İran denildiğinde nüfusun yarısından fazlasının Türk olduğu değil, tarihinin, kültürünün, coğrafyasının da Türk olduğu bilinen bir gerçektir. Ne yazık ki bu devletin nüfusunun yarısından çoğunun Türk olması, bazı gerçekleri değiştirmiyor. Fars siyasi üstünlüğü, Türk çoğunluğunu etkisi altına alarak zihnen Farslaşmış Türk yöneticilerin de sayesinde ekonomik ve kültürel üstünlük de sağlamış durumdadır. İran denildiğinde akla ilk gelenin Güney Azerbaycan Türkleri olması gayet normaldir. Nüfusun yoğunluğu ve daha etkili bir Türk topluluğu olmasından dolayı İran’ın Güney Azerbaycan Türklerinden tedirgin olduğu da aşikârdır. Fakat Güney Azerbaycan Türkleriyle beraber birçok Türk toplumu bölgede bütün zorunlu şartlara rağmen varlıklarını korumaktalar: Afşarlar, Türkmenler, Hallaçlar, Bıçakçı Türkler,  az sayıda da olsa Özbekler bölgede yaşayan Türk boylarıdır.

 Kendilerine has kültürleriyle İran baskısına direnen, Zagros Dağlarının sahibi olan Kaşkay Türkleri, İran’ın güney, güneybatı ve merkezi bölgelerinde Şiraz merkez olmak üzere dokuz eyalette (İsfahan, Fars, Huzistan, Kohkiluye ve Boyerahmet, Kirman, Yezd, Buşehr, Bender Abbas ve Çaharmahal ve Bahtiyarı ) dağınık olarak yaşamaktalar. Bazı tarihçiler, “Kaşkay” sözcüğünün “kaçkay” sözcüğünden geldiğini ifade etmekte, Kaşkayları Kayı boyunun kaçar ve cesurları olarak tanıtmaktalar.

Rejimin uyguladığı baskılar nedeniyle gerçek sayıları kasıtlı olarak gösterilmese de İran’da dört milyondan fazla Kaşkay Türkü'nün yaşadığı bilinmektedir. Eski törelerine bağlı kalan Kaşkaylar, aynı zamanda özgürlük yolunda verdikleri savaşlarla da iyi bilinmektedir. Emperyalist güçlerin gazabına uğrayan Kaşkaylar, Türklük uğrunda verdikleri savaşlardan asla taviz vermemişlerdir.

  1. ve 2. Dünya Savaşı sırasında şimdiki İran’ın güneyi İngilizler tarafından işgal edildiği zaman, Kaşkaylar İngilizlerle karşı karşıya gelmişlerdir. 1950’li yıllarda İran petrolünün millileşmesinde Kaşkaylar da yer almışlardır. Şöyle ki petrolün millileşmesinde Kaşkay hanları (birçok kaynakta Kaşkay kardeşleri diye yazılmıştır, Hüsrev Han, Nasır Han, Melik Mansur Han ve Muhammad Hüseyin Han) Musaddık hükümetinin petrol sanayisini millileştirme politikasını desteklemişlerdir. Daha sonra Musaddık hükümetiyle ters düşen Kaşkay hanları, halkını ayaklanmaya çağırmıştır. Bunun üzerine ordu, uçaklar ile Kaşkay bölgesine yoğun bir şekilde bildiri afişleri dağıtmış, tehditlerde bulunarak bu ayaklanmayı engellemiş ve Kaşkay hanlarını sürgüne göndermiştir.

Kaşkaylar hem Pehleviler döneminde hem de İran devriminden sonra yönetim tarafından ağır baskı ve zulüm altında kalmışlardır. Fars birlikteliği adına, Kaşkay hanlarının pek çoğu idam edilmiş veya sürgüne gönderilmiştir. İran devriminden sonra ise sürgünde olan Kaşkay hanları İran’a dönmüş olsalar da devrim sonrası İran rejimi ile de çok anlaşamamışlar, Kaşkay liderlerinin en önemli ismi olan Hüsrev Han Kaşkayi İran'ın parlamento seçimlerine katılmış ancak baskıcı Fars yetkilileri Han'ın akreditesini iptal etmişlerdir. Hüsrev Han onurlu bir Türk olarak bu olayı sindirememiş ve silahlı mücadele sonucunda yakalanarak idam edilmiştir.

Hükümet bütün Türkleri ve özellikle şimdiki İran’ın güneyindeki sınırsız petrol kaynaklarına sahip olan Kaşkay Türklerini asimile etmekte kararlıydı. Tabi ki Kaşkayların savaşçı ruhları ve neredeyse bağımsız olan hükümetinin oluşması, Türk'ün kanlı düşmanları için korkunç bir kâbusa dönmüştü.  Zagrus Dağlarında ordu toplayıp kanlarının son damlasına kadar savaşmaya ant içmiş Hüsrev Han, pusuya düşürülerek yakalanmıştı.

Hüsrev Han’ın mücadelesini, şimdi onun Kaşkay torunları devam ettirmektedir ve gün geçtikçe sayıları artmaktadır. Hâlâ hükümetin korkunç baskılarına rağmen Kaşkay özgürlük eylemcileri her yıl içtikleri yemini yenilemek adına,  Hüsrev Han'ın mezarını ziyaret ederek, onun toprağına güller, şiirler armağan ediyorlar.

Hüsrev Han ve şehit Kaşkay Türkleri her zaman kalbimizde yaşayacak ve onların kahraman evlatları sayesinde bağımsızlıklarını kutlayacağız. Kaşkaylar var oldukça, bu ruh diri kalacaktır.