Bir yabancıyı dünkü maça davet etseniz, takımlarla ilgili bilgi vermeseniz ve hangisinin Fenerbahçe olduğunu sorsanız, kesin olarak cevabı “Turuncu-Yeşilliler” olurdu. Çünkü kendi sahasında gibi oynayan, oyuna hakim olan, topla daha çok oynayan, pozisyonlar bulan takım Fenerbahçe değil, Alanyaspor takımıydı.

Belki de Erol hoca çok iyi tanıdığı eski takımının, atağa yavaş çıktığı için topla oynamasına izin verdi. Belki de “İyi ve sert defans yapayım, bir gol atarsam kazanırım” düşüncesi ile sahaya çıktı. Düşüncesini önce Sinan Gümüş, sonra Pelkas gerçekleştirdi. Hem de ne gerçekleştirme. Sinan kendisi bile inanamadı böyle bir gol attığına. Orta düşüncesi bir anda gole döndü. Pelkas desen, 70 dakika kayıpları oynadı ama güzel bir gole imza attı. Üstelik bir de Alanya defansının hatasından kazanılan penaltıyı kullanamadılar.

Fenerbahçe, evet mücadele ediyor, canını dişine takıyor ama futbol oynamıyor. Kimi zaman kişisel gayretlerle kazanıyor, kimi zaman da şansına. Dün kontrataklarla gol aradı, şansı çalıştı, liderin ensesine yapıştı.

Kim bilir belki Erol hoca doğrudur, takımından memnundur. Biz işin görseline, estetiğine, heyecanına bakıyoruz. Şu da bir gerçek. “Kazanan her zaman haklıdır” değil mi ?