Bu kadar çok şaibenin olduğu bir ortamda, 13 bin farkın yeterli olduğunu söylemek imkansızdır. ‘Olağanüstü İtiraz’ süreciyle birlikte seçimlerin yenilenmesi en mantıklı yoldur.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin akıbeti ile ilgili son viraja girilmiştir. Muhtemelen birkaç gün içinde ne olacağı, bu işin sonunun nasıl geleceği netleşecektir. Biz kanaatimizi peşin olarak belirtelim: Bütün gelişmeler Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin tekrar etmesi gerektiğini göstermektedir ve bunun için yeterinden fazla gerekçe mevcuttur.

DAHA ÖNCEKİ ÖRNEKLER

Bu kanaatimiz bir öngörüyü veya gönlümüzden geçeninin ikrarına dayanmıyor. YSK’nın şimdiye kadar ki uygulamalarını, akıl, vicdan, siyaset ve hakkaniyet ölçülerini esas alarak bir sonuca ulaşıyoruz. Geçmişte tekrara giden bütün seçimlerin ortak özelliği, kazanmaya yakın adaylar arasındaki farkın, çok küçük sayılarda kalmasıdır. Bir oy fazla alan elbette seçimi kazanmış olur, ama bütün mesele o oyun temiz, tartışmasız ve hakkaniyete uygun olmasıdır. Her türlü tedbire rağmen, seçimlerde bilerek veya bilmeyerek yanlışlıklar ve hatalar oluyor. Seçimler sırasında, sayım ve dökümlerde, oy pusulalarının birleştirilmesi sırasında, bazı şaibeli durumlar yaşanabiliyor. İtirazlar da bu noktada öne çıkıyor ve bu gerekçelere dayandırılıyor. YSK her itirazı dikkate almak, araştırmak ve bir sonuca bağlamak zorundadır. Yapılan inceleme ve araştırmalarda söz konusu yanlışlar, hatalar, kasıtlar veya şaibeli durumlara bağlı oyların sayısı, aradaki farktan fazla ise seçimin tekrarı kaçınılmaz oluyor.

İTİRAZLAR HAKLI ÇIKTI

Şimdi bu ölçüyü, bu uygulamayı, bu teamülü alalım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine uygulayalım. İstanbul’daki seçimlere şaibe karıştığını akıl ve vicdan sağlığı yerinde olan hiç kimse inkar edemeyecektir. Organize sandık yolsuzluğu sözkonusudur.Büyükçekmece ile Maltepe’de yapılan bütün itirazlar haklı çıkmış ve sonuca etki ettiği net şekilde belirlenmiştir. Hayali seçmen yazımından boş arsalarda seçmen gösterilmesine, sanal bina seçmenlerinden sandık görevlileri hakkındaki çok ciddi ve haklı kuşkulara, tutanaklarda oy kaydırmalarından geçersiz oyların çokluğuna kadar her şey mevcuttur. FETÖ müdahalesiyle ilgili iddialar çok çarpıcıdır. İslak imzalı ve mühürlü sandık sayım-döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları ve YSK’ya bildirilen oylar arasında fahiş farklar, ayrıntıları ile basında yer almıştır.

SORU İŞARETLERİ ARTTI

Bütün bunlar gerekçe gösterilerek yapılan itirazlara bağlı olarak, iki aday arasındaki fark, 29 binden 13 binlere gerilemiştir. Oy farkının devamlı olarak Sayın Binali Yıldırım lehine kapanması çok önemli bir göstergedir. 16 bin oyun çalındığı, yanlış yazıldığı veya gizlendiği belgelenmiştir. Bu durum bütün sandıkları şüpheli hale getirmiştir ve nitekim bütün oyların yeniden sayımı istenmiştir. YSK’nın bu talebi reddetmesi ortadaki soru işaretlerini de, şüpheleri de ortadan kaldırmadığı gibi, daha da arttırmıştır. Bu kadar şeyin belgelendiği bir ortamda, 13 bin farkın yeterli olduğunu, hiçbir tartışmaya yer bırakmadığını, şaibeleri ortadan kaldırdığını söylemek de, kabul etmek de imkansızdır.İstanbul gibi 10,5 milyon seçmenin bulunduğu ve bu kadar geçerli ve haklı iddianın orta yerde durduğu bir seçimde, 13 bin oy çok ama çok küçük bir farktır. Gelişmeler ve ortaya çıkanlar, şaibeli oyların çok daha fazla olduğunu ve seçim sonucunu değiştirebileceğini göstermektedir.

BU TELAŞ NEDEN?

Bu yazdıklarımızın doğru ve haklı olduğunu, bizim kadar seçimi kazandığını iddia edenler ve onların arkasında duranlar da görüyor ve biliyor. Bütün mesele bir oldu-bitti ile işin üzerini örtmektir. Başka türlü bırakın zilletin ortaklarını, ABD’den Avrupa ülkelerine kadar hiç üzerine vazife olmayanlar neden bu kadar telaşlanıyor, neden bu kadar acele ediyorlar? Birincisi seçim Türkiye’de yapılıyor ve onları neden bu kadar ilgilendiriyor? İçişlerimize bu kadar karışma, demokrasimiz üzerinde kuşkular uyandırma hakkını nereden alıyorlar? İkincisi ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde nasıl seçimlerin yapıldığını, mahkeme kararlarıyla sonuç açıklandığını unuttuk mu zannediyorlar? Burada bir iyi niyet yoktur.

ÇARE DEMOKRASİDE

YSK’nın önceki seçimlerdeki uygulaması ve kararları ölçü alınırsa ve aynı ölçülere uyulursa, bu seçimin tekrar edilmesi neredeyse kesindir. Kaldı ki, büyük bir belirsizlik ortaya çıkmıştır. İstanbul’daki usulsüzlükler ve sandık hileleri Türkiye’yi kaosa, kargaşaya, krize sürüklememelidir. Çare yine demokrasi içinde aranmalıdır. Sayın Devlet Bahçeli, Kızılcahamam’da çok önemli tespitler yapmış, uyarılarda bulunmuş ve “İstanbul’daki şayialarla ilgili Yüksek Seçim Kurulu’nun tevsik edilmiş iddiaları inceleyip bir karar vermesi, şayet organize sandık yolsuzluğu tespit edilirse 298 sayılı kanunun 130. Maddesinde ifade edilen ‘Olağanüstü İtiraz’ süreciyle birlikte seçimlerin yenilenmesi en mantıklı yoldur” diyerek yol göstermiştir. Yine Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, hak edilmemiş bir başarı, çalınmış bir zafer hiç kimseye fayda getirmeyecektir. İstanbul’un gelecek beş yılını karartmak, gerilimlerin yaşanmasına çanak tutmak, hizmet yerine sürekli kavgayla zaman kaybetmek yanlıştır, büyük bir vebaldir.