Türkiye’nin İsveç ile yürüttüğü müzakere süreci meyve vermeye başlıyor gibi görünüyor. Geçtiğimiz hafta İsveç’ten Türkiye’ye iade edilen ve ardından tutuklanan PKK’lı terörist Mahmut Tat, İsveç’in NATO üyeliği çerçevesinde varılan mutabakat kapsamında bir ilki teşkil ediyor. Daha önce konuya ilişkin değerlendirmelerimde, İsveç’ten söz değil icraat beklendiğini dile getirmiştim. İsveç’ten gelen açıklamaların umut verici olmasına rağmen, somut adımların henüz atılmadığını eleştirmiş, teröristlerin iadesine başlanması gerektiğini savunmuştum. İlk kez bir teröristin iadesinin gerçekleştirilmiş olması, İsveç’in Türkiye’nin taleplerini yerine getirmeye meyilli olduğuna dair bir işaret oldu.

İsveç’te yaşanan iktidar değişiminin Türkiye’nin beklentilerinin karşılanacağına yönelik olumlu bir hava yarattığını da daha önce dile getirmiştim. Terör örgütü PKK/KCK üyeliğinden hakkında 6 yıl 10 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan teröristin iade edilmesi, İsveç’in Türkiye’ye yönelik yaklaşımında bir değişim yaşandığı algısını güçlendiriyor.

Siyasi iltica talebinde bulunan ancak bu talebi İsveç hükümeti tarafından reddedilen bu terörist, İsveç polisi tarafından tutuklanıp bir uçakla Türkiye’ye gönderildi. Türk emniyetine teslim edilen terörist, kısa süre sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi. Artık "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan dolayı kesinleşen mahkûmiyet kararının infaz edilmesi için hiçbir engel kalmadı.

Yine de bu gelişme, İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesini sağlayacak kadar büyük bir adım olarak görülmemeli. Zira, İsveç’te bu gönderilen terörist gibi daha nice teröristin mevcut olduğunu biliniyor. İsveç’in de bu adımı atmakla tüm yükümlülüğünü yerine getirdiğini düşünmesini gerektirecek bir durum da söz konusu değil. 

PKK’lı bir teröristin iadesi, aslında bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamış oldu. Öncelikle, İsveç’te Türkiye’deki terör eylemleri yüzünden hüküm giymiş ve iadesi beklenen teröristler olduğu yönündeki savunmasının somut bir gerçeğe dayandığı teyit edildi. Türkiye’nin İsveç’ten iadesini talep ettiği kişilerin PKK destekçilerinin iddia ettiği gibi “düşünce suçlusu aktivistler” olmadığı böylelikle açıklığa kavuştu. İadelerin devam etmesi halinde, İsveç’te onlarca teröristin gizlendiği tezinin de somut delillere dayandığı gerçeği ortaya çıkacak. Tüm teröristlerin iadesi tamamlanabilirse, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya üyelik için şart koşmakla ne kadar haklı ve meşru bir tutum sergilediği de açıkça görülmüş olacak.

Diğer yandan, teröristin iade edilmesi, İsveç’te PKK taraftarlarının paniklemesine de yol açıyor. Bundan sonraki dönemde, İsveç’te özellikle muhalefette yer alan sol partiler, hükümeti Türkiye’ye karşı taviz vermekle eleştirecek ve iadelerin durdurulmasını isteyecek. Nitekim bu yönde bazı sesler gelmeye başlamış durumda. Bu yöndeki eleştirilere muhatap olan İsveç Başbakanı Kristersson, Türkiye karşıtlığı ve PKK sevdasıyla bilinen bir eski milletvekilinin PKK’lıların iade edilmemesini istemesine cevap vermek durumunda kaldı. Başbakan, sözkonusu PKK taraftarı Nalin Pekgül’e cevaben şu ifadeleri kullandı: “Teröre, terörün finansmanına veya başka bir suça bulaşmayanların korkacak hiçbir şeyi yoktur. İsveç dışındaki ülkelere yönelik olsun veya olmasın, İsveç'in terör üssü olmasına izin vermeyeceğiz. Bizim ülkemizde olduğu gibi, Türkiye'nin de terörizme karşı kendini koruma hakkı olduğu konusunda her zaman nettim.”

Başbakan Kristersson’un da belirttiği üzere, İsveç’te olup da terör bulaşmamış kişilerin korkmasını gerektirecek bir şey yok. Lakin iade edilen terörist ve o iade edildi diye panikleyen Pekgül gibilerin Türkiye’nin istediğini almaya muktedir bir devlet olduğunu anlaması ve çemberin daraldığını görerek korkması gerek. Mahmut Tat’ın iadesi sadece bir başlangıç ve Türkiye’nin bu konudaki kararlı duruşu sayesinde bunun devamı er ya da geç gelecek. İsveç hükümetinin doğru yönde attığı bu adımdan dolayı tebrik edilmesi ve muhalefetin iki ülke arasındaki ilişkileri sabote etmeye yönelik girişimleri karşısında desteklenip teşvik edilmesi de sürecin selameti açısından yerinde olur.