Kemal Kılıçdaroğlu Sivas’ta katıldığı bir canlı yayında kendisine neden oy verilmesi gerektiğini “Bir bakalım, bir de şu Kılıçdaroğlu’nu deneyelim” sözleriyle dile getirmişti.

“Bir de bunu deneyin” tavsiyesinin bir ürün veya hizmeti tüketiciye pazarlarken kullanıldığını ancak bu pazarlama tekniğinin politika sahasından ziyade ilaç sektörüne ait olduğunu biliyoruz.

Bir zamana kadar denenmiş olan tüm tedavi yollarına cevap vermeyen bir hastalık durumu varsa alternatif tedavi araçları “bir de bunu deneyin” tavsiyesiyle ileri sürülür.

Fakat “bir de bunu deneyin” tavsiyesi, ilacın tedavideki iyileştirici başarısını değil, bu zamana kadar denenmemiş olmaktan kaynaklanan bilinmezliğin olası bir başarıya dönüşebilme umudunu ifade eder.

Peki Kemal Kılıçdaroğlu hiç denenmemiş olmasından dolayı sürpriz bir başarı hikâyesi yaratabilecek bir potansiyelde görülebilir mi?

CHP’nin damarlarına 12 yıldır aralıksız olarak basılan bu etken maddenin 100 senelik CHP’yi Atatürk’ün partisinden Apo’nun partisi haline getirmiş olması Kemal Bey’i denemeye yönelik ileri sürülen tavsiyelere kuşkuyla yaklaşmak için geçerli ve yeterli bir neden…

CHP’yi Atatürk’ün yolundan döndüren bu etken maddenin Türkiye’yi hangi yollara sürükleyeceğini anlamak için tıp eğitimi almaya gerek var mı?

Ama Kemal Bey içilebilir veya sürülebilir kıvamda bir ilaç özelliği taşısaydı her ilaçta olduğu gibi prospektüsünde bazı uyarıların mutlaka yer alması gerekirdi.

Ona oy vermeyi düşünenler sandığa gitmeden önce kullanma talimatını dikkatlice okuyup daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilecekleri için de özenle saklarlardı.

“Bir de bunu deneyelim diyerek” Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek olanları bekleyen yaygın yan etkiler arasında, vatan-millet mefhumunun yitimi, ulusal meseleleri şaşı görme, ülkeyi bölmeye çalışanlara sempati besleme, manevi değerlere kayıtsız kalma, nedensizce 8 saat ortadan kaybolma isteği gibi patolojik durumlar ön plana çıkardı.

Ayrıca bu ilacın HDP’yle birlikte kullanıldığında son derece orijinal bir intihar biçimi olduğu prospektüs üzerindeki en büyük puntolarla belirtilirdi.

Kesinlikle reçetesiz olarak satılmasına müsaade edilmeyecek olan bu ilacın ancak doktor veya eczacı kontrolünde kullanılması sağlanırdı. Ama bu eczacı, Kemal Bey etken maddesini pazarlamak için mesleğinin etik değerlerini ayaklarının altına alan Özgür Özel olmazdı.

Neyse ki Türk milleti kendisine ilaç diye yutturulan bu zehri deneyecek kadar hasta değil de böyle bir senaryonun hayat bulması pek mümkün görünmüyor.