adına geniş bir alan kazandı. Ama ne olursa olsun bölge ülkeleri İran’ın iç karışıklıklarla ABD’ye yem edilmesinin önüne geçmelidir. Suriye’nin, Irak’ın hali ortada iken İran’ın kanlı bir istikrarsızlaştırılmaya muhatap edilmesi bölgeye büyük yük getirecektir.

         Irak istikrarsızlaştırıldı yükünü Türkiye çekiyor, Suriye istikrarsızlaştı yükünü Türkiye çekiyor, İran’da da yaşananlar da Türkiye’ye elbette istikrarsızlık yükü olarak yansıyacaktır. İran’da hedef olmanın payını aldıktan sonra sıra elbette Türkiye’ye gelecektir.

        ABD eski Dışişleri Bakanı  Condeleezza Rice’ın yıllar önce “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları ve rejimleri değişecek, bu ülkelerin arasında Türkiye de vardır” sözü nasıl unutulabilir?

        ABD’nin Türkiye, İran, Irak, Suriye üzerinde terör örgütü PKK’yı çeşitli kollara ayırarak terör faaliyetleri için kullanması, onları silahlandırması bu söylediklerimizin hayal olmadığının en büyük delilidir. “4 parçalı Kürdistan” ifadesinin diri, canlı ve güncel tutulmasının tüm sebebi bunun içindir.

        Oynanan emperyalist oyun her yönüyle çok açık oynanıyor. Önemli olan bölge ülkelerinin birbirinin haklarına, hukuklarına saygılı bir şekilde davranarak güç birliği oluşturmasıdır. ABD’nin “özgürlük, demokrasi getiriyoruz” dediği her yerde kan, şiddet, gözyaşı dinmiyor. Irak’ın, Afganistan’ın, Suriye’nin ve diğer ülkelerin akıbeti herkese ders olmalıdır.