Son zamanlarda Karabağ’da yaşanan gelişmelerden dolayı yazılı ve görsel basında Azerbaycan sıkça yer almaktadır. Konuya hâkim olanların yorum ve tespitleri ne kadar değerli olsa da, o topraklarda bulunmayan, devletin ismini yanlış söyleyen, ‘Azeriler’ diye cümleye başlayanların yorum ve yaklaşımları da bir o kadar iticidir. Bir zamanlar Orta Doğu uzmanlarının arttığı gibi, bugün Azerbaycan uzmanlarının artması da güzel bir gelişmedir. Fakat kulaktan dolma bilgilerle yalnızca kendi reklamını yapmayı düşünenler de yok değildir. Sanırım bu sorun artık görsel basında sadece Azerbaycan konusunda değil, birçok konuda yaşanmaktadır. Televizyonlar süreyi doldurmak namına çoğu zaman boş ve uzun konuşan ‘uzmanlarla’ dolmuş taşmış durumda.

Türkiye’de yükselen Azerbaycan ilgisi üst seviyededir. Fakat bazı sorunlar var ki bunların da aşılma zamanı gelmiştir. Azerbaycan Türklerinin her zaman yakındıkları olay ne yazık ki çözüme kavuşmamıştır. Düşmana karşı Karabağ konusu zaferle sonuçlansa da medyada olan yanlış telaffuz ve yanlış kelime savaşı henüz sonuçlanmamıştır. Evet, Azerbeycan değil, Azerbaycan olacak. ‘Azeri’ değil, Azerbaycan Türkleri olacak. Çok basit, deneyin ve ağzınız alışacaktır. Elbette ki, büyük ünlü uyumu ve ağız yapısından dolayı söylenen yanlış seslendirmeler hoş görülebilir fakat bu yanlış kasıtlı bir şekilde veya defalarca söylenilirse iyiye alamet değildir.

Her iki devletin insanlarının birbirine olan tutumlarından tarihin her döneminde övgüyle bahsedilmiştir. Gönül bağıyla kurulan köprüler sayesinde insanlarımızın birbirlerine olan sevgileri düşman kıskandıracak durumdadır. “Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz.” düsturu şiar edinilmiştir.

AZERBAYCAN-TÜRKİYE STRATEJİK ORTAKLIĞI

Dr. Cavid Veliyev’in son çalışması olan “Azerbaycan- Türkiye Stratejik Ortaklığı: Tarihi ve Güncel Boyutlar” başlığına sahip olan eseri Ötüken Neşriyat ile ışık yüzü gördü. Türkiye mezunu olan Cavid Veliyev’in bu son çalışması iki ülke arasındaki gelişmeleri geniş bir şekilde ele almış, resim ve belgelerle okurların dikkatine sunmuştur. Veliyev’in öz geçmişine ve çalışma alanlarına baktığımızda manzara daha da netleşmektedir. Yazar, doktora çalışması sırasında TÜBİTAK ve Japonya’nın SASAKAVA burslarını kazanmış, öğrencilik yıllarında Türkiye’deki birçok stratejik merkezde çalışmıştır. 2009-2019 yılları arasında ise Azerbaycan Cumhurbaşkanı himayesindeki Strateji Araştırmalar Merkezi’nde çalışmış ve 2015-2019 yılları arasında merkezin Dış Politika Daire Başkanı olarak görev yapmıştır. Bu yıllar içinde AGİT Düşünce Kuruluşları ve Akademik Kurumlar Ağının Bakü temsilciliğini üstlenen Veliyev, şimdi de Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi’nde Şube Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Sorumlusu olarak görev yapmaktadır. Türkiye Türkçesinde yayınladığı 4 eserden sonuncusu olan “Azerbaycan-Türkiye Stratejik Ortaklığı: Tarihi ve Güncel Boyutlar”, strateji ortaklığının tarihi boyutlarını araştırmakla beraber iki ülke arasındaki politik ve diplomatik ilişkilerin tüm merhalelerini okurlara sunmaktadır. Kitabın 3. bölümünün konusu olan Güvenlik ve Askeri İlişkiler kısmı ise son zamanlarda medyada çok konuşulan ve tartışılan konulardır. Eserin, bu alanda çalışmak isteyen ve iki ülkemizin stratejik ortaklığının tarihi ve güncel boyutlarını merak edenler açısından zengin bir kaynak olduğunun kanaatindeyim. Azerbaycan’da yaşanan olayları değerlendirmek isteyen yorumcuların ise televizyonlara çıkmadan önce bu kitaba göz atmalarını tavsiye ederim.