Bizim kavram dünyamızın referans/hareket noktaları Türk İslam terminolojisidir. Bir mevhumu vuzuha kavuştururken; dolayısıyla anlayarak eyleme dönüştürürken işe bu hareket noktalarından başlamak gerekir.

***

İnsanlar birlikte yaşamaya başladığı andan itibaren düzeni sağlamak, birbirleri arasındaki itilafları çözümlemek, ilişkilerini düzenlemek, farklı gruplar karşısında tek vücut olabilmek ve zorluklarla birlikte mücadele edebilmek amacıyla bir “yönetici iradeye” ihtiyaç duymuşlardır.

İlk mektep çağlarımızdan itibaren bir “sınıf başkanı” seçen bizler elbette ki cemiyet hayatının her alanında; sosyal, iktisadi ve siyasi grupların olduğu her yerde bir lidere, başkana veya reise ihtiyaç duyarız.

Bu hem toplum olmanın şaşmaz bir zorunluluğu hem de kaostan kurtulup düzen içine girmenin bir gereğidir.

***

Türk İslam terminolojisinde bu yönetici karaktere  “imam, reis ve başkan”  gibi isimler verilmiştir.

İmam, Arapça “emm”(1) kökünden türetilmiş “öne geçmek, sevk ve idare etmek” manasına gelen bir kavramdır. Terim olarak ise “önderlik eden kimse” ve “siyasal başkan” anlamlarını taşır. Muhteva olarak da “emm” kökünden emin olmaktan gelen İmam, “kendisinden emin olunan, kendisine uyulan bilgi ve faziletlerine güvenilerek teslim olunan kişi” manası da taşımaktadır.

Reis kelimesi de yine Arapça “ras” kökünden dönüştürülerek rais, “baş kişi, önder, yönetici, kaptan” anlamalarına gelmektedir.

***

Biz Türklerdeki  “Başkan” lafsına gelince… Hiç şüphe götürmeksızın diyebiliriz ki “başkan” kavramı da tıpkı İslami bir terim olan “imam ve reis” gibi aynı manaları içermektedir.

***

Buraya kadar ifade etmek istediğimiz şey aslında kelimelerin ne olduğu değil, kavramların neler ihtiva ettiğidir.

Şöyle ki; ister Arapça “İmam veya Reis” isterse de Türkçe “Başkan” olsun kavramların bizlerde bırakmış olması gereken tesirin önemi ve fiili durumudur.

Yani ister sosyal, ister iktisadi isterse de siyasi olsun bütün teşekküller bir imama, reise, lidere veya başkana ihtiyaç duyar.

Cemiyetlerin yönetimi nasıl şekillenirse şekillensin, demokratik veya gayrıdemokratik olsun hiç fark etmez, tüm yapılar bir yönetici iradeye mecburdurlar.

İşte biz Türk Milliyetçilerinin “yönetici iradesi”nin tarifi de referans/hareket noktalarımızdan mülhem;

Öncelikle “kendisinden emmin olunan, güvenilen, ardından gidilen, fazilet, ahlak, bilgi ve birikimine teslim olunan kişidir”. Liderdir… diyebiliriz.

***

Çok şükür biz böyle bir “Lidere” teslim olduk. Biz Ondan eminiz.

O’nun sayesinde üzerimize çullanan nice saldırıları ve nice fırtınaları atlattık.

O, iman dolu yüreği ve ilmiyle Türk Devletine bizim mührümüzü vurdu.

O, 2023 Lider Ülke Türkiye Sevdasını gönlümüze nakşetti. O, hedefi belirleyip ayaklarımız sapasağlam yerdeyken yıldızlara dokunmamızı sağladı…

O, tarihin şanlı sayfalarından süzülerek gelen Atatürk ve Başbuğ Türkeş geleneğini zirveye taşıdı.

O, liderlik birikimi ve mevhibeleriyle günümüzden başlayarak geleceğimizi planlarken biz O’na uyduk. Hilafsız!

***

Şimdi gelelim yazımızın gizli öznesine…

Evet, “Milliyetçi-Ülkücü Hareket bir lider hareketidir.”

Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in zırhı da zarı da Lider’dir!

Çünkü Türk İslam Mana Dünyasında Liderlik Kurumu çok önemli olduğu kadar, bu aynı zamanda da İlahi bir kodlama meselesidir. (Tabii ki bu durum seküler, pozitivist ve determinist bir bakış açısıyla açıklanamaz. Pek de önemli değil).

O sebeple, Milliyetçi-Ülkücü Hareket üzerine oynan bütün oyunların hedefi hep Lider’dir. Bu oyunlar o zırhı ve zarı parçalamak adına tertip edilmiştir!

Bakınız imzaların, tarlaların ve düzmece kongrelerin hedefinde hep Liderimiz vardır!

Fakat Ülkücü Hareket’te Lider, onların gördüğünden çok daha güçlü bir iradeye ve eylem kudretine sahiptir!

***

İşte böylesine önemli bir kurumun temsilcisi olan Liderin önüne geçmemek lazım gelmektedir! Zira Lider, ortalama veya ortalamanın bir üstü mensuplardan çok daha iyisini ve faydalısını bilir.

Çünkü O’na gelen bilgi ve O’nun sahip olduğu mevhibeler yoluyla elde ettiği malumatlar cemiyet üyelerinin anlama, algılama ve yorumlama kabiliyetinden üstündür.

Bu yüzden, geçmeyelim efendim, geçmeyelim… Liderimizin önüne geçmeyelim, geçmeye de kalkmayalım!(2) Ondan önce söz, farklı bir söz ve disiplini bozacak bir söz söylemeyelim…

Biz kendi sorumluluk alanlarımızda üzerimize düşen vazifeleri yapalım, yeter…

Dipnot:

1)     Emm; İman dahi bu kökten “emin olmak” tan türetilmiştir.

2)     “Liderin Önüne Geçmek” ayet ve hadislerde ve tarihimizde bununla ilgili birçok ihtar, inzar ve kötü örnek bulunmaktadır. Bakılabilinir.