Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
27°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Gündem İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi? İstiklal Marşı'nın kabulünün kaçıncı yılı?

İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi? İstiklal Marşı'nın kabulünün kaçıncı yılı?

İstiklal Marşı'nın kabulünün 102. yılında milli marşımız hakkında aramalar hız kazandı. İşte İstiklal Marşı hakkında merak edilenler..

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi? İstiklal Marşı'nın kabulünün kaçıncı yılı?

12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümü ülkemizde her yıl coşkuyla kutlanmaktadır. Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı'nın bestesi Osman Zeki Güngör'e aittir.

İstiklal Marşı, Mehmet Akif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin cesaretini ve gayretlerine olan güvenini ve  Türk halkının bağımsızlığa olan bağlılığını dile getirmektedir.

Bilindiği üzere İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından milli marş olarak kabul edilmiştir.

İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ

İstiklal Marşı'nın kabulünün detayları oldukça duygusal bir şekilde gerçekleşmiştir. O dönem meclis tarafından bir milli marş yarışması açıldı.

Açılan bu yarışma Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 25 Ekim 1920 tarihli nüshasında duyuruldu.

Mehmet Akif Ersoy, milli marş için bir yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmadığından dolayı ilk başta yarışmaya katılmaya sıcak bakmadı ve herhangi bir eser göndermedi.

Yarışmaya katılımın son günü olan 23 Aralık 1920 tarihine kadar gelen 724 eser arasından bir tanesi bile milli marş olmaya aday gösterilemedi.

 Mehmet Akif Ersoy'un yakın dostu Hasan Basri Bey, dönemin Maarif Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in de ricasıyla, şairi ikna etmek çaba gösterdi.

Hasan Basri Bey, Mehmet Akif' Ersoy'u ikna etmek için şiiri kendisinin yazacağını dile getirerek şairden yardım istedi. Mehmet Akif Ersoy bu teklife sıcak bakarak şiiri beraber yazmayı kabul etti ancak ödülü almayacağını söyledi.

Bunun üzerine Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının onun istediği şekilde düzenleneceğini ve ödülü ise bir hayır kurumuna bağışlayacaklarını dile getirerek Mehmet Akif Ersoy'u İstiklal Marşı'nı yazmaya ikna etti.

Tüm herkesin büyük bir sabırsızlıkla beklediği şiir on gün içerisinde tamamlandı ve 17 Şubat 1921 tarihinde Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" başlığıyla yayınlandı.

1 Mart 1921'de başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı Meclis görüşmelerinde İstiklal Marşı Şiiri, elemeleri geçmeyi başaran son 7 eser arasına kaldı.

Diğer 6 şiir ile birlikte Meclis'in seçimine sunuldu. Hamdullah Suphi Bey'in kürsüden okuduğu, Atatürk'ün "Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatır" dediği İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi.

İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜNÜN KAÇINCI YILI?

12 Mart 2023, İstiklal Marşı'nın kabulünün 102. yılıdır. Bundan tam 102 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek milli marşımız olmuştur.

İSTİKLAL MARŞI

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,

Her cerîhamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden naaşım,

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!  

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Depremde oto galericiler de büyük yara aldı

Depremde oto galericiler de büyük yara aldı