YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

İSRAİL SEVİCİ OLMADIĞI İÇİN Mİ?

İstanbul'da yeni yılın ilk sabahında şehitlerimizin acısını paylaşmak, onlara rahmet okumak ve Filistin’deki mazlumlara sahip çıkmak için bazı sivil toplum kuruluşlarının ve siyasilerin organize ettiği "Şehitlerimize Rahmet, Filistin'e Destek, İsrail'e Lanet" adı verilen bir yürüyüş ve miting gerçekleştirildi.

Yüzbinlerce insanın katıldığı yürüyüş sırasında sık sık "Şehitler ölmez vatan bölünmez", “Kahrolsun PKK” "İşbirlikçi hainler hesap verecek, katil İsrail hesap verecek", "Katil İsrail Filistin'den defol", "Kanımız canımız feda olsun Aksa'ya" sloganları atıldı. Yüzbinlerin taşıdığı Türk bayrakları da yürüyüş ve miting alanını adeta gelincik bahçesine dönüştürmüştü.

Ne yürüyüş sırasında ne miting konuşmalarında ne taşınan pankartlarda ve bayraklarda aykırı bir durum olmadan herkes şehitlere ve Gazze’deki mazlumlara sahip çıkmanın, onların sesi olmanın vicdani huzuruyla geldiği gibi geri dağılmıştı.

Bu yürüyüş ve miting sonrası ajanslara bir haber düştü. Elinde “Tevhid bayrağı”, boynunda Türk bayraklı Filistin atkısı olan bir adam, üniversiteli bir genç tarafından elinde ve üzerinde taşıdığı bayraklardan dolayı “Arap sevici” iddiasıyla yumruklanmıştı. Görüntülere baktığımda adamın burnundan ve ağzından kanlar akıyordu.

Bu olayla ilgili sosyal medya üzerinden hiç yorum yapmadım. Yazı olarak geniş bir değerlendirme içine girmeden, olaylara “provakasyon” boyutundan bakarak sadece yüzeysel değerlendirmiştim. Hem olayı anlamak için hem de dayak yiyen kişinin sosyal medya sayfasında yazdığı iddia edilen Atatürk, Cumhuriyet hakkındaki düşüncelerinin doğruluğunu öğrenmek için biraz bekledim. Çünkü en hassas olduğumuz bu konularda saldırıya uğrayan İsmail Aydemir isimli kişinin çok ölçüsüz yorumları ve düşünceleri olduğu iddiası da vardı. Her şeyi istismar etmekten suyunu çıkarmış azgın muhalefet, saldırıyı da o düşünceler üzerinden meşrulaştırma yarışına girmişti. Sonra açıklandı ki, o sayfa İsmail Aydemir ile isim benzerliğinde olan birine aitmiş. Bunu da hükümete muhalif bir gazete olan Karar’da yazan Yıldıray Oğur köşe yazısında Özel bir sitede temizlikçi olarak çalışan İsmail Aydemir’in Twitter hesabı yok. Yani yumruk yemesini meşrulaştırmak için Halk Tv’nin “Bakın kim çıktı” haberini yaptığı tweetler ona ait değil, o başka bir İsmail Aydemir’e ait” cümleleriyle teyit etti. Bu bilgilerin ışığında şimdi daha gönül rahatlığında yazıyorum.

Parti kadrosu "Rabbim İsrail ordusuna güç kuvvet versin" diyen, kendisi “Filistin davası, Türk milletinin davası değildir” diyen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PKK ile aynı adayı kazandırmak için propaganda yapan Ümit Özdağ’ın bozgunculuk zehrinden içtiği paylaşımlarından belli olan, babası da emekli subay olan o üniversiteli genç “Şehitler bizim şehidimiz Filistin'de olan kardeşlerimiz de zaten mazlum durumdalar. Biz bu mitinge gitmeyelim mi? Şehitlerimiz için veya oradaki mağdur olan kardeşlerimiz için gitmeyelim mi? Biz bir sorumluluk hissetmeyelim mi? Vatan sevgisi imandandır. Ben ne yaptıysam da Allah rızası için yaptım." diyen bir gariban adama niçin vurur ki? O gariban adam da Ümit Özdağ’ın ekibi gibi "Rabbim İsrail ordusuna güç kuvvet versin" deseydi o genç ona vurmayacaktı herhalde?

Türkiye’de ölen her Müslüman’ın tabutunun üzerinde “Lâ İlâhe İllallah Muhammeden Resulullah” (Allah'tan başka Tanrı yoktur; Muhammed Allah'ın elçisidir) yazılı “kelime-i tevhit” bayrağı sarılır. Bugün gariban temizlikçiye saldıranların tamamının kaybettiği yakınlarının tabutu o bayrağa sarılmış, kendileri de o tabuta omuz vermiştir. Yarınlarda öldüğümüzde hepimizin tabutuna o bayrak sarılacaktır. Yine iktidar muhalifi bir yazar olan Soner Yalçın’ın bunların istismarına ve cahilliğine “Bayrak polemiği… Cehaletin yaydığı küstahlık” başlıklı bir yazıyla cevap vermiştir.

Mesele şehitlere, mazlumlara sahip çıkan gariban bir adamı dövmek değil, mesele Ümit Özdağ gibi ABD/İsrail adına Türkiye’de iç karışıklık çıkarmaya çalışan adamların oyunlarını anlamak olmalıdır.