İstanbulluları şu dünyaya geldiklerine bin pişman eden Ekrem İmamoğlu beş senelik işgalinin son günlerinde.

Çok konuşup az iş yapan bir belediye başkanını uzun bir süredir görmeyen İstanbullular Ekrem İmamoğlu sayesinde kabus dolu anılarını tazelediler.

Zaten Ekrem İmamoğlu’nun hasbelkader İstanbul’a belediye başkanı seçilmesi, ekonominin kötü seyrinden etkilenen metropol sakinlerinin hükümete kestiği bir cezaydı.

Ama İstanbullular asıl cezayı kendilerine kestiklerini Ekrem İmamoğlu’nun vizyonsuz yönetimini yakından gördükçe anladılar.

Beş senede biriken pişmanlıkların resmiyete döküleceği gün olan 31 Mart 2024 tarihinde İstanbullular sırtındaki kamburdan kurtulacaktır kanaatimce.

Verimli faaliyetlerle doldurabileceği beş senelik süre zarfını vur patlasın çal oynasın’la geçiren bir belediye başkanının yeniden seçilmesi bir şehrin kendisine yapabileceği en büyük kötülüklerden birisidir.

Ülke ekonomisinin çarkını döndüren İstanbul gibi bir şehrin belediye başkanı olduğunuzu düşünün…

Partinizin bu kentin belediye başkanlığına en son layık görüldüğü yılın üzerinden 25 yıl gibi uzun bir zaman geçmiş. Hasretli bekleyişler sizin seçilmenizle son bulmuş. Siz olsanız ne/neler yaparsınız?

Siyasi hasımlarınızın bile inkâr etmekten çekineceği projelere imza atmak için gecenizi gündüzünüze katarak çalışırsınız, çabalarsınız, dişinizi tırnağınıza takarsınız elbette.

20 milyona merdiven dayamış kalabalık nüfusuyla birçok ülkeden daha fazla insan barındıran İstanbul gibi bir şehirden ikide bir yurt gezisi, ülke gezisi, tatil gezisi gibi bahanelerle ayrılmayı düşünmezsiniz elbette.

Yaz aylarının ortasında kentinizi sel suları götürürken, Bodrum’un mavi sularında yüzmezsiniz elbette.

Meteorolojinin günler öncesinden verdiği yoğun kar yağışı ikazlarını ciddiyetle ele alarak birtakım önlemler geliştirirsiniz mesela. 

Kar yağışına karşı önlem almakta yetersiz kalsanız bile, on binlerce hemşeriniz karların kapattığı yollarda mahsur haldeyken yabancı bir ülkenin büyükelçisiyle bir restoranda rakı-balık ziyafeti çekmeyi aklınıza bile getirmezsiniz herhalde…

Oysa Ekrem İmamoğlu yapılmayacaklar listesinde ne varsa birer birer yaparken, yapılacaklar listesini öksüz bıraktı.

Verdiği vaatlerin çoğunu yerine getirmedi.

İstanbul’u amaç değil, kısa yoldan siyasi sınıf atlama aracı gördü.

Genel siyasete burnunu sokmaktan yerel siyasete zaman ve enerji bulamadı.

Trafik sorununu azaltamadığı gibi yolcu otobüslerinin bakımlarını aksatarak işine/evine gitmeye çalışan vatandaşları hayattan bezdirdi.

Biyolojik arıtma tesisi projesini “Temel Atmama Töreni”yle iptal ederek Boğaz’ı kirleten müsilaj sorununa sebep oldu.

Kenti bekleyen en büyük tehlike olan deprem için sadece 63,5 milyon TL bütçe ayırırken vizyonsuzluklarını algı oyunlarıyla düzeltmek için reklam faaliyetlerine 908 milyon TL ayırdı.

Böyle bir Ekrem İmamoğlu’nun geçtiğimiz haftaki açıklaması ise “Biz, bu zor zamana rağmen, zor koşullara rağmen İstanbullular için arı gibi çalıştık, karınca gibi çalıştık” şeklinde oldu.

Arı, karınca, çalışkanlığıyla bilinen hayvanlar.

Ekrem İmamoğlu ise gezme-tozma, turistik faaliyetler, ehlikeyif halleriyle, İstanbul’un başına bela olmuş bir Ağustos Böceği.

Beş seneyi yatarak geçiren Ağustos Böceğinin karşısında hem genç, hem vizyon sahibi, hem de ufuktaki deprem tehlikesine karşı İstanbul’u güçlendirme vaadiyle gelen bir Murat Kurum var.

İşi çok zor…

Ağustos Böceği için kışın çetin günleri kapıya dayanmış görünüyor.

Son tatiller, son ehlikeyif halleri, son cırlamalar…