AHMET Davutoğlu’nun namıdiğer “Serok Ahmet’in” AKP içindeki ilk hazırlığı medyadaki Karar gazetesini kurdurmaktı. Karar gazetesinin medyadaki bilinirliliği “Davutoğlu’nun gazetesi” şeklindedir. Karar gazetesi kurulurken Ahmet Davutoğlu akıl ve ilham vermiştir, sponsor bulmuştur, yönlendirmiştir. Etkisi nasıl oldu bunu tam olarak bilemiyoruz. Ama gördüğümüz kadarıyla, Karar gazetesi Ahmet Davutoğlu’nu seven ve savunan yazarlardan oluşuyor.

          Bunun elbette bir mahsuru yok. Nasıl ki, Türkgün gazetesinin her manada fikir babası MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ise, her yazarı MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi savunma, fikirlerini benimseme noktasındaysa, Karar gazetesine “Niçin Ahmet Davutoğlu’na bağlısınız?” demenin bizce bir anlamı yoktur.

          Benim, Karar gazetesindeki vurgulamak istediğim konu, yazarlarının Ahmet Davutoğlu’na siyaset yolu açmak için, onun AKP’ye yaptığı vefasızlıklara bahane olacak hikâye arayışlarıdır. Geçen hafta iki-üç Karar gazetesi yazarını okudum. Hepsinde de ortak nokta nerdeyse “AKP MHP’ye yanaştı, MHP çizgisine geldi bize de başka bir şey kalmadı, ondan ayrıldık” şeklindeki bir propagandanın tekrarı olmuştur.

          Mesela Karar gazetesi yazarlarından MHP düşmanlığıyla bilinen Mehmet Ocaktan “Yeni siyasi oluşumlar ve Bahçeli’nin gayreti” başlıklı yazısında aynen şunları yazdı:

          Bahçeli’nin adeta bir ültimatom niteliği taşıyan açıklamaları, AK Parti’nin atacağı, ya da atmak istediği adımların sınırlarını tarif eden bir özellik taşıyor. Dolayısıyla AK Parti’nin bir değişim adımı atması ve de demokratik değerleri önceleyen kuruluş ilkelerine dönmesi neredeyse imkansız hale gelmiş bulunmaktadır.

         Kabul etmek gerekiyor ki, AK Parti giydiği bu MHP gömleği ile artık aşırı milliyetçi ve ulusalcı çizgideki yürüyüşünü daha da tahkim ederek yürümek zorundadır. İşte tam da bu yüzden, siyasetteki yeni arayışların ve oluşumların ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor.

          Öyle anlaşılıyor ki Bahçeli, AK Parti’yi ulusalcı alanda hapsederek bu partiye gönül veren kesimlerin yeni oluşumlara doğru akmasını hızlandırmaya devam edecek.

          Karar gazetesinin bir başka yazarı Mustafa Karaalioğlu ise “Sistemin Teminatı” başlıklı yazısında, daha ölçülü bir şekilde MHP’nin siyasetteki etki ve gücünü şu şekilde değerlendirmiştir:

          Sistemin ürettiği ikinci kural ise birinciye bağlı olarak MHP Lideri Bahçeli’nin genel siyasi tablo üzerinde nüfuzunun büyük ölçüde yerleşmiş olmasıdır. Görüldüğü gibi, giderek gelişmektedir

         AK Parti’nin söylem ve tatbikatta klasik milliyetçi çizgiye yanaşmış olmasıdır. Bu sayededir ki iki parti tabanı arasında daha önce görülmemiş oy transferleri yaşanmaktadır.

         Siyasette dalgalanmalar arttıkça Bahçeli’nin nüfuzu ve hareket alanı gelişecektir. Tam da kendisinin ifade ettiği şekliyle sistemin tartışmaya açılmaması için; iktidarı zorlayan irili ufaklı her gelişme MHP’nin sistem üzerindeki imtiyazını artıracaktır.

          Karar gazetesinde geçmişi MHP ve Ülkücü düşmanlığıyla şekillenmiş Ahmet Taşgetiren isimli bir yazar var. Bu kişi “Akil Adam” iken gittiği Kayseri’de protestolarla karşılaşınca açık unutulan mikrofondan Ülkücülere yönelik “Bu kadar kaba ve adi bir yapı ki İslami edep, ahlak, nezaket yok.” cümlelerini kurmuş kişidir. Zihin yapısı böyle olduğu için MHP düşmanlığını da çok net belli ediyor. “Bahçeli’den AK Parti’ye Misyon Yüklemesi” başlıklı yazısındaki ifadelerde bunun delili gibidir:

         Bahçeli’nin diline bakın. Nasıl bir hakim dil o! Nasıl bir tahakküm dili. Dışlayıcı, yargılayıcı, hain damgasını eline alıp önüne gelene vuran…

         Bahçeli öyle ortak-mortak gibi konuşmuyor, öyle demişim işte, “sistemin gerçek sahibi” gibi konuşuyor.

         İlginç olan şu ki Bahçeli bu süreçte Ak Parti’ye “misyon yüklemesi” yapmaktaydı. Böylece “muhafazakâr demokrat damar” istihale geçirerek yeni bir hüviyete bürünmekteydi.

         Karar gazetesinin Hakan Albayrak isimli yazarı ise “Biji Serok Ahmet” başlıklı yazısında kullandığı “Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Ahmet Davutoğlu’na hususi bir garezi var. Yerli yersiz demeden mütemadiyen laf çakıyor Davutoğlu’na. Veya laf çaktığını sanıyor.” şeklindeki ifadelerle Karar gazetesi Davutoğlu’nu sahiplenme ve MHP’ye karşı duruşuyla netliğini ortaya koymuştur.

          Başta da belirttiğim gibi Karar gazetesinin yayın politikasında AKP’ye vefasızlıklarını MHP ve Lideri Devlet Bahçeli’nin duruşu üzerinden meşrulaştırma kurnazlığı vardır. Oysa bu yazarların tamamı daha önce AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ı aşırı bir şekilde savunan kişilerdir.

         Şimdi AKP-MHP yakınlaşması ve MHP’nin politikalarından rahatsızlık bahanesi üzerinden AKP’yi bölmeye çalışanlara şunu hatırlatmakta fayda vardır. Karar gazetesi 28 Nisan 2015’te Akşam ve Star gazetelerinden ayrılan birkaç gazeteci tarafından önce sosyal medyada yayına başladı. Daha sonra 7 Mart 2016 tarihinde basılı gazeteye dönüştü.Can alıcı noktası ve sorusu da işte burasıdır. Karar gazetesi e-gazete olarak başladığında da, basılı yayına geçtiğinde de ne AKP-MHP ittifakı, ne de Cumhur ittifakı vardı. Hatta AKP-MHP tabiri caizse kanlı–bıçaklı bir haldeydi.

         Demek ki, bu gazete AKP içindeki hesaplar ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı planlar adına yayına başlamıştı.

         AKP ve MHP, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Türkiye adına bir ve beraber olma noktasında buluşmuş ve bunun adını da Cumhur ittifakı olarak belirlemiştir.

         Şimdi 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık bir sene önce e-gazete olarak, yaklaşık 5 ay önce de basılı gazete olarak kurulmuşken, şimdi niçin AKP’yi bölmeyi MHP üzerinden bahane ediyorsunuz ‘Serok Ahmet’ciler?

          Yok “AKP MHP çizgisine gelmiş ondan ayrılmışlar”, yok “AKP MHP sayesinde milliyetçi gömleği giydiği için, AKP içindekiler yeni arayışlara girmiş”… İyi de siz zaten AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatında MHP yokken kazan kaldırmışsınız. Bu nasıl oluyor?

          Hatta Karar gazetesinin dört yazarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve AKP’yi ağır bir şekilde eleştirdiğinde Oda Tv bunu “Davutoğlucu gazete Erdoğan’ı bombaladı” şeklinde o günlerde haber yapmıştı. Ne zaman mı? 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 1.5 ay önce…

          Yani tam olarak 2 Haziran 2016 tarihinde… Bu yüzden bu Davutoğlucular “Yörük sırtından kurban kesme” kurnazlığı ile MHP’ye saldırıyı bırakmalıdır.

          Evet, bunların hiçbiri MHP’yi ve Lideri Devlet Bahçeli’yi asla sevmezler ama şuan yaptıkları AKP’yi bölme çabalarındaki MHP’yi malzeme yapmaları kurnazlık ve sinsiliktir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirme, AKP’yi bölme planlarına çok önceden başladılar. MHP’ye duydukları alerjinin sebebi de “Serok Ahmet’in” özlemini duyduğu Türkiye önünde MHP’nin çok büyük engel oluşu ve AKP’yi bölme üzerinden kurguladıkları Türkiye üzerindeki oyunlarını MHP’nin bozmasıdır.

          Ahmet Davutoğlu “Türkiye’de önemli bir boşluğu doldurduğunuza inanıyorum” dediği Karar gazetesini AKP-MHP arasında kurulan Cumhur ittifakından 1.5 yıl önce kurmuşken, iki de bir çıkıp “MHP ile kurulan ittifak AKP’ye zarar verdi, veriyor” diye AKP’yi düşünüyormuş rolü sadece küçük enişte mizahıdır.

           Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevinden alındıktan sonra “Cumhurbaşkanıyla son nefesime kadar vefa ilişkimi sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Bunun açık ve net bilinmesini isterim ve bunun istismar konusu edilmesine de izin vermem.” dediği halde niçin Karar gazetesini kurdurup, AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldırmıştır?

           Karar gazetesinin doldurduğu boşluk konusu bu mudur? Ahmet Davutoğlu “Türkiye’de önemli bir boşluğu doldurduğunuza inanıyorum” sözünü de bizzat Karar gazetesi binasını ziyaret ederek söylemiştir. Hani o vefa ve ölçü adına verilen sözler?

          “Ben söyletmem ama başkalarına söyletir ve yazdırırım” tarzı mı bu? KARAR’cılar karar verin; Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı için mi, MHP düşmanlığı için mi yola çıktınız?

          Ama şu durumunuz çok net. Tekrar tekrar söylüyorum AKP’yi bölmek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek ve böylelikle “Serok Ahmet” hayalindeki Türkiye’ye ulaşmak… MHP hem oyununuzu, hem dengenizi bozuyor, bu durumda sizde büyük bir rahatsızlık yaratıyor.

          Serok Ahmet’in ikinci adamı rolünü oynayan Selçuk Özdağ’ın “YENİ PARTİLERDEN KİM RAHATSIZ?” diye sorup kendi kendine “Tabi ki en başta iktidar partisi ve onun genel başkanı Sayın Erdoğan rahatsız. Çünkü Davutoğlu ile Babacan’ın çıkışı en çok AK parti tabanını etkileyecektir. Fakat en büyük tepki Sayın Erdoğan’dan değil, MHP lideri Bahçeli’den geliyor. Sayın Bahçeli herhalde Erdoğan’ı savunduğu kadar partisini ve Türk milliyetçiliğini savunmamıştır. Son konuşmalarının hiç birinde MHP savunusu yok, ya Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini savunuyor, ya yeni parti kuracak olanları eleştiriyor yahut CHP’yi tenkit ediyor.” Cevabını vermesi bile bunun bir başka delilidir.

            Hem her fırsatta MHP’ye saldıracaksınız, cevabı alınca da “MHP Lideri Bahçeli bizden rahatsız” diyeceksin… İyi de unutulmuş bir siyasi figür Ahmet Davutoğlu ikide bir manifesto diye sunulan açıklamalarında sürekli “MHP ile kurulan ittifak bize zarar veriyor” diyen değil midir?

           Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli MHP ve Lideri Devlet Bahçeli’ye milli konularda verdiği destekten dolayı teşekkür ederken, memnuniyetini bildirirken Ahmet Davutoğlu niye rahatsız oluyordu?

           İşte bu yüzden Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün gibi isimlerin AKP’den istifa etme durumları daha ortada bile değilken niçin MHP’ye sürekli sataştıklarını şimdi daha net anlamışsınızdır.

           Mesele gerçekten AKP’nin bir iç meselesi değil, Türkiye’yi ilgilendiren bir meseledir. AKP’yi bölmek isteyenlerin, MHP’ye olan nefretine bakarak bunu çok net anlayabilirsiniz.

Mail: [email protected]
Twitter: Yildiraycicek9
Instagram: yildiraycicek1944