Yarınki pusulada yalnızca adaylara ve partilere oy verilmeyecek.

Yarınki seçim pusulası Türkiye’nin ikinci yüzyılının siyasi, sosyal, ekonomik ve her anlamdaki stratejik pusulası olma özelliğini taşıyor.

Eminim herkes beş senede bir söylenen “bu seferki seçimlerin ne kadar hayati olduğu” cümlesini duymaktan sıkıldı.

Haklılar da…

Ama bu seçimlerin Türkiye’nin ikinci yüzyılına açılan kapının anahtarını elinde tutması, birbirini diklemesine kesen iki farklı yoldan yalnızca birisine açılması, onu bu zamana kadarki yol ayrımlarının en önemlisi yapmaya yetiyor.

Dedik ya, yalnızca adaylar ve partiler arasında geçmiyor bu seçim.

Prensipler, ilkeler, tutumlar da yarışıyor.

“AKP-MHP’ye verilen her oy PKK’ya sıkılan bir mermidir” diyen teröristler Kemal Kılıçdaroğlu’nu kurtuluş kapısı olarak görüyor, sahipleniyor, milliyetçilik iddialarıyla kurulmuş bir siyasi oluşum da bu zillete onay verme acizliğinde debeleniyor.

Emperyalizmi süngüyle kovalayan Türk milliyetçiliğinin karşısında, emperyalizm laboratuvarının ürünü olan etnik bir milliyetçilik, kendisini Cumhuriyet’in muhafızı olarak gösterenlerin elinde dalgalanıyor.

Yüzlerine Atatürk maskesi geçirenler “Mustafa Kemal’in askeri değil, generali olsanız ne yazar, it sürüleri” cümlesini kuranlarla aynı kirli atmosferi ciğerlerine çekiyor.

40 bin insanın ölümünden mesul caninin heykelini dikmek isteyen Selahattin Demirtaş’a şeref madalyası takmak “demokrasiyi getirme” paketinin birinci maddesi yapılıyor,  Demirtaş’ı her alanda sahiplenenler, şehit yavrularının musalla başındaki feryadını sahipsiz bırakıyor.

Teorideki en kutsal önceliği işçileri örgütlemek olan bir ideoloji, Türkiye’de işçi öldüren, çocuk öldüren, öğretmen, doktor öldüren katillerin kanatları altına girip ABD emperyalizminin bir numaralı uşağı hâline geliyor.

Milli üretim devriminin, TOGG, ATAK, GÖKBEY, HÜRKUŞ, ALTAY tankı, ANKA, İHA, SİHA, MİLGEM, TCG Anadolu, İMECE, KORKUT, HİSAR, SİPER, SUNGUR’un karşısına patates-soğan çıkarılıyor.

İşte yarınki seçim pusulasının alt metninde bunun gibi birçok gerçeklik de gömülü.

Bu seçim Anayasa’nın ilk 3 maddesinde belirtilen, devletin bütünlüğünün, resmi dilin, Cumhuriyet’in niteliklerinin kaderini belirleyecektir.

Bu seçim, terörü sıfır noktasına doğru indiren terörle mücadele başarısının, milli savunma sanayii üretiminin, Mavi Vatan’da gösterilen atılgan politikaların “ya tamam ya devam” oylaması olacaktır.

Bu seçim, kriz üreten Parlamenter Sistem’e dönmeyi vadedenlerin istikrarsız bir Türkiye hayallerini kesin olarak sonuca bağlayacaktır.

Dolayısıyla bu seçim telafisi olmayan, pişmanlığı da fayda getirmeyecek olan bir seçimdir.

Lafı da çok uzatmadan, 14 Mayıs 2023 seçimlerinin şimdiden memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Kazanan Türkiye olsun.