Son 5 haftaya girdik liglerimizde. Boyu iyice kısaldı sezonun. Ligin üstü iyice karıştı, altı zaten cadı kazanı. Hakem camiası için gerçekten zor günler. Herkesin, her tartışmalı düdükten sonra bit yeniği arayacağı sadece 45 maç kaldı. Bu maçları en az 30 tanesi şampiyonluk ya da küme düşmeye tesir edecek olanlar. Hakem camiası için bu 5 haftadan yüz akı ile çıkmak öncelikli hedef olmalı. Yani zaman, birlik zamanı, beraberlik zamanı, kenetlenme zamanı. Bu süreçte gazetelerde yazan, ekranlarda konuşan özellikle eski hakemlerin destek vermeleri çok çok önemli. Burada en başta kendime pay çıkararak, tüm medyada sesini duyuran eski hakemlere büyük görev düştüğünü önemle hatırlatmak isterim. Ama bu süreçte tabi ki, en zor iş MHK ve hakemlerin... Başkan Sabri Çelik ve ekibinin çok ince eleyip, sık dokuması lazım, atama yaparken. Bırakın VAR’ı , AVAR atarken bile saatlerce düşünüp, kimseye konuşma fırsatı vermeyecek atamaları yapmaları lazım. Son 2 haftada yapılan atama hatalarının faturası ağır oldu gerçekten. TV programlarında ağzını açan herkes hakemden konuştu. Ülkemiz hakemliği için gerçekten önemli bir insan olan UEFA Hakem Kurulunun usta yöneticisi Jaap Uilenberg tamamen kendisi dışında gelişen olaylardan dolayı, bütün programlarda sakız oldu. Hakaretlere maruz kaldı. Bu nedenle sadece hakem atamalarında değil, herkesin her düzeydeki kişilerle olan ilişkilerinde ve konuşmalarında camianın bir bireyi olarak söylemlerini defalarca süzgeçten geçirmeleri gerekiyor. Hakem kardeşlerimin şu 5 haftada benim niye maçım yok, sorusuna takılmadan düdük çalan, bayrak kaldıran, VAR odasında görev yapan arkadaşları için pozitif enerjilerini göndermesi lazım. Camianın başarısı için birinci şart, “Evdeki hakemin sahadaki arkadaşı için dua etmesidir…”

Gelelim haftanın maçlarından akılda kalanlara: Rize’deki performansından dolayı haftanın sürpriz ataması olan Yaşar Kemal Uğurlu yine en az üç net sarı kartı atlarken, 82 dakikada Pawelka nın yaptığı hareketin penaltı olan karşılığı verilmedi. Kritik maçları için henüz yeterli tecrübeye sahip olmayan Arda Kardeşler’in, Galatasaray-Kayseri maçında Emre Akbaba’ya kırmızı göstermemesi, Donk’un hareketini penaltı olarak değerlendirmemesi eksileriydi. Trabzon maçını iyi yöneten Zorbay Küçük, gelecek için güzel sinyaller veriyor. Ancak Abdülkadir’e herhangi bir teması olmayan Mustafa Akbaş’a gösterdiği ikinci sarıdan kırmızıda hatalıydı.

Sivasspor -Beşiktaş maçında penaltı beklentisi olan pozisyonlarda devam diyen Mete Kalkavan için haksız diyemeyiz. Ancak Beşiktaş’ın 2. golü öncesi yapılan faul doğru ama Burak ofsayt idi. Anlı şanlı yorumcularımız bu pozisyonu için VAR müdahalesi gerekiyor dediler. Sonradan gelen kopyalarla durumu düzeltmeye kalktılar. Başakşehir -Rize maçında Hüseyin Göçek sarı kartlar konusunda hayli cimri davranırken, 10’uncu dakikada İrfan Can Kahveci’nin yaptığı harekete ”devam” demesi bana göre yanlıştı. Verdiği penaltı vermediğinden daha hafif kaldı. Suat Arslanboğa, Cüneyt Çakır, Bülent Yıldırım haftanın yüz ağartan yönetimlerini gösterdiler.